Kutlu Parti Genel Başkanı Yusuf Halaçoğlu uyardı! 'Suriye’nin bölünmesi Türkiye’nin başını ağrıtır'

Kutlu Parti Genel Başkanı Yusuf Halaçoğlu uyardı! 'Suriye’nin bölünmesi Türkiye’nin başını ağrıtır'

Kutlu Parti Genel Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu, Türkiye’nin Suriye’nin geleceğinde ne kadar etkisinin olabileceğinin tartışmalı bir durumda olduğunu belirterek uyarılarda bulundu.

Fatih Erboz / Yeniçağ Özel Haber

Suriye’de Esad rejiminin sona ermesinin ardından Suriye’yi nasıl bir geleceğin beklediği merak konusu olmaya devam ediyor.

Kutlu Parti Genel Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu, Türkiye’nin Suriye’nin geleceğinde ne kadar etkisinin olabileceğinin tartışmalı bir durumda olduğunu belirterek, “Türkiye Suriye’de ne kadar etkili olabilecek, Suriye’nin yeni durumu Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Öncelikle bu perspektif önemli. HTŞ Şam’a gidiyor ama İsrail de Şam’a geliyor eş zamanlı olarak bu da açıklık kazanması gereken bir durum. Menbiç YPG’li teröristlerden temizleniyor, YPG’yi teröristleri bir noktaya kadar tutabiliyorsunuz, Halep’te, Hama’da etkiliyiz diyorsunuz, kurulan geçici yönetimlerde Türkmen yok. Türkmenlerin olmadığı bir yönetimde nasıl etkili olabilir Türkiye? Bu da ayrıca açıklanması, üzerine kafa yorulması gereken bir durum. Türkiye’ye akın akın gelen Afganistanlıların kaçı burada? Bunlar ne olacak? Suriyeli sığınmacılar BM hukukuna baktığınızda çok rahat geri döner. Gönderecek misiniz? Bunun gibi bir dizi sorunu yanıt bulması çok önemli. Son olarak anayasanın ilk dört maddesinin tartışmaya açılmasının ardından Suriye’de yaşananlar tesadüf mü? Bir konfederasyon mu geliyor?” dedi.

TÜRKMENLER ŞU ANDA YÖNETİMDE YOK

Türkiye’nin Suriye’nin geleceğinde etkili olup olmayacağını önümüzdeki süreçte Türkmenlerin alacağı pozisyonun belirleyeceğini kaydeden Halaçoğlu, “Suriye’de yaklaşık 12 günde her şey oldu bitti. Bu süreci tam olarak kimse anlayamadı. Bir takım söylemleri duyuyoruz ama bu Türkiye’nin Suriye’de olan bitene tam olarak hakim olup olmadığı konusunda kesin bir yanıt vermiyor. Suriye’de gerçekten ne kadar etkiliyiz? HTŞ Şam’a doğru ilerledi, Şam’a geldi ama öbür taraftan İsrail’de Şam’a geldi. Golan tepelerini kontrol edip Şam’a doğru geliyorlar. Bu da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Bir anda her şey olup bitti. Sonuç olarak karşımıza iki net olgu çıkıyor. Bunlardan birincisi Arz-ı Mev’ud ve BOP ilerliyor. İkincisi Türkiye’nin her geçen gün federatif bir yapıya yaklaşması. Öncelikle Suriye’nin geleceğinde Türkiye’nin yeri ne olabilir sorusunu düşünürken bu iki bulguyu da unutmamamız gerekiyor. Türkiye, Suriye’de ne kadar var? Ortada ABD, İran, Rusya yok. Suriye ordusu dağıldı gitti. Tüm bunları bir araya topladığımızda sorular çoğalıyor. Öte yandan Türkiye’nin Suriye’de nasıl bir etki göstereceğini Türkmenlerin yönetimdeki pozisyonlarından göreceğiz. Hama ve Halep’te kurulan geçici yönetimlerde Türkmen olmadığını görüyoruz. Türkmenlerin yönetimde yer almaları Türkiye açısından çok önemli. Bunun dışında Türkiye’nin etkili olması kolay değil gibi duruyor” diye konuştu.

ANAYASANIN İLK DÖRT MADDESİ TARTIŞIRKEN BU OLANLAR TESADÜF MÜ?

Türkiye’de anayasanın ilk dört maddesinin tartışmaya açılmasının hemen ardından Suriye’de yeni bir sürecin önü açıldığını hatırlatan Halaçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de anayasanın ilk dört maddesi neden tartışmaya açıldı? Türkiye’de federatif bir yapı mı kurulmak isteniyor? Suriye’deki gelişmeleri gördüğümüzdeki Suriye’deki alanlar ile birlikte Türkiye’nin federatif bir yapı kazanabilme ihtimali var. Anayasanın ilk dört maddesini değiştirmeden ise federatif bir yapıyı kuramazsınız. Bu nedenle bu tartışmanın başlatılması, Suriye’de yeni sürecin başlaması birbirini tamamlayan süreç gibi durması düşündürücü. Libya, Irak ikiye bölünmüştü. Bugün Suriye’ye baktığımızda yine aynı durumu görüyoruz. Kuzey Irak gibi bir bölge oluşuyor. Golan tepelerini İsrail kontrol etti ve Şam’a doğru geliyor. Kuzey Irak’ta yaşananları Suriye’de de görüyoruz. Türkiye’ye bağlı bir federatif sistem ile bağlantılı gelişmeler Suriye’de yaşananlar. Burada batının yaptığı hamlelere çok dikkat etmemiz gerekiyor.”

AFGANİSTAN’DAN GELENLERİN NE KADARI SURİYE’DE?

Türkiye’ye geçtiğimiz yıllarda akın akın İran sınırından Afganlıların geldiğini de hatırlatan Halaçoğlu, “ABD, Afganistan’dan çekildiğini ilan ettikten sonra Afganistan’dan Türkiye’ye akın akın insan gelmişti. Birçok Afganlı Türkiye- İran sınırını elini kolunu sallayarak geçti bu süreçte. Bugün ise Suriye’de etkin olan HTŞ’nin kimlerden oluştuğu daha doğrusu lider kadrosunun kimlerden oluştuğunu kamuoyu biliyor. Her gün televizyonlarda tartışılıyor. Burada da karşımıza bir takım sorular çıkıyor. Bunlardan birincisi Afganlılar burada mı? İkincisi HTŞ kimlerden oluşuyor? Yani HTŞ’nin içinde hangi milletlerden insanlar var? Bu sorular Suriye’de yeni dönem ve bu yeni dönemin Türkiye’ye etkileri açısından önem taşıyor” dedi.

SIĞINMACILARI RAHATLIKLA GÖNDERİRSİNİZ YETER Kİ İSTEYİN

Türkiye’deki Suriyelilerin rahatlıkla ülkelerine gönderileceklerini ifade eden Halaçoğlu, şunları kaydetti:

“Türkiye’de bulunan Suriyeliler rahatlıkla geldikleri kentlere geri dönebilirler. BM hukuku Türkiye’ye bu hakkı veriyor. Türkiye isterse çok rahat Türkiye’deki sığınmacıları ülkelerine gönderebilecek hukuki hakka da sahip. Bunu iktidar isterse çok rahat yapar. İktidar bunu ne kadar istiyor önümüzdeki süreçte göreceğiz. Bunun yanında Suriye’ye gidenlerin bir daha sınırdan geri gelmemesi gerekiyor. Bugün bakıyoruz gidenler var ama kimse eşyasını alıp gitmiyor, herkes otomobille gidiyor. Öyle anlaşılıyor ki oradaki durumu gördükten sonra tekrar Türkiye’ye dönmek isteyenlerin sayısı fazla. Malını mülkünü, eşyasını alıp gitmiyor Suriyeliler. Bu gidenlerin de geri gelmemesi sınırdan alınmaması gerekiyor. Suriye’de artık ne Hizbullah, ne İran kaldı. Ne de başka bir güç var. YPG teröristleri de Afrin ve Menbiç’ten temizlendi. O zaman gitmemek için hiçbir neden kalmadı. Rusya’ya Suriye’de hiçbir şey olmadı. Suriye devlet başkanı Esad eğer görüşmek isterse görüşürdü. Anladığımız kadarıyla Rusya engelledi. Rusya Devlet başkanı Putin Türkiye ziyaretini erteledi ve gelmedi Türkiye’ye. Bundan sonra ilişkiler biraz soğudu ve Suriye’de gelişmeler başka yöne kaydı. Anlaşıldığı kadarıyla Rusya Esad’ın Türkiye ile görüşmesini istemedi. Rusya pozisyonunu korurken Ukrayna’ya belli ölçekte de olsa destek veren ve ABD ile ilişkilerini düzeltmek isteyen Türkiye’nin pozisyonu soru işaretleriyle doldu.”