ANILAN Bildiri’nin 6 no’lu paragrafı ile, Osmanlıİmparatorluğu’nun savaşı kaybettiği 1918 yılından 1922 yılı sonuna kadar, özellikle İstanbul’un ve OsmanlıMebusan Meclisi’nin işgal altında bulunduğu süre zarfında, Türkiye sınırlarının dışında kalmış (Suriye gibi) yerlerdeki Ermenilerin geriye dönmeleri, mal ve mülklerinin iade edilmesi konularında İngilizlerin ve Fransızların aldığı kararların olduğu gibi uygulanması, Türkiye Devleti’nce kabul edilmiştir.
1 Mart 1922 günü TBMM’ninüçüncü toplanma yılı açış konuşmasında Atatürk, Türkiye-Ermenistan sınırını son olarak belirleyen Kars Antlaşması’nın imzalanması hakkında konuşurken, Ermeni olayları konusunda da şu sözleri söylemiştir: “Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek çıkarlarından ziyade dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre halledilmek istenen mesele, Kars Antlaşması ile en doğru çözüm şeklini buldu. Asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın dostluk bağları memnuniyetle kuruldu.”
Ermeniler, Gümrü ve Kars Antlaşmaları ile Doğu Anadolu’dan toprak talebinde bulunmayacaklarını belirtmelerine rağmen, Erivan Hükümeti’ni temsilen Aharonyan ve Hadisyan, yanlarına yurt dışındaki Ermenileri temsil ettiklerini söyleyen Osmanlı Devleti’nin Eski Dışişleri BakanıGabrielNaradukyan ve LeonPaşalıyan’ı alarak Lozan görüşmeleri esnasında eski hamileri İngiltere, Fransa, Amerika ve Rusya temsilcilerinin destekleri ile genel kurula katılmak istemişlerdir. Fakat Türk temsilcilerinin itirazı ile genel kurul görüşmelerine girememişlerdir. Ancak, Ermeni temsilcileri, eski müttefiklerinin desteği ile azınlıklarla ilgili alt komisyonda dinlenme sözü almışlardır. Bu fırsattan istifade eden Ermeniler, Lozan Konferansı toplanınca, konferansa katılanlara hitaben bir muhtıra vererek, eski iddialarını abartılı bir şekilde dile getirmişlerdir. Şu veya bu şekilde Ermeni yurdunun genişletilmesini isteyen İngiltere, Fransa, İtalya ve Amerika, Ermeni isteklerinin kabulü için tavır koyarlarken, Sovyet Rusya, değişik bir yaklaşım tarzı sergileyerek, Türkiye’den ayrılmış olan Ermenileri Sovyet Rusya’da yerleşmeye davet etmiştir.
Yunan Heyeti Başkanı M. Venizelos konferansta Türkiye’deki Rum azınlığından ve Ermenilerin dramatik durumundan bahsetmesi üzerine İsmet Paşa sert bir tavırla şu mukabelede bulunmuştur: “M. Venizelos küçük Asya’nın Yunanlılarca işgal edilişinin Ermeniler için yeni acılar, yeni talihsizlikler kaynağı olduğunu şüphesiz görmezlikten gelmektedir. Bu zavallı halk zorla silah altına alınmış Yunan Ordusu saflarına katılmıştır... Ermeniler cepheye gönderilmiş ve Türklere ateş etmeye zorlanmışlardır. Bozgundan sonra çok büyük yakıp yıkmalara girişilmiştir. Üstelik Yunan makamları işlenmiş bu bütün suçları Ermenilerin üzerine atmak için kasıtlı propagandalar yapmaya koyulmuşlardır. Daha sonra, Yunanlılar Asya’dan çekip gittikleri zaman Ermenileri de birlikte sürüklemişlerdir. Dünyada Ermenilerin başına gelenlere acımaya cesaret edebilecek hükümetlerden en sonuncusunun, Ermenilerin başına gelen talihsizliklerin doğrudan doğruya yaratıcısı durumundaki Yunan Hükümeti’nin olacağını kabul etmek zorunludur.”İsmet Paşa’nın bu tarihi açıklamalarından sonra Ermeni konusu, genel kurul görüşmelerinde bir daha konuşulmamıştır. Bunun üzerine Ermenilerle Ermeni destekçileri Azınlıklar Alt Komisyonu’nda dertlerini dile getirmek için mücadele etmişler ise de, alt komitedeki Türk temsilcisi Rıza Nur Bey’in şu sözleriyle karşılaşmışlardır: “Müttefik devletlerin biraz önce bildiri dağıttıklarını ve bunda kendilerinin haklı olduklarını görüyorum. Çünkü kendilerini Ermenilere karşı moral yükümlülükler altına koymuşlardır.” (BİTTİ)