Lira'nın başı bugün büyük belaya girdi!
Siz bu yazıyı Pazartesi saat 10'dan sonra okuyor olursanız enflasyon rakamları çoktan açıklanmış demektir. Ben size raporun özetini bir cümlede açıklayayım, "Durmak yok fiyat artışlarında yola devam!" Allah aşkına birisi bana aşağıdaki rezaletin neden olduğunu söylesin:
Kuru soğan üreticide 35 krş, markette 1,7 TL
Patates üreticide 40 krş, markette 1,6 TL
Lahana üreticide 67 krş, markette 2,7 TL
Maydanoz üreticide 50 krş, markette 2 TL ise,
Vatandaş bu tabloda nasıl rahat bir nefes alacak? Lira'nın itibarı nasıl yükselecek?
Kimsenin artık TÜİK'in enflasyon rakamlarına bakmasına, uzun uzun raporu anlatmasına gerek yok. Gerçekler yukarıda duruyor.
AKP Naci Bey'i görevden alarak Lira'ya büyük darbe vurdu. Neden mi? Naci Bey enflasyonun yukarı gideceğini gördüğü için önden 2 puan faiz artırdı. Böylece enflasyonun faizin üstüne çıkmasını önlemeye çalıştı.
Elbette ki enflasyon yukarı giderken sonsuza dek faizi artıramazsınız. Bu durum sadece enflasyonu düşürmek için yapısal çözümlere zaman tanımak için kullanılan geçici bir çözümdür. Ancak AKP, reform paketinin fos çıkması ile hem yapısal çözüm umutlarını bitirdi, hem de Naci Bey'i görevden alarak 'faiz artırımlarının kurda yarattığı geçici rahatlamayı' yabancıyı ürkütüp kaçırtarak bitirdi, mahvetti.
Şimdi artmaya devam eden kur ve enflasyonla, erimiş yatırımcı güveni ile, faiz ve enflasyon arasındaki makas yine daralmaya başladı. Peki biz neden o kadar yüksek faiz verdik? Alın terimizi neden tefecilere hediye ettik? Yine mi faiz artıracağız? Yoksa 9'a yaklaşan dolarla mı yüzleşeceğiz?
Hatırlayın geçmişte enflasyonun altında faiz verildiği için yatırımcılar Lira'dan kaçıp dolara girmemiş miydi? Şimdi artan enflasyon yine verilen faizi hükümsüz bırakmaya başladı. Hükümet ise enflasyona yapısal çözümler getireceğine bol bol polemikler içine girmeye başladı. Çünkü yapacakları bir şey yok.
Ne zamanları var, ne de liyakate dayanan kadroları.
Yapısal Sorun Çözülmeden Enflasyon Düşmez!
Enflasyonun iki ana nedeni olduğunu defalarca yazdık: Dışa bağlı tarım ve sanayi. Tarımda kooperatifçilik reformunu yapmadığınız sürece yazının girişinde belirttiğimiz rakamlar karşımıza çıkacak. Üreticinin, çiftçinin emeğini aracılar alacak sömürecek, kendilerine ve ailelerine güvenli, zengin bir gelecek kurarken, çiftçi ezilecek. Sadece üretici mi? Tüketici yani hane halkı da sömürüden nasibini alacak. Bu kan emici sistemi bitirmek için sadece kooperatifler değil büyük bir toprak reformu ve parçalanan tarım arazilerinin birleştirilmesi de şarttır. Ancak bunu yapacak siyasi kadrolar ise, ağalar, beyler, tarikat liderlerinden icazet alarak gelmemelidir. Yüzyıllardır başımıza bela olan bu gruplar Türk tarımının, kalkınmasının önünde duran en büyük engellerdir.
Kooperatifte çiftçi birleşir, sömürüye karşı omuz omuza çalışır, aynı zamanda üniversitelerle iş birliği yaparak verimli tarımı öğrenir, üretim miktarı artar, aracısız satışlarla fiyatlar düşer, çiftçi/köylü aydınlandıkça tarikatlardan da uzaklaşır. Bu işlerin sonunda bahsettiğimiz kesimlerin rant hortumları kesilir.
Sadece tarım mı? Sanayide de bela olan ithalat lobileri vardır. Bunlar alın terimizi ithalatla Çin'e akıtırken kendileri de bu ticaretten pay alır, semirir, zenginleşirler. Oysa bunların aklı fikri al-sat yani ticarettir. Üretim, sanayicilik umurlarında değildir. Ülke ekonomisinin dışa bağımlı olması işlerine gelir.
Tarımda ve sanayide çöreklenmiş 'Rant Beyleri' temizlenmeden sadece Merkez Bankası'nın para politikası ile enflasyon düşürülemez. Faizi artır, tüketimi düşür, talep düşsün, fiyatlar insin demek ekonominin kolunu bacağını kes kötürüm bırak demektir.
Enflasyonu çözmeden faizi düşürmek ise anlık tüketimi patlatır, hasta vücuda doping yapmak gibidir. İlacın etkisi geçince vücut harap olur.
O zaman tek çözüm üretimi artırmak, köylüyü/çiftçiyi özgür kılmak, tacir değil millî sanayiciler yetiştirmektir. Hepimiz bu çözümde mutabık kalana dek acı çekmeye devam edeceğiz.