KURTULUŞ SAVAŞI’NIN ÇOCUK KAHRAMANLARI

KURTULUŞ SAVAŞI’NIN ÇOCUK KAHRAMANLARI

KURTULUŞ SAVAŞI’NIN ÇOCUK KAHRAMANLARI

Gözleri kumandanın kapısında, yemiyor düşünüyor, geçen vakti hesaplıyordu

 

Dedelerini, ninesini, dayılarını, amcalarını, halalarını düşündü. Hepsi ölmüşlerdi. Köyünün mezarları evlerinden daha çoktu. Nefret ettiği hain düşmanlarına güzel bir yumruk indirerek, kendi de birlikte yüzlercesini öldürerek ölmek... Gülümsedi... Bu büyük fırsat her zaman ele geçer miydi? Parmağıyla düğmeyi sonuna kadar itti. Şimdi bomba tıpkı bir saat gibi çalışıyordu. Kulağını yaklaştırdı: Tık tık tık. Hemen torbasının ağzını kapattı. Sırtına astı, yemek yiyor gibi yaptı.
Yarım saat. Fırında çalışırken evlerden gelen tepsiler fırında yarım saat dururdu. Bir tepsi süresi. Yani artık yemiyor, düşünüyor, vakti hesaplıyordu. Gözleri kumandanın kapısındaydı. Tam son dakikalara doğru oraya giriverecekti. Sırtında bombanın işlediğini duyuyordu.
Bir tepsi kızaracak kadar vakit geçmişti. Masadan doğruldu. Ayağa kalkınca yaver döndü. Tercüman:
- Doydun mu oğlum? Diye sordu.

- Sağolun, kumandana bir şey daha söyleyeceğim. Demin unutmuşum.
- Bana söyle, yavere söylerim, o haber verir.
- Hayır, çok önemli bir şey, ben kendim söylemeliyim.
Tercüman Ali’nin direnmesi üzerine yavere söyledi. Haritayı katlayan yaver gülerek Ali’ye baktı. "Peki" anlamına gelecek şekilde başını salladı. Bombayı götüreceği için onu sevip beğenmişti. Yaklaştı, omzunu okşadı. Ali ise, bombanın işleyişini duyacak diye korktu.
- Haydi gel!
Tercümanla birlikle yandaki kapıdan girdiler. Kumandan masanın üzerindeki gazeteleri karıştırıyordu. Niçin geldiklerini sordu. Tercüman cevap verdi, sonra Ali’ye döndü.
- Ne söyleyeceksin? Dedi.
- Türkler tarafına gitmeden önce bombanın patlayınca ne yapacağını soracağım. Ben kaçıp köye gidince papazımıza anlatayım.
Tercüman kumandana soruyor, onun söylediğini Rumcaya çeviriyordu:
- Bu, en dehşetli cehennem makinesidir. İki yüz metrelik yerde ne varsa hepsini havaya uçurur.
- Demek karargahta ne kadar adamı varsa hepsi ölecek.
- Hepsi... Belki yangın da çıkacak. Cephaneleri bizim gibi karargahlarına yakınsa, onlar da ateş alacaktır.
- Ya bomba ateş almazsa?
- Kesinlikle alır. Emniyet düğmesini ittikten sonra yarım saat geçer geçmez hemen patlar.
- Bunda hiç kuşku yoktur ya?
- Hiçbir zaman.  (Devam edecek)