Günlük hayatın vazgeçilmez unsuru olan zaman kavramının üzerine inşa edilen tarih ve gelecek, hayatımızı planlamada noktasında en önemli unsurların başında yer alıyor. Tarih öncesi insanlardan örnek verecek olunursa insanlar o zamanlarda günün saatini bilmekten ziyade yılın zamanını takip ederdi.
İnsanoğlu özellikle tarım ve savaş için mevsimleri izleyerek Güneş ve Ay’ın hareketlerini takip ediyordu. Günümüze kadar ulaşan Anıtları dahi Güneş ve Ay’ı baz alarak inşa ettiler.
Günün saatini öğrenmek için kullanılan en eski ve basit yöntem Güneş takibiydi. Bu saat kullanılırken dezavantaj ise bulutlu günler ve gece vakitleriydi.
Yıllar sonra Mısırlılar bu dezavantajlı imkâna alternatif geliştirerek su saatini icat etti. Temelde kum saatini formatı ile aynı prensipte çalışan su saatleri tıpkı kum gibi yer çekimi yönünde akarak zamanı tayin etti.
Yıllar sonra hayatımıza girecek olan mekanik saatlerin temeli ise Avrupa’da atıldı. Bu saatlerin kadranı yoktu ve sadece saatte bir çan çalıyordu. Bugün İngilizce’de saat olarak kullanılan Clock kavramı da aslında Latince’de çan anlamına gelen “clocca” kelimesinden türetilmiştir.
Zaman içerisinde gelişen teknoloji ve aydınlar ile beraber geliştirilen bu icat 17. Yüzyıla kadar devam etti.
17. yüzyılın ikinci yarısına kadar sarkaçlı saatler kullanılmaya başlandı ve bu sayede saatler dakikalar ve hatta saniyeler bile gösterilebildi. Ve bu gelişmeler ışığında kullanılan saatlerin boyu da küçülerek M.S 1500’lü yıllarda cep boyutlarına kadar geriledi.
Buna müteakip 1800’lü yıllarda ilk kol saati icat edildi. Sonraki yıllarda ise günümüze kadar ulaşan ve çevredeki hemen her insanın bileğinde olan kol saatler, artık sadece bir zaman ölçümünden ibaret değil.
İletişim’den ulaşım ve sağlığa kadar birçok alanda adeta bir kişisel asistan gibi rol alan saatler artık hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru oldu.
SÜPER HASSAS SAATLER
Dijital olarak takip edilen zaman ölçümleri, zaman zaman gecikmeler ile karşılaşabiliyor. Fakat bazı saatler “Süper saat” olarak bu yanılsamaları olabildiğince erteleyerek saniye takibi açısından yüzyıllar sürecek bir garanti verebiliyor.
-Rubidyum Saati: Rubidyum elementini kullanan bu saatler en küçük ve en ucuz atomik saatlerdir. 300 yılda 1 saniye hassaslığına sahiptirler.
-Hidrojen Mazeri: Bu saatler Avrupa Uzay Ajansı’nın Galileo uyduları gibi belirli uygulamalarda kullanılan özel atom saatleridir ve 300 bin yılda 1 saniye hassaslığına sahiptirler.
-Sezyum Saati: Bilim insanları yüksek hassasiyetli zaman ölçümü istedikleri zaman sezyum atomlarını kullanırlar. 100 milyon yılda 1 saniye hassasiyetindedir.
-Optik Kafes Saati: Lazer ile çalışan 3 boyutlu bir optik kafes üzerindeki stronsiyum atomları kullanılan bu teknoloji 15 milyar yılda bir saniye hassasiyetindedir.