Kürtçe üzerine bir inceleme -III-
“Nikitine’e göre, “Kürtçe’nin Hint-Avrupaî (Aryan) bir dil olduğu” tartışmalı olup, mutlak bir kabul değildir!.. Gürdal Aksoy ise, “Aryan “ tabirinin Avrupa burjuvazisi tarafından uydurulmuş bir kavram olduğunu “su götürmez bir gerçek” sayar!.. (Kürt Dili ve söylenceleri,
sf. 148)
Bu “Aryan” tezini Maurice Duvarger, “saçmalık” olarak niteler ve:
- “Adı var kendi yok bir dille tanımlanan; bu adı var kendi yok halk topluluğunu bir çok sözde bilgin bir yere yerleştirmeye çalıştı. Vardıkları sonuçların birbirini tutmazlığı, bunların saçmalığ ını da açıkça ortaya koymaktadır,” der ve Aryan (Hint-Avrupaî) toplulukların bu tutarsız bilginler tarafından Hindistan’dan Kuzey Afrika’ya, Macaristan’dan Baltık bölgesine kadar 8 ayrı “çıkış noktası” gösterdiklerini belirterek saçmalıklara örnek diye verir! F. Rödiger ve A.F. Pott “Kürtçe’nin Kaldece (Sami) ile ilgisinin olmadığını, bu dilin İran menşeli olduğu” nu ileri sürerler.
Prof. Vladimir Minorsky Kürtçe’yi Kuzey-Batı İran dillerinden biri kabul eder. Ancak bugünkü Farsçadan ayırır. Kürtçe’nin başka bir kökenden gelmesi gerektiğini ileri sürer!. Farkları şöyle sıralar:
- Telâffuz farkları,
- Şekil Farkları,
- Nahiv (cümle yapısı) farkları,
- Kelime farkları,
- Ses değişimleri farkları.
Bu büyük farklardan sonra, Kürtçe eğer Sami değilse, eğer Fars (Hint-Avrasyai) değilse, başka ne olabilir?.. Tabii ki, Ural-Altay kökenli!..
Kürtçe ağızlar şöyle sıralanabilir:
Kırmanç:
Büyük Zap Suyu’nun Dicle’ye bağlandığı noktadan yukarıya, Zap Suyu boyunca, Urumiye Gölü’ne kadar çizilen hattın yukarısında kalan bölgede konuşuluyor.
Soranî:
Bu hattın altında Irak ve İran’da konuşuluyor. Soranî ile Kırmanç dilbilgisi arasındaki fark, İngilizce ile Almanca arasındaki fark kadar büyüktür. Ancak kelimeler Felemenkçe ile Almanca kadar yakındır. Her iki ağız da köyden köye fark gösterir. Samandağ’la Kirmanşah arasındaki Kürtler, bugünkü Farsça’ya yakın bir dil konuşur.
Zazaca:
Sivas-Erzincan-Malatya-Diyarbakır-Bingöl dairesinde konuşuluyor.
Gurânî:
Halepçe’nin karşısında İran’da, ve Haningi’nin karşısında İran’da küçük birer dairede konuşuluyor. Zazaca ile Gurânî birbirleriyle bağlantılıdır. Bu da Zaza ve Gurânîler’in aynı ortak kökten geldiğini, muhtemelen Hazar Denizi’nin güneybatı yakasındaki Deylem ve Gilan taraflarından olduklarını gösterir. Bu yüzyıla kadar Süleymaniye bölgesindeki bazı köylülerin “Gurânî” olduğu ve bölgedeki Kürtlerden farklı olduğu kabul edilirdi. Gurânî halkını, Gurânî konuşanları ve bu köylüleri aynı kökten kabul etmek zordur. Yazar David Mc Dowall, Zaza ve Gurânîler’in Kırmanç ve Soranîler’den önce Zagros bölgesine geldiğini öne sürüyor.
Güney-Doğu Lehçeleri:
Bu başlık altındakilerin küçük bir kısmı Haningin-İran sınırı arasında Irak’ta ve Halepçe-Haningin-Kirmanşah-Sananda dairesinde konuşuluyor. Zazaki’nin Kırmanç veya diye Kürt ağızlarından tamamen farklı olduğu ise V. Minorsky, Prof. Haddank, Prof. David Mac Kenzie, Ingmar Sauberg, Terry L. Todd, W.B. Lockwood, T.M. Jhonstone ve Prof. Dr. Gouchıe Kojima kesin bir dille ifade edilmiştir. Yani armutlar ile elmalar toplanıp “Kürtçe” sayılamaz!.. Ne var ki, echel-ü cühelâ (cahiller cahili) politikacılarımız, aydınlarımız ve TRT yöneticileri hâlâ Zazaki’yi “Kürtçe lehçe” diye sunmakta, Avrupa Birliği’nin aynı yöndeki raporlarına sessiz kalmaktadırlar!
Kaldı ki, Kırmaç kelimesi dahi Türkçe kökenlidir!.. Kırmanç, Kurmanç, Gurmanç diye geçer. Kuman Türkleri ile bağlantısı bir yana; Kurman kelimesi Divan-ı Lugat-it Türk’te “gedelgeç, yay konan kap, yaylık” (Oğuz ve Kıpçak lehçeleri) anlamına geldiği belirtilir. Ayrıca Kırman büyük bir Türk boyunun adıdır. (Macar bilim adamı L. Rasonyi, Dünya Tarihinde Türklük, sf. 139,148) Kazak ve Kırgızlar’ın Cappas ve Maskar kollarından birer boyun adı da Kurman’dır... Yani iki Kurman oymağı Orta Asya’da, bir Kurmanç boyu da Anadolu’dadır!.. Kürtçe aslında “Diller karışımı bile olmayıp, kelimeler karışımı bir ağız” dır!.. Özellikle Kırmançça kelimeler büyük ölçüde Türk yapısı üzerine kurulmuştur. Kürtçe aslında, eski Türk Lehçelerinde kaybolmuş kelimeleri çıkarmak için bulunmaz bir hazinedir.!.
Mesela, Pülümür’de kış mevsimine doğru açan bir çiçeğe, yöre halkı “karbelik” der. Bu sözü Kürtçe sayar. Halbuki Kar’ın yağacağını belli eden bu çiçeğe, bundan uygun Türkçe bir ad olabilir mi?..”
Devam edecek.
-------------------------
(Kaynak: Ali Tayyar Önder, Türkiye’nin Etnik Yapısı, Kripto Yayınları, Ankara 2010, 50. baskı,s. 170-171.)