Kuveytlinin vurduğu yerde gül biter!
Kuveyt Büyükelçisi’ni tebrik etmek lâzım!.. Adam Türkiye’yi iyi çözmüş!.. Bu ülkede artık geçerli olanın ne olduğunu iyi bildiği için doğru hamle yapmış!.. “Ya para, ya da dayağa katlanma” seçeneği sunmuş!..
Kabul edelim, adam haklı!.. Madde karşısında mânânın hiçbir şey ifade etmediği bir dönemde yaşamıyor muyuz? İnsanlarımız arasında kalpten kalbe giden yollar tıkanırken, size duble yollar anlatılmıyor mu? Ülke hızla bölünmeye doğru giderken, gözlerinize hızlı tren mili çekilmiyor mu?
Dolar-euro paritesindeki hareketlilik karşısında haysiyetin ve şerefin ekonomik değerinin hiç bir şey ifade etmediği hissettirilmiyor mu? 12 yıldır kalkınmışlığımız anlatılırken, manevî alana ait ne duydunuz şimdiye kadar?
O yüzden izzetmiş, onurmuş, millî gururmuş geçin hepsini bir kalemde!.. Büyüklük sizde kalsın, o atılan dayağın, o pilotun şahsında TSK’ya, Başkomutan Cumhurbaşkanı’na ve Türkiye Cumhuriyeti’ne atıldığını umursamayın!.. ‘Fakir ama onurlu genç’ filmlerde kaldı, siz ‘reel-paratik’ düşünün!.. Zaten Şeyh’in diplomatı da doların ucunu göstererek ve geri çekerek, daha ‘sağlıklı’ düşünmenize katkı sağlıyor!..
Askerlerimizin başına çuval geçiren komutanı daha sonra Türkiye’de en iyi şekilde ağırlayan biz değil miyiz? Ya da polislerimizi tokatlayanları Meclis’e sokan? Büyük devlet böyle olunur!.. Alınganlık yapmaz, anlık düşünmez!..
Büyükelçi belli ki zeki adam... Bakıyor bunlar bir tuhaf... Her takıldıkları yerde ‘para’ devreye giriyor... HSYK gibi ‘adalet’in konusu olan bir seçimde bile oy verecek yargı mensuplarını etkilemek için maaşlara zam yapıldığını gören ne düşünsün? Maneviyata ait değerlerin süresiz tatile gönderildiği bir iklimde karşı tarafı parayla tehdit etmesin de yapsın? Hasan’ın değil, basanın aldığı düzene göre davranmasın da ‘Küçük Hanım’ın şoförü’ gibi “Siz kovmadan, ben gidiyorum” şeklinde lüzumsuzluk mu yapsın?
Ekonomik beklentiler ‘şahsiyet’i çoktan alt ettiği için tarafların hepsi bu acı gerçeğe göre pozisyon alıyor... ‘Çözüm projesi’ni de hep madde üzerinden açıklamadılar mı? Yalanlarla süsleyerek, bölgede ticaretin ve turizmin canlandığını, yaylaların şenlendiğini, hayvanların bile yüzünün güldüğünü, artık kan dökülmediğini, Türkiye’nin terörle mücadeleye ayırdığı ‘yüz milyarlarca’ doların artık harcanmayacağını söylediler hep... Numan Kurtulmuş “Terörle mücadelede harcadığımız parayla herkese bir ev bir araba alınırdı” diyeli bir yıl bile olmadı... O da paranın gücüne inandığı için, herkesi öyle zannediyor, kokusunun bile gözleri parlatmaya yeteceğini düşünüyor, aklınca müjde veriyordu!..
Ama kanlı toprağa gömülen ‘adalet’ten, ayakları büyüklüğünde kurşunlarla daha ismi koyulmadan katledilen bebeklerden, patlayıcılarla duvarlara çivilenen çocuklardan, silahsız masum öğretmenlerden, askerlerden, polislerden ve vurulmaya devam edilen koruculardan, onlar namına ‘adalet’ bekleyenlerden söz eden yoktu!.. Çünkü bu ihtiyacın ve talebin ‘parasal’ karşılığı yoktu!..
‘Mal canın yongası’ düzenini iliklerine kadar çözmüş birisi olarak siz Kuveyt Büyükelçisi’nin yerinde olsanız, farklı ne yapardınız, iç cebinizdeki koçanı göstermekten başka? Muhatabınız, ‘devletin itibarı, şerefi, hükümranlığı, izzeti, haysiyeti’ gibi kavramları çoktan ‘hamâset çukuru’na yuvarlamış, dünyaya cebinden bakan bir kimliği ‘nişân-ı zişan’ gibi göğsünde taşıyorsa tek seçeneğiniz vardır; dolarla müjdelemek veya korkutmak!..
Gerçek ‘paralel yapı’ Güneydoğu’da intikam amacıyla günlerdir okulları yakıyor... Olaylar galiba ‘vak’a-i âdiye’den sayıldığı için pek ses çıkmıyor!.. Zaten yakanlar da artık ‘ailemizin teröristleri’!.. Çözüme halel gelmesin, problem yok!.. Okullardan bir şey olmaz, Şehrazat Konakları’nı yakmasınlar, mesele değil!..
İşte böyle bir ülkede, hırsızın polis kovaladığı bir ortamda, cebinde para olanın vurduğu yerde gül biter!.. Kuveytli haklı beyler!..