Kürt’ün ateşle imtihanı!
K endilerinden olmayan Kürtlere neler yaptıklarını son olaylarda gördük... Çocuk yaştakilerin kafaların taşlarla ezdiler, kiminin cesedini yaktılar... Sakallı olmaları bile yeterliydi linç için... Kur’an kurslarını, dernek binalarını, yurtları ve külliyeleri de ateşe verdiler...
Kimi İslâmcı Kürt hareketleri ve kimi geleneksel Müslüman Kürtler açısından tehlike bağıra bağıra geliyordu aslında... Çünkü karşılarında Marksist/Stalinist bir örgüt vardı ve doğası gereği şiddeti esas almıştı... Bölgede hâkimiyeti ele aldıkça, etkisini pekiştirdikçe, bundan en fazla etkilenecek ve hayat alanı daralacak olan ’İslâmîlik’ iddiasındakilerdi...
***
2013’ün ortalarında ’O kazandıkça, sen de kaybedeceksin’ başlıklı bir yazı yazmıştık... PKK’nın yayın organlarından Azadiya Welat hedef göstermiş, Özgür-Der’in Van şubesinden sonra Diyarbakır Bağlar şubesi de saldırıya uğramıştı... PKK’nın iddiasına göre ’Rojava’da Kürtler katlediliyor, Özgür-Der katledenlerle birlikte hareket ediyor’du... Bu gerekçeyle cezalandırılmıştı!..
O Özgür-Der ki Türk devletini PKK’nın dili paralelinde suçlayan, resmî internet sitesinde, “Kürt sorunu resmi ideolojik dayatmalar, ondan beslenen milliyetçi fanatizm ve inkârcı politikalarla yaşadığımız ülkenin yakıcı bir gerçeği haline gelmiştir” diyen bir yapı.. Irkçı baskılar sonucu dili, inancı ve varlığı inkâr edilmiş bir halktan söz eden, devleti ’üst kimlik dayatması’ yapmakla itham eden bir örgüt...
Fakat PKK açısından fark etmiyor... Son olaylarda bir kez daha görüldü ki, kendisinden olmayan herkes bir... Bu tür yapıların kendilerine göre ’devrimci’ karakterleri vardır ve o karakter gereği dışındaki bütün oluşumları ’ezilmesi gereken düşman’ olarak görürler... ’Feodalite’ye, ’gerici’ unsurlara, hatta liberallere hayat alanı bıraktıkları takdirde ’devrim’in tamamlanamayacağını düşünürler...
Kendileri dışındaki bütün otoriteler veya farklı ideolojik yapılar, ya ’karşı devrimci’dirler ya da onlar tarafından kandırılma ihtimalleri vardır!.. Dolayısıyla kendileri artık ’meşrû güç’, diğerleri ise ’çete’oldukları için yok edilmelidirler!..
***
O zaman ikaz etmişiz kendimizce: “Siyasî iddiaları da olan İslâmcılarla birlikte, siyasetle ilişkisi daha dolaylı geleneksel Müslüman ekollerin ve tarikatların da bu süreçten olumsuz etkileneceği muhakkak...
Açılım süreciyle birlikte, PKK/KCK otoritesinin serpiliyor olması İslâmcı ve özellikle geleneksel Müslümanları gittikçe tedirgin etmiş olmalı ki bazı cemaatlerin açılıma başlangıçtaki destekleriyle bugünkü politikaları arasında zıtlıklar görülmeye başlandı...
Şiddeti esas alan bir örgütün yaptıkları, egemenliği tam ele geçirdiklerinde yapacaklarının işareti aslında... Bu durum öyle bir tedirginlik yüklüyor ki, PKK’nın ’demokrasi’si ile o çok eleştirdikleri devletin ’cumhuriyet’i arasında, hangisinin ’ehven’, hangisinin ’belâ’olduğunu kaçınılmaz bir şekilde fark etmeye zorluyor...
Şimdi artık şunu görmek mecburiyetindeler: Ateist PKK kazandıkça, onlar kaybedecek... Buna siyasetle mesafeli tarikat ve cemaatler de dahil... Çünkü ’etnik hatır’ kurtarmaz; bu tür yapılar, ’gladio veya iş birlikçi’ yaftasını asar ve en önce onları ezer!..”
***
Son olaylar tam da bu gerçeğin altını çizdi... Hükmetme gücünü ele geçirdiğinde acımasızca davranma potansiyeli iyi bilinen Marksist temelli bir örgüt dişlerini yine gösterdi...
‘Örgüt içi infazlar’ konusunda zaten sınırsız gaddarlığı iyi bilinen PKK, devletten sonra ilk mermiyi kime sıkacağını bir kere daha ispatladı...
‘Kürt ulusalcılığı’ dışında, devlet, demokrasi ve özgürlükler konusunda PKK’yla aynı dili konuşagelen İslâmcı Kürtler ile etrafındaki zulme sessiz kalan geleneksel Müslümanlar bundan ders çıkarırlar mı?
İsterlerse çıkarmasınlar... En büyük bedeli onlar ödeyecekler... Ateist PKK’ya tâbi olmayanların taşlarla ezilen kafaları, benzinle yakılan bedenleri çok şey anlatıyor olmalı...