Madem gizli kalmasın istiyorlar
Ankara'da sahiden de birileri dün Ertuğrul Özkök'ün iddia ettiği gibi "15 Temmuz günü olan bitenin gizli kalmaması için harekete geçmiş durumda" ise, kendilerinden milletçe istirham edelim:
Darbe ihbarını yaptığı söylenen binbaşının ifadesi yetmez...
Genelkurmay Başkanı ve MİT Başkanı'nın, darbe komisyonunun sorularını yanıtlamasının sağlanması yetmez...
Madem gizli-saklı kalmasın istiyorlar, madem at iziyle it izini ayırmaya soyundular;
- ByLock kullandığı söylenen milletvekilleri ve bakanların afişe edilmesini de sağlasınlar!
- On binlerce insan sadece Bank Asya'ya para yatırdıkları için mesleklerinden ihraç edilir, hapsedilirken, o bankanın yöneticilerini salıveren gizli eli,
- Ömrü boyunca "FETÖ" yahut başka "paralel yapılanmalar"ın devlete hakim olma çabasıyla mücadele etmiş kimseler bu sinsi örgütlerle ilişkilendirilirken, FETÖ'nün alenen avukatlığını, kalemşorluğunu, yağdanlığını yapmış en üst düzey isimlere dokunulmamasını sağlayan eli,
- Dünün Gülenperestlerini bugün başımıza "Gülen'le mücadele kahramanı" kılığında çıkaran eli de ortaya çıkarsınlar!
***
****
Suyunu çıkardılar
--------
Avukat Mustafa Veysel Güldoğan'ın dediği gibi tam anlamıyla "suyunu çıkarmak" bu olsa gerek...
15 Temmuz'da yüzlerce vatandaşımızın ölümüne, akabinde "devlet"in neredeyse içinin boşalmasına neden olan darbe girişiminin anısına "su" çıkararak matah bir şey yaptığını zanneden, muhtemelen alkış ve takdir bekleyen AKP'li Derince Belediyesi;
Suyunu içen vatandaşın, o şişelerle birlikte üzerindeki "Türk bayrağını" da çöpe atmak durumunda kalacağının, nasıl bir saygısızlığa sebep olduğunuzun farkında mısınız?
***
10 günde ne değişti?
-------
10 gün önce Beşiktaş'taki 19 Mayıs kutlamalarının"ülkemizin içinde bulunduğu şartlar, provokatif eylem ve olayların meydana gelebilme ihtimali, halkın huzur, güvenlik ve esenliğinin korunması" gerekçesiyle iptal edildiği İstanbul'da, önceki gece, Beşiktaş'tan sadece 5-6 km. ötedeki Haliç'te yapılan "görkemli" Fetih kutlamalarına nasıl izin verilebildi?
10 günde Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar değişti de bizim mi haberimiz yok?
Terör tehdidi bittiyse son bir haftada verdiğimiz 30'a yakın şehit neydi, nedendi?
Bu toplumun, cumhuriyetin değerlerine, emanetlerine bu kadar da kör kör parmağım gözüne, milleti aptal yerine koyarak savaş açılmaz ki!
***
"Allah rahmet eylesin" demeyi öğrenirler mi dersiniz!
-------
Yeni Akit Genel Yayın Yönetmeni Kadir Demirel, damadı tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Kavgada Demirel'in kızı da ağır yaralandı.
Haber yayılmaya başladığı andan itibaren özellikle gazete ve gazetecilerin "nasıl gördüklerine" baktım.
Hiçbiri, kızı ile damadının neden kavga ettiğini didiklemedi...
Hiçbiri, damadının öfkesinin/cinnetinin altını, kızını yahut Demirel ailesini zan altında bırakacak, utandıracak gayriahlaki bir senaryoyla doldurmayı denemedi...
Hiçbiri Demirel'in özgeçmişinden cımbızladıkları bir cümleden, misal "Zaman yılları"ndan yola çıkarak işin içine "FETÖ"yü sokmaya meyletmedi.
Peki...
Ya aynı şey ana akımdaki yahut muhalif gazetelerin genel yayın yönetmenlerinden birinin başına gelseydi?..
Dün kendi yayın yönetmenlerini "Kadir Abi hakka yürüdü" manşetiyle uğurlayan Yeni Akit, aynı olay başka bir gazetenin/gazetecinin başına gelse "oh olsun" demeye getirir miydi, getirmez miydi?
Haysiyet cellatlarını devreye sokup, piyasaya muhataplarını itibarsızlaştırmaya dönük iğrenç, rezil, bel altı senaryolar sürer miydi, sürmez miydi?
***
Kadir Demirel'e Allah'tan rahmet diliyorum.
Ek olarak da...
Bu trajik olayın ibret olmasını, Yeni Akit'in de ölülerin arkasından "Allah rahmet eylesin" demeyi öğrenebilmesini diliyorum.
Ne dersiniz, dün gazetelerin olayı haberleştirme biçimine bakıp geçmişte yaptıklarından utanır, her şeyin insan için olduğunu anlayıp, suç oluşturmadığı müddetçe insanların özel hayatlarında neyi nasıl yaptığının, tercihlerinin, inançlarının, yaşam tarzlarının hiç kimseyi ilgilendirmediğini, kişilere, bu hiç kimseyi ilgilendirmeyen alan üzerinden çamur atmanın "gazetecilik" olmadığını anlarlar mı acaba?