Manşetler savaşta, vatandaş şokta!..

Siyaset; üstünlük, iktidar ve rant savaşı olduğu için, yandaşlaşan, candaşlaşan medyanın manşetleri sadece kıran kırana bir politik mücadeleyi göstermiyor, aynı zamanda milyonlarca insanın işsizlik, hayat pahalılığı ve açlık üçgenindeki kahredici çıkmazlarını da deşifre ediyor...

İktidarın, bürokrasinin, bakanların, milletvekillerinin ya da muhalefetin ahkâm kesmelerini bir tarafa bırakıp, iktidar ve muhalefetin medyasına bakınca çok derin bir çelişki ve sarsıcı bir çarpıklık kendini deşifre ediyor...

İktidar medyasının her zamanki güllük gülistanlık manşetlerine bakarsanız Türkiye'de neredeyse herkesin keyfi yerinde...

Giderek bir zırva zincirine dönüşen ve cahil cühelanın da saçmalardan seçmeler sergilediği sokak röportajlarını fazla ciddiye almayın...

Hani o "Türkiye, Almanya'dan daha iyi" diyenler, yoksulluktan şikâyet edenlere "cep telefonunu göster" diye ahkâm kesenler "Hollanda'da kazanıp Türkiye'de rahat rahat yaşıyorum” diye saçmalayanlar değil tek mesele...

Çünkü işsizlikten, hayat pahalılığından şikâyet edenlere AKP cenahı ve medyası hep aynı manzaraları gösteriyor... Neymiş efendim; millet sıfır kilometre araç bulmakta zorlanıyormuş, on binlerce insan iPhone kuyruğundaymış, mağazalar ve lüks restoranlar ağzına kadar müşteriyle doluymuş, tatil yerlerinde millet otel bulamıyormuş vesaire...

Dayatılan ikiyüzlü algı böyle olunca, yandaş medya memleketten cennet manzaraları sunmak için hep aynı manşetleri atmaya da devam ediyor...

Dünkü gazetelerde de milleti uyutan manşetler hiç değişmemişti;

"Türkiye lider ülke, Türkiye hep sahada olacak, 2024'te rüzgâr bizden yana esecek, Türkiye kilit ülke, Türkiye öncü olacak, yeni bir dünya kurulacak ve Türkiye burada öncü rolünü alacak..."

Peki; emeklilere ve çalışanlara yapılan maaş artışlarının daha hesaplara bile yatmadan dehşet verici zamlarla geri alındığı bir ülkede, sosyoekonomik manzara iktidarın gösterdiği gibi gerçekten tozpembe mi?..

Millet açlıktan sürünüyor...

İktidar ne kadar huzur, bolluk, bereket manzarası sunsa da, muhalefet medyasına bakarsanız memleketin yüzde sekseni açlıktan ölüyor!..

Hayat pahalılığı milyonlarca insanı esaret altına almış, zamlar milleti nefes alamaz hale getirmiş, milyonlarca insan ev kirasını ödeyemiyor, ev sahibi-kiracı kavgasında insanlar ölüyor, gıda ürünlerine yapılan yüzde 500 oranındaki zamlar yüzünden millet sofrasında yiyecek bulamıyor...

Muhalefet gazeteleri ve televizyonlarına bakarsanız memurlar, emekliler, işçiler sefalet içinde sürünüyor, işsizliğin derin girdabı sosyal bunalımları arttırıyor ve Türkiye, üzerine çökmüş bir karabasanla sonu belirsiz bir karanlığa doğru hızla sürükleniyor...

Velhasıl muhalefet medyasına bakarsanız, korku filmi senaryolarını geride bırakacak, birbiriyle ilintili olaylar öylesine endişe verici boyutlara ulaşmış ki, Türkiye'de milyonlarca insan sanki isyanda!!!

İşte dünkü muhalif medya manşetleri de yukarıdaki kaotik manzaraları şu başlıklarla anlatmaya çalışmıştı;

"Saraya yüzde 100, emekliye yüzde 25, halkın yüzde 62'si temel ihtiyacını karşılayamıyor, emekliyi bir salatalığa bile hasret bıraktılar, milleti geçinememe korkusu sardı, vatandaş umudunu şans oyunlarına bağladı, Temmuz enflasyonu maaş zamlarını aldı götürdü, zeytinyağı fiyatları 3 yılda 4'e katlandı, geçinemiyoruz öfkesi yayılıyor, dert belli derman yok, gıdada alarm, hastaların ilaca erişimi zorlaştı, Türk halkı fakirleşiyor..."

İktidara da, muhalefete de yazıklar olsun...

İktidar beslemesi yandaş medyayla, belediye beslemesi candaş muhalif medyanın manşetleri arasındaki derin çelişki ne yazık ki Türkiye'nin sorunlarını ortadan kaldırmadığı gibi, kangrenleşen bir karanlık gidişatı da zerre kadar önleyemiyor...

İşte, manşetlerde tozpembe manzarayla korku filmi senaryoları istediği kadar çatışsın, iktidar kendi yolunda, devletin, bürokrasinin, ekonominin ve medyasının desteğiyle bildiğini okumaya devam ediyor...

Muhalefet ve medyası ise bir yandan AKP'ye öfkeli kesimleri ayağa kaldırmak için olabildiğince gerçek, ancak iç karartıcı manşetlere sarılıyor...

En acısı da muhalefet; yandaş ve candaş gazetelerin manşetleri, televizyonların çığlıkları arasında halkın nasıl ezildiğini, çözümsüzlüğün nasıl büyüdüğünü, seçeneksizliğin nasıl umutsuzluk yarattığını görmezden gelirken, kendi içindeki iktidar kavgasının buhranında tükenmeye devam ediyor...

İşte CHP'li belediye başkanları sorumlu oldukları şehirleri ve halkın sorunlarını bir tarafa bırakarak, CHP'yi nasıl kurtarırız kavgasında bocalarken, ana muhalefet partisi parçalara ayrılmış halde genel başkan koltuğuna kim oturacak yarışında, genel merkez-belediye-delege üçgeninde hem siyasal, hem de ideolojik erozyonu büyütme pahasına çatışmaktan kaçınmıyor...

Sözün özünü yazmaktan kaçınmayacağız; Bu ülkede iktidar da muhalefet de konumlarından oldukça mutlu...

İkisinin yandaş ve candaş medyası da kendi tabanlarını gaza getirmek için her yolu deniyor...

Ve ne oluyorsa, Türk halkına oluyor...

Çünkü hem iktidara, hem muhalefete oy verdikleri için pişman olan milyonlarca Türk yurttaşının yoksulluk, işsizlik, hayat pahalılığı ve açlıkla mücadelesi giderek büyüyor...

Siyaset kendi keyfindeyken, bir zamanlar "kendi kendine yeten yedi ülkeden biri" olan Türkiye'nin sosyoekonomik esarette sürüklenmesi ne kadar utanç verici değil mi?.. İktidarına da, muhalefetine de yazıklar olsun...

Yazarın Diğer Yazıları