Küstah ajandan Baykal'a cevap

Küstah ajandan Baykal'a cevap

Küstah ajandan Baykal'a cevap

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “Açılım Türkiye’yi Yugoslavya’ya benzetir” tespiti ABD’nin Afganistan Temsilcisi Richard Holbrooke’u rahatsız etti. Richard Holbrooke, Yugoslavya olayı ile Türkiye arasında  benzerlik olmadığını  öne sürdü. 

Küstah ajan Baykal’a cevap verdi
Kürt açılımına ABD desteği, tam gaz devam ediyor. Dünyanın dört bir tarafında çevirdiği oyunlar sebebiyle ’karanlıklar prensi’ ünvanını alan ABD’nin Afganistan Temsilcisi Richard Holbrooke, CHP lideri Deniz Baykal’ın “Açılım Türkiye’yi eski Yugoslavya’ya benzetek” yorumuna cevap verdi. “Demokratik Pakistan’ın Dostları Grubu Toplantısı” sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Holbrooke şu değerlendirmede bulundu: “Eski Yugoslavya ve Türkiye arasında hiçbir benzerlik yok. Eski Yugoslavya, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Versay’da Avrupa’nın haritasını çizenler tarafından oluşturuldu ve çok farklı insanlar aynı yere konuldu. Türkiye ise selefinin kültüründen doğarak yaratılan ve büyük lider Kemal Atatürk tarafından kurulan çok büyük bir ülke. Arada hiçbir benzerlik yok. Her iki ülkeyi de bilen biri olarak, arada bir bağlantı göremiyorum.”


ABD: PKK’ya af çıkarın
AKP iktidarının sözde açılım için ilham aldığı Atlantik Konseyi’nin raporunda, “Kürt
sorununun çözümü, PKK örgüt üyeleri için bazı af düzenlemelerinde yatmaktadır” denildi

Amerika’nın önde gelen “think tank” kuruluşlarından Atlantik Konseyi’nin birkaç hafta önce yayımladığı Kürt raporunun, sözde açılım adımlarıyla paralellik taşıdığı iddiaları ortaya atılırken raporun satır aralarında ilginç ayrıntılar yer aldı. AKP iktidarının sözde açılım için ilham aldığı Raporda, “Ankara, Abdullah Öcalan’la görüşmeyi reddedebilir, ancak demokratik olarak seçilmiş DTP üyeleri etkin aracılar olabilir. Erdoğan DTP parlamenterleriyle görüşmeli ve DTP’yi sürekli görüşmeler için bir kanal olup olmadığını araştırmalıdır. Demokratikleşme, tutuklu DTP’lilerin serbest bırakılması ve yasal reformlarla ilerleme sağlayabilir” denildi. Atlantik Konseyi’ne göre Türkiye’deki Kürtler “AB üyesi” olmayı “karalarla sıkıştırılmış” bir “büyük Kürdistan” a tercih ediyor. Raporda özetle şöyle denildi:

Türklük ifadesi kalkmalı

“Türkiye’de Kürtlerin PKK’ya desteğini azaltmak için, Ankara Kürt kimliğini tanımaya yönelik olarak, örneğin, anayasada vatandaşlık temelinde geçen ’Türklük’ifadesini kaldırmak gibi ek adımlar atmalıdır. PKK sorunu sadece güvenlik önlemleriyle çözümlenemez. Nihai çözüm ise, Türkiye’nin demokratikleşme ve kalkınmayı sürdürmesi olduğu kadar PKK örgüt üyeleri için bazı af düzenlemelerinde yatmaktadır. İstihdam yaratan alanlarda yatırım ve sosyal hizmetler de kamu desteği bataklığını kurutmada yardımcı olacaktır.” Atlantik Konseyi raporunun “Türkiye Tarihinde Kürtler” başlıklı bölümünde PKK’nın tarihçesinden söz edilirken “Öcalan yönetimi altında PKK, Stalinist disiplinle yönetilen katı bir hiyerarşik örgüttü. Öcalan farklı görüşte olanları vahşice bastırdı, muhalifleri temizledi ve Türk kurumlarıyla aynı taraftaki elitler gibi kamu kurumları için çalışan öğretmenler, doktorlar ve hemşireleri hedef aldı. Finansman, haraç, fidye, adam kaçırma, silah kaçakçılığı ve uyuşturucu ticaretinden sağlandı. Zirvedeyken PKK’nın yıllık geliri 500 milyon dolara kadar yükselmişti” denildi.

Bataklığı kurutmak için...

Raporda, “Türkiye’nin, PKK’ya destek bataklığını kurutmak için ekonomik kalkınmayı denediği, 1983-1992 yılları arasında bölgede yüzde 30 olan işsizliği çözümlemek için GAP’a 20 milyar dolar yatırım yaptığı, Dicle ve Fırat’ın 2.3 milyar dolara malolan Atatürk Barajı dahil 20 barajla dizginlendiği, bunun bölgede ürünü 7 kat, kişi başına milli geliri ise 3 kat artırmayı ve 3.3 milyon yeni istihdamı hedeflediği” belirtildi. (ANKA)


Demokratik Pakistan’ın Dostları Grubu Toplantısı için Türkiye’ye gelen Holbrooke, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü.

 

Dışişleri’nin açıklaması ölçüsüz
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Genel Başkan Deniz Baykal’ın Amerikan Atlantik Konseyi tarafından hazırlanan raporda Dışişleri Bakanlığı’nın rolüne yaptığı atfın, “doğrudan doğruya David Phillips’in raporundan alınan sözlere dayandığını” belirterek, “Dışişleri Bakanlığı’nın bu defa yaptığı açıklamayı çok isabetsiz, gereksiz ve ölçüsüz buluyoruz. Hükümeti de, muhalefetin eleştirilerine cevap vermek yerine Dışişleri Bakanlığı’nın arkasına saklanarak bu kuruluşu anamuhalefet partisinin muhatabı yapma girişimini kınıyoruz” dedi. Öymen, yaptığı yazılı açıklamada, rapor dolayısıyla Dışişleri Bakanlığı’nın tutumuna ilişkin Baykal’ın söyledikleri hakkında bakanlığın bir açıklama yaptığını hatırlatarak, açıklamayı “son derece üzüntü ve esef verici” olarak niteledi.  Partiler arasındaki tartışmalara Dışişleri Bakanlığı’nın taraf haline getirilmesinin bakanlığın gelenekleri arasında olmadığına işaret eden Öymen, “Anamuhalefet partisi liderini sorumluluğa davet etmek de, Dışişleri Bakanlığı’nın görevleri ve yetkileri arasında bulunmamaktadır” dedi.