Kürtlerin en Türk'ü, Türklerin en Kürd'ü

Zülfü Livaneli, kırk yıllık dostu Yaşar Kemal'i yazmış, Doğan Kitap tarafından yayımlanmış, kitabın adı: "Gözüyle Kartal Avlayan Yazar: Yaşar Kemal."

Yaşar Kemal'in insan yanı, edebi kişiliği, büyüklüğü pek güzel işlenmiş bu kitapta. Livaneli, edebiyat, siyaset ve ideoloji tarihimize özel sayfalar ekliyor. Geçmişimize olduğu kadar da, geleceğimize de ışık tutacaktır bu anekdot ve bilgiler.

Kitaptan seçmece ilginç bölümler sunacağım.

İlki SSCB döneminin Kırgızistan'ına ilişkin... Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli "Issık Göl Forumu"nun çağrılı konukları olarak, o günkü adı Frunze olan Bişkek'tedirler. Kaldıkları otel, Alatav Dağlarının yakınlarında bir yerdedir. Gece saat 21.00'de toplantılar sona ermekte, herkes odalarına dinlenmeye çekilirken, Livaneli ve Yaşar Kemal, dışarı çıkıp karlı patikalarda uzun yürüyüşler yapmaktadırlar.

Bir gece öyle söze dalarlar ki, yollarını kaybederler, soğuktan donacaklardır neredeyse, tam o sırada heykel gibi duran bir asker görürler ve kurtulmak sevinciyle onun yanına giderler. Yaşar Kemal, Rusça delege anlamına gelen "delegatsie" der, bir hareket yoktur askerde, Livaneli girer devreye; İngilizce, Almanca, Fransızca, İsveççe hitap eder. Iııh, adamda hareket yok... Sinirlenir Yaşar Kemal "Yahu bu pezevenk hangi dilden konuşur" der demez, o askerin dili çözülür:

"Men özüm Türkçe danışabilerem" der. Azerbaycanlı imiş meğerse... Livaneli diyor ki "Böylece pezevenk sözü sayesinde donmaktan kurtulmuştuk."

Bu pezevenkli anı, çağrışım yaptırdı bana; bir pezevenkli anı da ben anlatacağım, Azerbaycan'dan olacak... Kardeşim Macit Gürbüz, Milliyet Gazetesi adına Bakû'dadır, Ebülfez Elçibey'le röportaj yapacaktır. Halk Cephesi Karargâhı'nda özel kalemde, gazetenin Iğdır muhabiri ile bekleşmektedirler. Bir falcı gelir kardeşimin el falına bakmak ister, yok der, çok ısrar edince, "hadi bak o zaman" der kurtulmak için. Eline bakar, doğum tarihini sorar, 15 Kasım deyince yüzü değişir kadının "Ooo ağa sen pezvenk burcundansan" deyince, şaşırır Macit, Iğdır muhabirine dönerek "Yahu bu ne diyor Sabri, pezevenk diyor yahu bana!", Azerî kökenlidir Iğdır Muhabiri, katıla katıla gülmektedir:

-Pezevenk değil şef, pezvenk pezvenk...

-Yahu ne farkı var?

-Pezvenk, yakışıklı, boylu poslu, bahtı açık, etkili kimselere denir...

Macit, "Kaç Pe Ke Ke'li Ölmüş Abe" adlı anı kitabında bu olayı anlattıktan sonra, "Bir e harfi ile yırttık" der.

Yani aslında Yaşar Kemal ve Livaneli'nin rastladığı Azerbaycanlı asker de "pezvenk" olarak anlamıştır "pezevenk"i, yoksa başka tepki verirdi.

Kitaba dönelim; başka anılar, olgular aktaralım.

-Bir parti Yaşar Kemal'e seçilecek bir sıradan milletvekilliği teklif eder, Yaşar Kemal'in yanıtı ilginçtir: "Bu halk beni seçmez, ben onlara hiç kötülük yapmadım, onları sömürmedim, hakaret etmedim, ekmekleriyle oynamadım... "

-Sait Faik, Yaşar Kemal'e imzaladığı bir kitabına şu ilginç satırları yazmış: "Türklerin en Kürd'üne, Kürtlerin en Türk'üne..."

-Yaşar Kemal'in Nobel almasını engellemeye çalışan Kürtçülerin suçlamaları: "Yaşar Kemal, Kürt halkının masallarını Türklere mal etmekle görevli bir devlet yazarıdır."

Bu kitapta bana ters gelen sözler de olmasına karşın, hararetle tavsiye ediyorum her aydınımıza...

Yazarın Diğer Yazıları