"Kurtuluş Savaşı'ndan sonra en uzun soluklu mücadele olabilir"

"Kurtuluş Savaşı'ndan sonra en uzun soluklu mücadele olabilir"

Güvenlik ve Terör Uzmanı Abdullah Ağar, Fırat’ın doğusuna gerçekleştirilecek olası bir harekâta ilişkin “Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yapmak zorunda kalacağımız en uzun soluklu ve en zorlu mücadele olabilir. Çünkü arkalarında küreseller var” dedi.

TOLGAHAN KARAOĞLU / YENİÇAĞ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD ile varılan güvenli bölge mutabakatına ilişkin beklentilerin gerisinde kalındığını ifade etmesinin ardından Fırat’ın doğusuna düzenlenecek olası bir harekat ihtimalinin daha da arttığı ifade ediliyor.

Fırat’ın doğusundaki terör unsurlarına yönelik gerçekleştirilecek olası bir harekâta ilişkin Yeniçağ’a konuşan Güvenlik ve Terör Uzmanı Abdullah Ağar, terör örgütü PKK’nın göstereceği dirence ve PKK’yı destekleyen ülkelerin ortaya koyacakları stratejiye bağlı olarak Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yapmak zorunda kalacağımız en uzun soluklu ve en zorlu mücadele olabileceğini ifade etti.

Ağar, ayrıca bu harekâta hangi ülkelerin destek verip vermeyeceğine bakılmaksızın, Fırat’ın doğusuna bir harekâtın gerçekleştirilmesinin gerekli olduğunun altını çizerek “Kim bize destek verir ya da vermez diye bir düşünce içerisinde olamayacağımız kadar kritik bir harekâtla karşı karşıyayız. Yani yapmak zorunda olduğumuz bir harekât var. Çünkü bu bir gelecek meselesi. Bir üniter devlet meselesi, bir güvenlik meselesi, bir varlık meselesi. Bir diğer tarafıyla da toprak bütünlüğü meselesidir. Dolayısıyla hangi devletin destek verip vermediği önemli değil. Biz, bu harekâtı kendi milli iç unsurlarımıza dayandırmak zorundayız” dedi.

“SON DERECE BÜYÜK BİR DİRENÇLE KARŞI KARŞIYA OLABİLİRİZ”

Fırat’ın doğusunda YPG/PKK’nın 65 bin ila 110 bin arasında olduğu iddia edilen konvansiyonel bir terör gücüyle karşı karşıya kalacağını ifade eden Ağar, “Bu anlamda bu örgütün arkasındaki iradelerin ortaya koyduğu sahiplenici, himaye edici, koruyucu ve kollayıcı tavırlar burada bir harekat başladığı zaman Türkiye’nin son derece büyük bir dirençle karşı karşıya kalabileceğine dair önemli göstergeleri barındırıyor” açıklamasında bulundu.

“KURTULUŞ SAVAŞI’NDAN SONRA YAPAĞIMIZ EN UZUN SOLUKLU MÜCADELE OLABİLİR”

Terör örgütünün konvansiyonel bir güce ulaştığının ve elinde ciddi bir mühimmatın bulunduğuna değinen Ağar, şu ifadeleri kullandı:

“Bir diğer tarafıyla da şu cümleyi kurmak zorundayız. PKK’nın direncine bağlı olmak üzere Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yapmak zorunda kalacağımız en uzun soluklu ve en zorlu mücadele olabilir. Böyle bir olasılık var. Çünkü arkalarında küreseller var. Bu bir aparat örgüt ve bu aparat örgüt açıkçası bir diğer tarafıyla Kurtuluş Savaşı’nda karşı karşıya kaldığımız aparat devletlerin durumlarına benziyor adeta. Bu son derece önemli ve son derece can alıcı bir nokta. Çünkü terör örgütü konvansiyonel güce ulaştı. Elinde tanklar var. Ateş destek vasıtaları var. Toplar havanlar var. Zırhlı personel taşıyıcıları ve zırhlı araçlar var. Güdümlü tanksavar füzeleri ve uçaksavar füzeleri var. Bununla birlikte mobilize olma kabiliyetleri yüksek ve tünellerle, hendeklerle oradaki varlıklarını beslemek eğilimi içerisindeler. Bu operasyonun kolay olacağını ifade etmek ancak safdillere yakışır.”

Abdullah Ağar, olaya hamasi bir şekilde yaklaşmadığını vurgulayarak “Bu operasyon başladığı andan itibaren terör örgütü PKK’nın ortaya koyduğu direnç ve PKK’yı kullananların ortaya koyacakları stratejiye bağlı olarak son derece yakıcı bir gerçek olacak karşımızda duracak” değerlendirmesinde bulundu.

Fırat’ın doğusundaki terör unsurlarına gerçekleştirilecek operasyonda Rusya’nın tutumunun nasıl olacağına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ağar, “Rusya, Rejimle beraber yapılırsa destek verecekleri temayülü içerisinde. Aslında Rusya bu operasyonu Türkiye’nin yapmasını istiyor. Rusya ve İran bu konuda Rejim kartını iyi kullanmaya çalışıyor ama onların da temayülleri Türkiye’yi kendi menfaatleri doğrultusunda bir aparat devlet olarak kullanmak şeklinde” dedi.

abdullah-agar.jpg

“BU BİR GELECEK VE GÜVENLİK MESELESİ”

Ağar, ayrıca bu harekata hangi ülkelerin destek verip vermeyeceğine bakılmaksızın, Fırat’ın doğusuna bir harekatın gerçekleştirilmesinin gerekli olduğunun altını çizerek “Kim bize destek verir ya da vermez diye bir düşünce içerisinde olamayacağımız kadar kritik bir harekatla karşı karşıyayız. Yani yapmak zorunda olduğumuz bir harekat var. Çünkü bu bir gelecek meselesi. Bir üniter devlet meselesi, bir güvenlik meselesi, bir varlık meselesi. Bir diğer tarafıyla da toprak bütünlüğü meselesidir. Dolayısıyla hangi devletin destek verip vermediği önemli değil. Biz, bu harekâtı kendi milli iç unsurlarımıza dayandırmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

İlgili Haberler