Mahalle yanıyor ama saçın çok güzel!

Savaşın ne anlama geldiğini bilmiyor olmalılar;

İşgalin de öyle... Ve terörün de...

***

- Bir teğmen çıldırmış gibi "her şeye ateş edin, hepsini öldürün" diye bağırıyordu. Çocuklar... Orada çocuklar vardı...

- Kim olduğu önemli değildi. Yediden yetmişe... Körmüş, topalmış, deliymiş, hepsini vurdular...

- Ailemi, komşularımı öldürdüler... Artık yaşamayı aldığım ilaçlarla ayakta durmak olarak görüyorum..

- Bizi soydular. Çocukları babalarıyla cinsel ilişkiye zorladılar.

- Ellerine ne geçtiyse, sopayla, zincirle bizi dövdüler...

- Gözlerimi bağladılar, bütün vücuduma vurdular ve bana karımla çocuklarımı bir daha göremeyeceğimi, onlara şiddet uyguladıklarını söylediler. En küçük çocuğum 3 yaşındaydı...

- Dayağa, açlığa ve susuzluğa alışmıştım. Ölmeye hazırdım...

- İnsanların kulaklarını, parmaklarını ve cinsel organlarını kestiler. Bu yetmezmiş gibi kestikleri organları yedirdiler...

- Bir gece bombalarla uyandık, apar topar evden ormana kaçtık, 10 gün orda bulduğumuz mantarları, bitkileri yedik...

- Bizi eski bir eve kapattılar ve sabaha kadar dört kişi tecavüz etti. Ertesi akşam, eve 11 asker daha geldi, onlardan üçü eski komşumuzdu ve tekrar tecavüz etmeye başladılar. Ellerimi arkadan bağlamışlardı ve bağırmamam için ağzıma kağıt koymuşlardı. Bir yerden sonra nefessiz kaldığımdan bayılmışım...

- ...hepsi yetmezmiş gibi, bir de alnıma haç kazıdılar..

- Korkumdan bazen dişlerimi kıracağımı düşünüyordum.

"Kurtulan"ların (!) ağzından "savaş" bu!

Ve sen eşiğindesin şimdi "bu"nun;

Sıratı hem hayatının, hem vatanının...

"Burada", bu noktasında tarihin; yapman gerekenin şu anda yaptığın şey, yani cepheni tarumar etmek olduğuna emin misin?

***

Hukuktan, demokrasiden, adaletten, hatalarının, eksiklerinin bedelinden kaçırmaya çalıştığın o koltuk veya makam, unvan her neyse vazgeçemediğin; şehirlerinde patlayan o bombalardan muaf mı sanıyorsun?

Bu ülkenin bütün sokakları cesetle kaplanacak... Defnedemeyeceksin bile ölülerini; hayvanlar yiyecek etlerini lime lime... Minicik çocuk bedenleri daha da ufalanacak; paramparça olacak... Toplu tecavüzden ölecek binlerce kadın... Aklını kaybedecek bir millet...

Ve sen bütün bunlara gebe bir ülkede, bütün bunlardan hiç etkilenmeden; orada öylece oturabileceksin; buna sahiden inanıyorsun yani!

İnanıyorsun demekki ki; o şuursuz "reality şov"ların bile "yas" dolayısıyla yayınlarına ara verdiği günde, o yüksek milli şuurunla devam edebiliyorsun gönül kalelerine kilit vurmaya!

Aç gözünü, kaldır "sığınağının" perdelerini de bir bak "gerçek dünya"ya. Çünkü bugün bakmazsan, yarın bir bakmışsın, Srebrenitsa oluvermiş Yozgat! "Güvenli Bölge"de cesetleri parçalanıp iskeletleri çıkarılmış çocukluk arkadaşlarının, komşu teyzenin, hala oğlunun...

Bir bakmışsın Ahatovici olmuş senin köy...

Katyn'e dönmüş mesela ODTÜ ormanı; başlarına sıkılan birer kurşunla infaz edilmiş her gün selamlaştığın spor arkadaşların...

Faillerini sonra nerede yargılarsan yargıla; Elazığ, Iğdır, Adıyaman Duceyil olduktan sonra idam etsen ne fayda!

Halep'e girmeye çalışırken a-a Gaziantep'i Halepçe yapmış biri!

Rize'ye yanlışlıkla füze çarpmış, Osmaniye'nin ayağı bombaya takılmış, Tunceli kurşuna kafa atmış filan!

Diyorum ki; bir bak yedi düvelin o sevdalısı olduğun millet için biçtiği akıbete de düşün;

Yapman gereken bu mu bugün!

Not: Bu yazı tek bir kişi, tek bir kurum değil; mahalle yanarken saçını tarayan kim varsa hepsine ithaftır!

Yazarın Diğer Yazıları