Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Makamlarıyla var olanlar

                Biriniz de hayır deyin! Biriniz de elinizin tersiyle itin şu makam teklifini!

                Bakanlık, milletvekilliği, parti başkanlığı, rektörlük, müsteşarlık, genel müdürlük... Benim haysiyetim, benim şerefim hepsinden üstündür; yerin dibine batsın teklifiniz! Bir kere de bunları söyleyiniz. Bir kere de bir şahsiyetiniz olduğunu hatırlayınız ve elinizin tersiyle itiniz bütün rüşvet tekliflerini!

                Siz bir insansınız. Ahsen-i takvim üzere yaratılmışsınız, eşref-i mahlukatsınız. Dindarsınız elbette, dindar olduğunuza inanıyorsunuz. İnandığınız o yüce din de insanoğlunun en şerefli yaratık olduğunu söylüyor. Öyleyse bir şerefiniz olduğunu, ancak şerefinizle insan olduğunuzu düşününüz. Düşününüz ve şerefinizi ayaklar altına alan çirkin tekliflere bir kere de hayır deyiniz!

                Adam, bu makama seni ben getirdim havasında. Dediğimi yapmazsan bir daha o makamı göremezsin tehdidinde. Durmadan başına kakıyor verdiği makamı. Bir kere de Demirci Ali Usta gibi olup "al diyetini be adam!" deyiniz! Üstelik kolunuzu da kesmeyeceksiniz. Vazgeçeceğiniz sadece lanet olası bir makam, bir mevki.

                İnsanlık onuru, insanlık şerefi ayaklar altında. Şereflilerin değil şerefsizlerin ayakları altında. Her gün birinizin yüzüne hakaret ediliyor. Her gün birinize bağırılıp çağırılıyor. Bir gün birinizden bir ses çıksın Allah aşkına! Bir gün biriniz çıksın da Namık Kemal'i haykırsın o adamın yüzüne:

                Muîni zâlimin dünyâda erbâb-ı denâettir / Köpektir zevk alan sayyâd-ı bî-insâfa hizmetten.

                Zalime yardım edenler alçaktır, desin; insafsız avcıya hizmetten zevk alanlar köpektir, desin. Bir ses, şerefli bir ses bir gün patlasın şerefsiz zalimlerin yüzünde. Bir tokat gibi.

                Başkan olarak mı doğdunuz? Genel Müdür olarak mı doğdunuz? Daha doğarken milletvekili mi idiniz, rektör mü idiniz? Nedir bu hırs, bu ihtiras? O makamlar olmasa bir hiç mi olacaksınız? Başka hiç mi yeteneğiniz yok? Hiç mi beceriniz yok? Sadece makamla mı var oluyorsunuz? Hiçbir şeyiniz yoksa insanlığınız da mı yok? İzzetiniz, şerefiniz de mi yok? Şöyle Namık Kemal gibi haykıramıyor musunuz?

                Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten / Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmetten.

                Zamanın hükümlerini görmüyor musunuz? Doğruluktan nasıl sapmış? Ne adalet var ortalıkta, ne insaf. Sadece zalimin zulmü, sadece müstebit hâkimin hükmü kol geziyor sokaklarda. İzbelerdeki külhanlar, harabelerdeki berduşlar ali kıran baş kesen olmuş. Çiğniyorlar bütün değerleri, un ufak ediyorlar seni, beni, onları... Sen hâlâ o hükûmet kapısında, diyor Namık Kemal, hâlâ orada oturacak mısın? İzzetimle, şerefimle çekildim, demeyecek misin?

                Yoksa yoksa?... Sen bir hiçsin de sadece o makamla mı var olabiliyorsun? Hani bazı böcekler vardır ya, bazı haşereler... Sadece belli ortamlarda yaşarlar. Pisliğin, cürufun, fışkının içinde. Alsan pisliğin içinden, uzun süre yaşayamazlar. Sen de öleceğini mi düşünüyorsun, siz de öleceğinizi mi düşünüyorsunuz o koltuk altınızdan çekilince? Koltuk olmadan var olamıyor musunuz?

                İyi ama... Bizim hiç mi güzel bir şey görmeye hakkımız yok? Hiç mi bir şerefli davranış, bir haysiyet örneği görmeye hakkımız yok? Çevre bu kadar mı bozuldu, bu kadar mı kirlendi? Zalim bu kadar mı her şeye hâkim? Zalimin kılıcı bu kadar mı keskin? Şeref ve haysiyetin ortalıktan çekildiği bir zamana mahkûm muyuz?

                "Al diyetini be adam!" diyecek bir kişi bile çıkmayacak mı aranızdan, aramızdan? 

Yazarın Diğer Yazıları