Kurtulduk mu sahi!

Tesadüfse bile tarihe geçmeye değer bir tesadüf.

O güne kadar "müttefik" olduğunu varsaydığı ABD'ye son ziyaretinde, bu tip konuklarını kapıda karşılayan Başkan Dwight D. Eisenhower

tarafından giriş katındaki bir çalışma odasında karşılanan, 20 dakikalık -esas konuya bir türlü girilemeyen- görüşmenin ardından "teşvik" beklerken koltuğunun altına parlak kağıda sarılmış bir Eisenhower portresi sıkıştırılarak uğurlanan, Dışişleri Bakanı Christian Herter'in kapısının önünde 45 dakika bekletilen Adnan Menderes, Türkiye'ye kafasında deli şüphelerle döndüğünde ilk iş ABD'den alamadığı desteği Rusya'dan almak üzere harekete geçmişti.

27 Mayıs darbesi olmasaydı Menderes, Temmuz ayı başında "teşvik anlaşması" için Moskova'da olacaktı.

***

Tesadüf ise tesadüfe bakın ki, birçok siyasi hamlesinde kendisini özdeşleştirdiğine tanık olduğumuz Menderes gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, önce Nükleer Güvenlik Zirvesi, ardından Muhammed Ali'nin cenazesi olmak üzere, 40 gün arayla gerçekleştirdiği ve diplomatik skandallar, saygısızlığa varan yok saymalarla dolu iki ABD ziyaretinden sonra ve tam da uçak düşürme olayı sonrası kriz yaşadığı Rusya'yla barışıp bir takım anlaşmaları "müjdelediğinde" maruz kaldı- ABD uzantılı olduğunu sağır sultanın bile bildiği- "psikopat örgüt"ün darbe girişimine!

Tesadüfün de böylesi;

Aynı Rusya, "darbe girişimi"nden sadece bir hafta önce Varşova'daki NATO Liderler Zirvesi'nde alenen "düşman" ilan edilmişti!

(Uzatmamak için detayına girmedim ama hiç değilse not düşmüş olayım; Menderes tek emsal değil "yüzünü Rusya'ya dönmesine paralel darbeye uğrayan" liderlere; "bir ihtimal daha var o da Avrasya mı dersin"cilerin başına gelmeyenin kalmadığı 2000'lerden, "Amerika gölge etmesin başka ihsan istemem" diyen Bülent Ecevit'e ve hatta 3. Selim gibi Fransa'ya karşı "Rusya'yla ittifak" yapan Osmanlı padişahlarına kadar kurtulabilen olmamış maalesef bu akıbetten!..)

***

Sorum şu:

27 Mayıs darbesi yapıldığında, Ürdün'e asker çıkaran, Irak petrol tekellerini İngilizler'den devralan ve buradaki siyasi otoritesini yerleştirmeye çalışan; yani Orta Doğu'da daha yapacak çok işi olan ABD için Türkiye vazgeçilmezdi.

Şimdi? Orta Doğu'da yapmak istedikleri bitti mi?

Irak'ı, Suriye'yi geçtim; hepsinden stratejik İran'daki örtülü sivil müdahale neden yapıldı? Rusya bu coğrafyadaki "tarihi rolü"nü oynamakta ısrar ettiği ve ABD "Türkiye dahil 22 ülkenin sınır değişimini" öngören BOP haritasını çizip kendi "güvenlik kalkanı"nı oluşturmadığı sürece Türkiye "kurtulduk" diyebilir mi!

Allah tarihin tekerrürüne tanıklık ettirmesin...

+++++++++

"Toplumsal zaruret"lere dikkat

-------

Şevket Süreyya Aydemir, 'İhtilalin Mantığı' kitabında "Toplumsal bir olay olan ihtilal de, nihayet bir mantık ve zarurete dayanacaktır. Aksi takdirde, ihtilal dediğimiz sosyal-siyasal sıçrama, bu bağıntıdan yoksunsa, zaten havada kalır" diyordu. Aynen öyle oldu; devleti için için çürütmüş illegal bir cemaat yapılanmasının bekası bir "toplumsal zaruret" olmadığı için millet darbeye girişenin değil darbeye uğrayanın yanında durdu.

Demek ki ne yapacağız;

Asıl, "toplumsal bir zaruret" haline getirilen ve psikolojimizin gönüllü olarak kabul etmeye hazır olduğu gelişmelere karşı uyanık olacağız!

+++++++

Du bakali...

------

Karargâhlarında derdest edilen generaller, "IŞİD bile bizi yakalasa bunları yapmazdı" diyorlarmış; Balyoz duruşmalarını takip edenler bilir, hem kendileri, hem eşleri, hem çocuklarının uğradığı o aşağılık itibarsızlaştırma operasyonları, hakaretamiz tavırlar karşısında kim bilir kaç bin defa isyan etmişlerdi "kumpas"la tutuklanan komutanlar:

"Düşman ordusuna esir düşsek bu muameleyi görmezdik!"

O gün silah arkadaşlarınızın "tehlikenin farkına varın" çığlıklarına karşı "du bakali ne olacak" gafletine düşmeseydiniz bugün "ne olduğunu" yaşayarak tecrübe etmeyecektiniz!

Bari bu musibet bin nasihatten evla olsun da bünyenizi "gaflet moduna" almayın bir daha!

+++++++

GÜNÜN SORUSU

-----

SSK'nın Gülen'in maaşını kestiği haberinden sonra soru Ercüment Yahnici'den:

- Apo da hâlâ maaş alıyor mudur ki!

++++++

"Olağan hal"i olağanüstü gelişmeleri olağanlaştırarak yaşamak, bir toplum "olağanüstü hal"i de olağan karşılıyor haliyle!

Yazarın Diğer Yazıları