Leyla'nın mavi-yeşil gözleri "can"lansın diye...
O mu kayboldu yoksa onun mavi-yeşil gözlerinde biz mi?
***
Ağrı'da, bayram ziyaretine gittiği köyde kaybolan 4 yaşındaki Leyla'nın dedesi, "Türkiye'nin neresinde olursa olsun. Herkes birer Zeki olsun. Akrabası olsun. Bayanlar annesi olsun. Erkekler babası olsun. Bu acıyı annesinin, babasının çektiğini, bizim çektiğimizi herkes kendinden hissetsin" diye yakarıyor;
Hissettim.
Allah kimseyi böyle imtihan etmesin.
***
Günlerdir, ne zaman bilgisayarın başına otursam, ne zaman telefona uzansam gayri ihtiyari fotoğrafına gidiyor ellerim.
Ve ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde "Erzurum'da, 1 yıl boyunca dayısının tacizine uğrayıp, bunu annesine babasına bile değil de ancak öğretmenine anlatabilen 10 yaşındaki kız"ın, bu ülkedeki yüzbinlerce kıza, onlar farkında bile olmadan sirayet etmiş korkularını görüyorum.
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, "Antalya'da, 3 yıl boyunca aralarında polisin de bulunduğu 24 kişinin tacizine uğrayan ve 11 yaşında hamile kalan polis kızı"nın hikayesini okuyup da "kadın polismiş, o bile koruyamadıysa" diyerek, daha da sinen, kan kusup kızılcık şerbeti demek üzere terbiye edilmiş, öğrenilmiş çaresizliklerine mahkûm anneler görüyorum!
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, "Adana'da tecavüze uğrayan 13 yaşındaki kız ve onun 24 günlükken ölen tecavüz bebeği"nin faillerinin gölgesini görüyorum!
Ben Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, İstanbul'da kurulan "tecavüz çiftlikleri"nde kurulmuş "kurban pazarları"ndan utanmayanları utandıran gücünü görüyorum masumiyetin!
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, "İzmir'de bir tarikat yurdunda, kendine Müslüman diyen "hoca"ların tacizine uğrayan 9 erkek çocuğu"nun bedenine kazınan sapkınlığa mekan olmuş bir dünyaya, bir ülkeye, bir topluma kocaman bir "yazıklar olsun" görüyorum!
***
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, Türkiye'nin bir;
"Adana'da tecavüze uğrayan 4 yaşındaki kız", "İzmir'de aile içinde tecavüze uğrayıp öldürülen 2 yaşındaki kız", "Antalya'da dedesinin tecavüzüne uğrayan 6 yaşındaki kız" haberine...
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, Türkiye'nin bir;
"Antalya'da 4,5 yaşındaki öz kızına 1,5 yıl boyunca tecavüz eden yaratık", "Ankara'da 11 yaşındaki zihinsel engelli kızına tecavüz edip oğluna da dışkısını yediren yaratık" haberine...
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, Türkiye'nin bir;
"İstanbul'da, solunum yetersizliği nedeniyle kaldırıldığı hastanede, kronikleşmiş tecavüz teşhisi konacak kadar hunharca işkenceye uğramış 20 aylık bebek", "Van'da tecavüze uğradığı tespit edilen vücudu darp izleri ve kırıklarla dolu 38 günlük kalbi duran bebek", "İzmir'de defalarca tecavüze uğradığı ve işkence gördüğü anlaşılan 17 aylık bebek", "Antep'te, tarım işçisi annesinin tarlada onu güneşten korumak için kurduğu çadırda tecavüze uğramış halde bulunan 9 aylık bebek" haberine daha tahammülünün kalmadığını, bunu kaldıramayacağını görüyorum...
***
Türkiye'de adliyelere taşınabilmiş her dört tecavüz davasından biri çocuk istismarı içerikli.
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, bu gerçeğe rağmen "rızası vardı" kararları verebilen hâkim amcalarına, teyzelerine ağır, telafisiz bir sitem görüyorum!
***
Türkiye'de bağımlılık yaşı 9-10'a düştü.
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, onu okul kapısında bekleyen uyuşturucu tacirlerinin salyalarını görüyorum...
***
Türkiye'de sadece Mayıs ayında 14, son beş yılda 319 çocuk, iş kazası maskeli cinayetlerde öldürüldü.
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, bir 23 Nisan günü "15 yaşında çocuk çalıştığı inşaatta elektrik akımına kapılarak öldü" haberinin alınmayacağı bir Cumhuriyet'e özlem görüyorum.
***
Ben, Leyla'nın mavi yeşil gözlerinde, kafasını kuma gömmeyen, "en çok tercih edilen isim, en çok üreyen il" filan değil de "çocuk"ların "derin dünyası"nın kapısını aralayan ve o dünyadaki ayıpların istatistiklerini çıkarabilen bir "devlet"e muhtaç milyonlarca sahipli görünen alabildiğine sahipsiz çocuk görüyorum!
***
Ne olur Allah'ım, Leyla'nın gözleri kapanmasın!
Kapanmasın ki, onun çakmak çakmak gözlerinde gördüğüm ateş 20 yıl sonra dişli bir avukat yapsın onu, mahir bir doktor, acar bir gazeteci, kalemi kılıç gibi bir yazar, aydın bir öğretmen, mücadeleci bir sivil toplum gönüllüsü, bir ülküye hizmet eden onurlu bir siyasetçi, zehir gibi bir mühendis, dünyada çığır açacak bir bilim kadını...
Yapsın ki, "kız erkek öğrencilerin okul sıralarında yan yana oturmasına" şehvet anlamı yükleyerek, "kızların okul üniformalarındaki eteklerin, merdivenden inip çıkarken tahrik unsuru olduğunu" söyleyerek, "çocuğun olduğu yerde istismar da vardır", diyerek, "babanın öz kızına şehvet duyabileceği", "6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenilebileceği", "5 yaşındaki kız çocuğunun çıplak kolundan tahrik olunabileceği" gibi fetvalar vererek son 16 yılda, bu ülkenin yüzlerce çocuğunun, bebeğinin mahvına sebep olan zihniyeti, layık olduğu yere, tarihin çöplüğüne, geri dönüşümsüz olarak gömebilelim!
***
Haydi çocuklar!
Leyla'nın gözleri "can"lansın diye, bu defa görev sizin...
4 gün kaldı, annenizin, babanızın, eline eteğine yapışın, "sapıklığın, sapkınlığın beslendiği, feodalitenin kutsandığı, cehaletin övüldüğü bir ülke istemiyoruz; bizi bu kafanın eline düşmekten kurtar anneciğim, kurtar babacığım" diye haykırın!