Madalya yerine kelepçe mi?
Bu fotoğraf Ankara'da çekildi; kumpas mağduru komutanların bir bölümünün tutulduğu Sincan Cezaevi'nin önünde.
Başta -hepimizden çok- Yavuz Ağabey, böyle mahkeme mahkeme, cezaevi cezaevi gezip de "FETÖ"nün Türkiye Cumhuriyeti'ne indirdiği en "derin" darbenin "Balyoz kumpası"nın mağdurlarının sesini duyurmaya çalıştı yıllarca. Türk ordusunun neden hedef alındığını anlatmaya çalıştı. Bu işte bir ABD parmağı olduğuna uyandırmaya çalıştı. Milyonlarca sayfalık klasörlerin arasında kaynayıp gideceği sanılan sahtelikleri gün ışığına çıkardı. Okurları adını daha önce hiç duymadıkları gizli kahramanlarıyla tanıştırdı bu ülkenin...
O bunları yaparken, şimdi onun "FETÖ'cü" olduğunu iddia eden iktidarın borazanları "ne kadar da ileri demokratik bir hamle" diye alkış tutuyorlardı devletin bütün stratejik kurum/kadrolarının iğdiş edilmesine!
Çok uzatmayacağım...
Siz eğer, iktidarın daha kandırılmakla meşgul olduğu günlerde yazdığı "İmamların Öcü" kitabıyla 15 Temmuz'un kimler eliyle, nasıl yapılabileceğini isim isim yazan, "İmamların Kanatları"nda 15 Temmuz darbesinin "ana üssü" olan Hava Kuvvetleri'ndeki kuşatmayı isim isim deşifre eden Yavuz Selim Demirağ'a madalya yerine kelepçe takmaktan utanmadıysanız zaten belli ki ne yazsam anlayamayacak durumdasınız!
Allah şifa versin.
******
Ortak temizlik harekatı
------------
Bu işin -"FETÖ" soruşturmasının-, çerçevesi belli bir hukuki mücadele olmaktan çıkıp da heyulaya dönüşmeye başladığını ve "Türk Milliyetçiliği" başta kimi ideolojilerin, MHP başta kimi siyasi partilerin, "bazıları için" kendilerini en kolay gizleyebilecekleri sütreye dönüştüğünü sezdiğim gün ilan etmiştim bu köşede;
Hiç kimseye kefil değilim!
Hiç kimseye -özellikle- ait olduğu/olduğunu iddia ettiği ideoloji üzerinden kefil değilim!
Dolayısıyla, bugün, gazetemizin -şimdilik- 4 yazarı birden dipsiz/kör FETÖ kuyusuna itilmeye çalışılırken dahi;
"Kefilim,
- Yavuz Selim Demirağ "FETÖ'cü" değil ülkücüdür!
- Kürşad Zorlu "FETÖ'cü değil ülkücüdür!
- Servet Avcı "FETÖ'cü" değil ülkücüdür!
- Adnan İslamoğulları "FETÖ'cü" değil ülkücüdür!" demeyeceğim.
Her şeyden önce "muadil" kimlikler değiller birbirlerine.
Ve hepsinden öte, kendisinden olmayanın içine sızıp dönüştürmeye ayarlı bir yapı mensubu olmakla suçlandıkları...
Nasıl "Türk subayı gibi" davranmışlarsa, nasıl "Müslüman gibi" davranmışlarsa, nasıl "objektif gazeteci gibi" davranmışlarsa, nasıl "Cumhuriyet nesilleri yetiştirecek öğretmenler gibi", nasıl "Hipokrat yemini etmiş doktorlar gibi" davranmışlarsa "ülkücü gibi" de davranmış olabilirler pekala...
Olabilirler elbet de, bir deyin hele nasıl tespit ettiniz?
Var mı herhangi bir somut, yasal yolla edinilmiş, üretilmemiş, kesin suç deliliniz?
Eğer yoksa, bunun "iktidar ile bir kısım muhalefet"in ortak yol temizliği harekâtı olduğuna dair kuvvetli şüpheye düşüp çok "ah" edeceğiz de o bakımdan soruyorum; zira, zerrece siyasi intikam duygusu karıştıysa mürekkebine bilin ki iki cihanda doğrultamazsınız belinizi bir daha...
Adil olun.
*****
Kefalet makamı MHP
-----
Ben gazetecilik yapmaya çalışan bir Türk Milliyetçisi olarak kimsenin "ülkücülüğüne" kefil olmak durumunda değilim... Bunun için hepimizin gözü MHP'de... "Ülkücülüğüne" kefil olamayacakları kimseleri il başkanı, ilçe başkanı, ocak başkanı, milletvekili, TBMM'de en üst düzeyde yönetici yapmamışlardır, ülkücülerin vekaletini ülkücü olmayan dahası ülkücü hareketi içeriden çökertmeye çalışan bir yapının elemanlarına emanet etmemişlerdir ve bu tablo karşısında söyleyecek iki çift lafları vardır herhalde!
*******
Ee hani "gazetecilik suç değil"di, nerede güzel yurdumun demokrasi kahramanı kalemleri, meslek örgütleri?
*******
Allah'ınızdan bulun...
------
Dün sabah annem aradı. Gazetenin internet sitesinde cayır cayır yanan "Yazarlarımız gözaltında" başlığını görmüş, gerisini okuyamamış, pür endişe telefona sarılmış. Ağlıyor.
Sebebi her ne ise...
Yok yere...
Annelere, babalara, çocuklara, eşlere, kardeşlere -bir anlık bile olsa- bu korkuyu yaşatıyorsunuz ya...
Beş duyuya sahip "insan"lar olduğumuzu her ne yapıyorsanız, haksızlık, hukuksuzluk, zulüm; onu duyduğumuzu, gördüğümüzü, hissettiğimizi, tadını öğrendiğimizi ve bir daha unutamayacağımızı unutuyorsunuz ya...
Yok sayıyorsunuz ya hayatın "yeniden başlat" tuşu olmadığı gerçeğini; verdiğiniz hiçbir zararı telafi edemeyeceğinizi...
Sırf bu insafsızlığınız için bile; Allah'ınızdan bulun inşallah, şayet varsa!