Maliye’den e-haciz şoku! / Sabri ARPAÇ

Maliye’den e-haciz şoku! / Sabri ARPAÇ

Sabri Arpaç - sabriarpacymm@gmail.com

Vergi mükellefi olmak çileli bir iş oldu. Mükellef; vergi, sigorta, banka, zabıta ve benzeri onlarca işin arasında ticaretini yapamaz hale geldi.

Son zamanlarda mükellefler Maliye’nin elektronik yani e-haciz uygulaması ile başı dertte. Az ya da çok borcu olan her mükellef e-haciz tehdidi altında. Binlerce şubesi olan bankaların genel müdürlüklerine yazılan haciz tedbiri, o bankanın Türkiye’deki bütün şube hesaplarına uygulanmaktadır.

E-HACİZ NEDİR?

Elektronik haciz (e-haciz), vergi dairelerine olan vergi borcu veya sosyal güvenlik kurumlarına olan sigorta pirim borçlarından dolayı konulmaktadır. E-haciz elektronik ortamda, gerçek kişilerin maaşına ya da banka hesaplarında bulunan para, altın, döviz gibi mal varlıklarına haciz uygulanması işlemidir. Ayni işlemler şirketlere ve ortaklarına da uygulanmaktadır.

E- haciz işlemleri, Maliye Bakanlığı ile Sosyal Güvenli Kurumu tarafından elektronik ortamda gerçekleştirilmektedir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü, Merkezi Kayıt Kuruluşu, PTT ile bütün bankaların genel müdürlükleri ile imzalanan protokol gereğince uygulanmaktadır.

Kamu idareleri için elektronik ortamda gerçekleşen bu işlemler zaman, kağıt, kırtasiye ve eleman tasarrufu sağladığı doğrudur. Ancak bazı bankaların çok katı uygulamaları mükellefleri mağdur ettiği de bir gerçektir.

E-HACİZ UYGULAMASININ YARATTIĞI SAKINCALAR

1 - E-haciz uygulamadan önce mükellefin gerçekten borcu olup olmadığına dikkat edilmelidir. Uygulamada sıkça rastlandığı üzere; mükellefin vergi dairesinden alacağı var, borcu da bulunmaktadır. Vergi dairesi zamanında mahsup işlemini sonuçlandırmadığı için hiç borcu olmadığı halde hakkında e-haciz uygulanmaktadır. Yani, idare ‘’alacağına şahin, vereceğine karga’’ misali mahsup işlemini gerçekleştirmeden e-haciz işlemi yapmaktadır.

2- Mükellefin gerçekten bir borcu var ama bir şekilde mükellef haberdar değildir. Ödeme emri gönderilmeden e-haciz uygulandığı görülmektedir.

3 - Mükellefe e-tebligatla yolu ile taebigat yapılmış, e- tebligatın yasal olarak uygulanmakla birlikte internet altyapısı, mükelleflerin internet kullanma konusunda henüz istenen seviyede olmaması nedeniyle mükellefler itiraz, düzeltme, mahsup ya da dava açma süresini kaçırdıkları ve mağdur oldukları bilinmektedir.

4 – Kamu idareleri mükelleflerin bilanço ve gelir tablolarında işlem gördüğü bankalara değil de, Türkiye’deki tüm banka ve finans kuruluşlarına e-haciz gönderdiği ve o banka ve finans kuruluşunun bütün şubelerinde bulunan paraları üzerine e-haciz uyguladığı görülmektedir. Böylece, yüz bin liralık borç için milyonlarca hak ve alacağına haciz konulması mümkün olmaktadır.

5 – Kanuna göre kısmen haczedilebilen; aylıklar, ödenekler, her çeşit ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama bağlı olmayan nafakalar, emeklilik aylıkları, sigorta ve emeklilik sandıkları tarafından bağlanan gelirlere kısmen haciz uygulanabilmektedir. Ancak haczolunacak miktar bunların üçte birinden çok dörtte birinden az, asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerinin ise onda (1/10) birinden fazlası haczedilmemektedir. (6183 Sayılı Kanun Madde 71).

Bankalar ise; e-hacizi mükelleflerin bütün işlemlerine uyguladıkları görülmektedir. Çünkü e-haciz uygulayan idare yazılarında Kanunun ön gördüğü bu yasal düzenlemeyi e-haciz yazılarında belirtmemektedirler.

6 – E-haciz işlemi o anda bulunan mevcuda uygulanması gerekirken, geleceğe yönelik ve kalıcı olarak uygulanmaktadır. Böylece borca yetecekten fazlaya e-haciz uygulanmaktadır.

E-hacizin yukarıda sayılanların dışında da birçok aksaklık yaratan hususları bulunmaktadır. Konuyu daha fazla uzatmadan biraz da espiriye geçelim.

Yukarıda sayılan özensiz uygulamalar aklıma Aziz Nesin’in ‘’Fil Hamdi Nasıl Yakalandı’’ isimli öyküsünü anımsattı. Aziz Nesin bu öyküsü ile 1957 yılında İtalya’da Bordighera’da uluslararası gülmece yarışmasında, ikinci kez Altın Palmiye Ödülü’nü kazanmıştır.

Öykü özetle şöyle: Ünlü dolandırıcı Fil Hamdi hapisten kaçmıştır, aranmaktadır. İstanbul Emniyeti firari Fil Hamdi’nin eşgalini tarif ederek yakalanıp kendilerine gönderilmesini isteyen bir telgraf gönderir. Ülke’nin dört bir yanında Fil Hamdi eşgaline uygun insanlar toplanarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne aşağıdaki gibi telgraflar gönderilir.

Bir vilayette İstanbul’a çekilen telgrafta “Vilayetimiz dahilinde, dört tane çizgili elbiseli, sekiz tanesi köpek dişi altın kaplamalı olmak üzere, on dört Fil Hamdi yakalanmıştır. Bu miktarın isteğe yeterli olup olmadığının, araştırmaya devam edip etmeyeceğimize emir buyrulmasını saygı ile arz ederim.” Denilmektedir.

Diğer bir vilayette ise; “Vilayetimiz dahilinde 180 kilo ile 220 kilo arasında iki düzine Fil Hamdi yakalanmış olup, aradaki kilo farkının kantarların ayarsızlığından ileri geldiğini, hepsinin de gözleri kahverengi olduğundan şüpheye yer kalmadığını, yakalanan Fil Hamdi’ler sevk edilmiş olup, gözden kaçmış olanlar varsa onların da büyük dikkatle arandığını ve peyderpey sevk edileceklerini saygı ile arz ederim.” Denilmektedir.

Sonunda İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden illere şu telgraf gider:

‘Koyacak bütün yerler dolmuş olduğundan, şimdilik eldeki Fil Hamdi’ler yeterli görülmüştür. İkinci bir emre kadar Fil Hamdi’lerin yakalanmasına ve aranmasına ara verilmesini teşekkürlerimle arz ederim. Not: Firar eden Fil Hamdi yakalanmıştır.’’

Öykü tam da e-haciz işlemine benzemektedir. Borcuna yetecek kadar değil de tüm mevcut ve alacaklarına geleceğe de geçerli olmak üzere e-haciz konulmaktadır.

E-haciz uygulanan mükellef az bir borcu nedeniyle bütün hak ve alacağı adeta gasp edilmektedir. Hatta banka ve finans kuruluşu vergi borcundan dolayı hüsniyetli olmadığı gerekçesiyle vatandaşın kredi borcundan dolayı teminatlarını paraya çevirmekte ve yeni kredi vermemek gibi yaptırımlar da uyguladıkları görülmektedir.