"Kürdistan" muhipleri
Buyurun size, dün bu köşede yayımlanan ve "yandaş", "yalaka", "yağdanlık", "dalkavuk", adına ne derseniz deyin işte o medyaya "iliştirilmiş" bir grup "eleman"ın, Türk kamuoyunu "Barzani Kürdistanı"na hazırlamaya çalıştığı yolundaki satırlarımın bir "paranoya"nın neticesi olmadığının delili:
"...bugünkü soru, "Hangi Kürt devleti?", "Barzani'nin devleti mi?", "PKK'nın devleti" mi, olmalı.
Türkiye için, Suriye'de bir PKK devleti kurulması elbette tehdittir, kabul edilemez ve bunu engellemek için Ankara elinden geleni yapacaktır ve yapıyor.
Barzani meselesi ise bence ayrı ele alınmalı. Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğünden yana, şu aşamada Barzani'nin devletleşmesini desteklemiyor ve böyle bir devlet kurulursa memnun olmaz ama öte yandan Barzani müttefikimiz ve dostumuz.
Irak Kürdistan'ı hem ekonomik hem de kültürel olarak Türkiye'nin bir parçası sayılır. Şayet Barzani devletleşmeye giderse ve bütün dünya bu devleti tanırsa Türkiye de tanıyacaktır.
Ben Barzani ile PKK'yı aynı kefeye koymayı Kürt düşmanlığı olarak görüyorum. Kürt devleti tanımını da çok yanlış buluyorum.
(...)
Kürt fobisi de, Kürdistan fobisi de olamaz, olmamalıdır..."
***
Barzani'nin neden "dostumuz ve müttefikimiz" olmadığını/olamayacağını dün uzun uzun yazdım; tekrarlamayacağım.
PKK eliyle de kurdurulsa, Barzani eliyle de kurdurulsa "Kürdistan"ın İngiliz menşeli bir Amerikan projesi olduğu, Irak'tan sonra ikinci hedefinin/ayağının, üstelik de bizzat Barzani tarafından itiraf/ilan edildiği üzere Türkiye olduğu ortadayken yazılabilenlere, söylenebilenlere bakınca, sanıyorum "Ama hangi Kürt devleti" değil de "Ama hangi ruh hali" diye sormak lazım;
Hangisinden türedi bu "Kürdistan" muhipliği?
Gafletten mi!
İhanetten mi!
---
İline göre değişir!
Peşin peşin kötü düşünmemiştik aslında...
Öyle dik, öyle omurgalı, öyle meslek ilkelerine bağlı bir medyamız var ki, zinhar aklımıza gelmemişti "iktidar korkusu"ndan, "kraldan çok kralcılık"tan, "yaranma" çabasından olabileceği...
Ajans, radyo, televizyon, gazete, internet sitesi, İstanbul'da toplu taşıma ücretlerindeki artışı ağız birliğiyle "güncelleme", "yeni tarife", "revize", "değişim" diye duyurunca, "herhalde bilmiyorlar" diye düşündük durumu asıl karşılayan kelimenin "zam" olduğunu; Türkçe'ye hakim değiller!
Ama baksanıza, aynı hal bir muhalefet partili belediyede yaşanınca nasıl da adlı adınca duyurmuşlar.
İzmir'de olunca "zam", İstanbul'a gelince "değişim" dediklerine göre..
Bilmedikleri Türkçe değil gazetecilikmiş meğer!
---
Bu işte bir yanlışlık var
Tarihe dair bir tek sayfa okumamış olabilirsiniz... Politikayla zerre ilgilenmiyor olabilirsiniz... Liderler, anlaşmalar, kurulan/dağılan masalar çok karmaşık geliyor olabilir...
Kıbrıs'ta ne olduğunu anlamak ve karşı durmak için hiçbirine ihtiyacınız da yok aslında.
Mesele, bu davaya ömür adayanların paylaştıkları dikkat ilanlarındaki kadar net:
"Türkleri katleden kim?
Rumlar.
Anlaşmayı bozan kim?
Rumlar.
103 Türk köyünü kim yaktı?
Rumlar.
Türklerin mallarını kim yağmaladı?
Rumlar.
Savaşı kim kazandı?
Türkler.
Peki, biz niye topraklarımızı veriyoruz!"
----
GÜNÜN SORUSU
Kilis Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi'ne Başhekim olarak Suriyeli Ahmet Al Muudi atanmış. Şehirde yaşayan Suriyeli sayısı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını da geçmiş halde olduğuna göre sırada kim var?
Emniyet Müdürü mü? Vali mi?
---
GÜÇLÜ DEVLET(!)
Hey "güçlü devlet" haberin var mı;
Dün, vatandaşın olan SMA hastası bir bebek daha, 13 aylık Zeynep bebek de, sadece ama sadece tedavisini sağlayacak ilaç -zamanında- temin edilemediği için öldü!