Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 40 yaşında

Mukavemetçi Kıbrıs Türk Halkının, Varoluş Mücadelesi sonucunda kurduğumuz Cumhuriyet’imizin, DEVLETİMİZ KKTC’NİN 40.. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ, büyük bir onur ve coşkuyla kutluyoruz..

Çok zor şartlar altında, Rum-Yunan ikilisinin Enosis ve Magali İdea emellerine, adayı Elen yapma hedefine karşı kahramanca direnen Kıbrıs Türk halkının Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

KKTC'nin kuruluşu kolay olmadı. Yoktan var ettiğimiz Cumhuriyet'imize sonuna kadar sahip çıkacağımız ve ilelebet yaşatılması, kalkınması ve tanınması için elimizden geleni yapacağımız bilinmelidir.

Devletimizi ortadan kaldırarak bizi ozmosis yolu ile yok etmeyi planlayan Rum-Yunan ikilisi ile içimize nifak sokarak yalan vaatlerle bizleri bölüp parçalamayı tasarlayan emperyalizme karşı mücadelemiz devam etmektedir.

40.Kuruluş Yıldönümü'nü gurur ve onurla kutladığımız Cumhuriyet'imizin gücüne güç katmak için birlik, beraberlik ve dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır.

KKTC'nin temellerine dinamit koyarak Devlet'imizi yıkmak isteyen şer odakları bu amaçlarına erişemeyeceklerini bilmelidir.

Kıbrıs sorununa anlaşarak çözüm bulmak, Avrupa Birliği(AB), ABD ve İngiltere tarafından desteklenen ve şımartılan Rum Yönetimi’nin olumsuz ve uzlaşmaz tutumu nedeniyle maalesef mümkün olamamıştır. Rum tarafı adanın tümüne sahip olmayı istemekte ve gasp ettiği haklarımızı iade etmekten kaçınarak uluslararası anlaşmaları ihlal etmeyi sürdürmektedir. Adanın tek meşru devleti olma iddiasının arkasına saklanarak, ada gerçeklerini görmezden gelmektedir.

Kıbrıs Türkü bu olumsuz tutum karşısında bağımsızlığına, egemenliğine ve zor kazandığı özgürlüğüne sahip çıkarak devletimiz KKTC'ye dört elle sarılmalıdır.

Emperyalizm destekli bazı çevrelerin müzakerelerin yeniden başlaması için harcadıkları çabalar boşunadır. 55 yılı aşan müzakere süreçlerinden sonuç alınamamıştır. Rum tarafının Birleşmiş Milletler’in(BM) temsilci atayarak müzakerelerin yeniden başlaması gayretleri tamamen KKTC’nin tanınmasını önlemeye yönelik şer girişimlerdir. Rum ve Türk tarafları arasında ‘ortak zemin’ olmadığı açık iken temsilci atanmasına müsaade edilmemelidir. Kıbrıs Türk halkının 18 Ekim 2020 cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya koyduğu ‘eşit egemenlik temelinde iki devlete dayalı çözüm’ modelini yok sayarak, görmezden gelerek müzakereleri yeniden kaldığı yerden başlatma çabaları sonuçsuz kalacaktır. Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz tanınmadan müzakerelerin başlamayacağı defalarca duyurulmuştur. Rum tarafının üniter yapıdaki, biz Kıbrıs Türklerinin ikinci sınıf vatandaş olmayı kabul edeceğimiz, sözde ‘Birleşik Kıbrıs’ yaratma hedefini kabul etmemiz, devletimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçerek Rum’a teslim olmamız mümkün değildir.

Başta BM ve AB olmak üzere, sömürgeci Batı ülkeleri 18 Ekim 2020’de seçilen cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu, garantörümüz Anavatan Türkiye tarafından desteklenen yeni siyasete, ada gerçeklerine göre iki eşit egemen devlete dayalı çözüme, uluslararası eşit statümüzün kabul edilmesi talebimize saygı göstermek zorundadır. BM’nin temel ilkelerinden olan ‘halkların kendi geleceğini’ belirleme hakkından Kıbrıs Türk halkının faydalanması engellenmemelidir. 18 Ekim’de demokratik ve hür seçim sonucunda destek gören yeni siyasetimize, KKTC halkının iradesine tüm dünya saygı göstermelidir.

Rum tarafının Kıbrıs'ın doğal kaynaklarının tek sahibi ve tek egemen gücü olduğu iddiasıyla, tek taraflı kararlarla yürüttüğü enerji siyasetinde diretmesi kesinlikle kabul edilemez. Anavatan Türkiye'nin bölgemizdeki varlığı tamamen Kıbrıs Türklerinin talebiyle ve haklarını korumak için olup, uluslararası hukuk ve anlaşmalara uygundur. Kıbrıs, Akdeniz ve Mavi Vatan’daki tüm müktesep haklarımız sonuna kadar korunacak, kollanacaktır. Bölgemizde Türkiye’nin onay vermediği, rızasının olmadığı hiçbir projenin oldu bittiye getirilmesine izin verilmeyecek, tek taraflı, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının yok sayıldığı, adadaki tarafların eşit ve adil pay almadığı bir sisteme tepkimiz sert olacaktır.

BM’nin 16 Ağustos tarihinde, KKTC’nin insani maksatlarla başlattığı Yiğitler-Pile yol projesine sınırlarımızı delerek yaptığı barbarca müdahaleye karşı gösterilen dik duruş her türlü takdire şayandır. Bu dik duruş ve haklarımıza sahip çıkan kararlı tutumumuz neticesinde, BM ve Rum tarafı geri adım atmak zorunda kalmış ve söz konusu projenin bitirilmesi için taraflar arasında mutabakat sağlanmıştır.

Önümüzdeki süreçte, 40.yaşını tamamlayan KKTC'nin, uluslararası camiadan tanınmasını talep etmek en doğal hakkımızdır ve bu yönde somut adımlar atılmaktadır. Anavatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 77. ve 78. Genel Kurul toplantılarında uluslararası topluma KKTC’nin resmen tanınması çağrısı yapmış olması, Erdoğan’ın 11 Kasım 2022 günü Semerkant’ta Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 9. Liderler Zirvesinde KKTC’nin gözlemci üyeliğe Anayasal adıyla kabul edildiğini açıklamış olması, bilahare bu yıl 16 Mart'ta Ankara'da gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Olağanüstü Zirvesi’ne KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın katılması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3 Kasım’da Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleşen 10.Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada KKTC’ye güçlü desteğini tekrarlaması, Kıbrıs Türk halkının, Türk dünyasının kopmaz bir parçası olduğunun teyit edilmesi memnuniyet verici gelişmelerdir.

KKTC’nin TDT’ye gözlemci üye yapılmasının ardından Avrupa Birliği Konseyi sözcüsünün yaptığı hadsiz ve hakaretimiz açıklamada Devletimizden ‘ayrılıkçı Kıbrıs Türk varlığı” diye bahsetmesi ve gözlemci üyeliğimizi reddettiklerini açıklaması AB’nin Rum-Yunan ikilisinden yana olan, haksız hukuksuz, uluslararası anlaşmaları çiğneyen yozlaşmış tutumunun tezahüründen başka birşey değildir. AB’nin ,Kıbrıs Türk halkını ve iradesini yok sayan yaklaşımı ve diplomatik üsluba uymayan hakaret sayılabilecek açıklaması geri alınmadıkça, Kıbrıs Türk Halkından özür dilenmedikçe AB ile her türlü temas kesilmelidir.

AB ve ABD’nin, Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleşen TDT 10. Liderler Zirvesi’ne KKTC’nin davet edilmemesi için Cumhurbaşkanı Tokayev’e yaptıkları tehdit ve şantaja varan baskı ibretliktir. Hiçbir güç, KKTC’nin Türk Dünyası’nın ayrılmaz bir parçası olduğu, Akdeniz’deki ön cephesi olduğu gerçeğini yok sayamaz. KKTC, TDT’nin düzenlediği birçok toplantıya katılmakta ve Türk Devletleri ile ilişkilerini geliştirmeyi sürdürmektedir.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın 14 Ekim tarihinde gittiği Bakü’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le görüşmesi ve desteğini alması diğer TDT üyesi devlet başkanlarına örnek olmalıdır.

Devletimizin 40.kuruluş yıldönümünü onurla kutladığımız bu mutlu günü bize bahşeden Mukavemetçi Kıbrıs Türküne, Anavatan Türkiye'deki kardeşlerimize, Aziz Şehitlerimize, Gazilerimize, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı mensuplarına, başta devletimizin Kurucusu Cumhurbaşkanı Ebedi liderimiz rahmetli Rauf Denktaş ve Varoluş Mücadelemizin lideri rahmetli Dr.Fazıl Küçük olmak üzere tüm Devlet yöneticilerimize, son dönemde Kıbrıs Türk halkının haklarına sahip çıkan siyasetiyle Anavatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve çalışma arkadaşlarına şükran ve minnetlerimi sunarım.

Hüseyin Macit Yusuf

Ulusal Türk Kuruluşları Dünya Konseyi Başkanı

Yazarın Diğer Yazıları