Kurtuluşa giden yolun başlangıcı (4)

Kurtuluşa giden yolun başlangıcı (4)

Ben, milletin vicdanında ve istikbalinde hissettiğim büyük gelişme istidadını bir millî sır gibi vicdanımda taşıyarak, azar azar bütün toplumumuza uygulatmak zorunda idim.

Bu acı tabloya rağmen; Mustafa Kemal Paşa, yılgınlığa kapılmak şöyle dursun, yurdunu kurtarma azim ve iradesi daha da bilenmiş bir ruh yapısındadır. Savaş yorgunu ulusunun yeni bir ölüm kalım mücadelesinde, karşılaşmak ve yenmek zorunda olduğu güçlükleri, bir savaş adamı olarak, hiç kuşkusuz, çok iyi bilir. Ama, ulusun özgürlük ve bağımsızlığı söz konusu olunca; ne pahasına olursa olsun, amaca ulaşmanın her düşünceden önde geldiğine de bütün varlığı ile inanır. Kaldı ki bu konuda, ulusuna ve kendisine güveni de tamdır. Çünkü bu güven, insan karakterinin en gerçek deneme yeri olan savaş alanlarında, O'nun ruhunda yeşererek kökleşmiş sarsılmaz bir duygudur. Şu sözleri, bu yoldaki derin inancının en belirgin örneğidir: "Ben, 1919 senesi Mayısı içinde Samsun'a çıktığım gün, elimde maddî hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız, büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı."

Yunan'ın İzmir'e çıkmasını

dikkatle izlemektedir

Mustafa Kemal Paşa, Samsun'da karaya çıkışına kadar; askeri alanda, özellikle Çanakkale Muharebelerindeki (1915) parlak başarıları ile, orduda ve halk arasında dikkate değer bir ün kazanmış bir komutan, bir askerî liderdir. O kadar ki bir Amerikalı öğretim görevlisinin sözleri ile, "...hiç kuşkusuz, askerî deha sahibidir..." Fakat şimdi siyasal, sosyal, ekonomik, psikolojik, vb.. alanlarda hiçbir hazırlığın bulunmadığı; ama, bunların hepsinin zaman akışı içinde gerçekleştirilmesinin zorunlu olduğu bir millî mücadele hareketinin başında bir Ulusal Önder'in varlığına büyük bir ihtiyaç vardır. İşte, böyle tarihî bir anda; Mustafa Kemal Paşa'nın ortaya çıkması, hiç kuşkusuz, Türk milleti için hayatî bir şans olmuştur.

Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'da başlayan ulusal önderlik hareketine, daha İstanbul'da iken düşündüğü bir karar ışık tutar. O zamanlar kimseye açıklamadığı bu karar, "...Millî hâkimiyete dayanan kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak"tır. O'na göre "...Osmanlı hükümetine, Osmanlı padişahına ve Müslümanların halifesine isyan etmeyi ve bütün milleti ve orduyu isyan ettirmeyi..." gerektiren "...bu mühim kararı, daha ilk gününde, açığa vurmak, elbette uygun olmazdı. Uygulamayı bir takım safhalara ayırmak ve olaylardan yararlanarak milletin duygu ve düşüncelerini hazırlamak ve adım adım yürüyerek hedefe ulaşmaya çalışmak gerekiyordu..." ve nihayet, şu gerçekçi davranış: "...Ben, milletin vicdanında ve istikbalinde hissettiğim büyük gelişme istidadını bir millî sır gibi vicdanımda taşıyarak, azar azar bütün toplumumuza uygulatmak zorunda idim..." Mustafa Kemal Paşa'nın Türk Millî Mücadele Hareketini yönlendirici uygulama yöntemi, kuşkusuz, bu "millî sır"da odaklaşır.(Sürecek)