Kurdana, Puya, Akşener...

"Hayatını yönetmek isteyen millet, en güç dönemlerinde kadınların gücünü arar bulur."

1914'te yayımlanan Kadınlar Dünyası Dergisi'nden aldım bu sözü... Bu millet o yıl I. Dünya Savaşı'na girdi, kadınlar o savaşta cephe gerilerini güvene aldılar, ürettiler, doyurdular; muhacirlik acılarını göğüslediler balalarıyla birlikte.

Sonra Kurtuluş Savaşı... O savaşın ne olduğunu, neden olduğunu, en iyi kadınlar algılamışlardı bana göre. Atatürk'ün de yol ve yön vermesiyle daha çok öne çıktılar. Bu öne çıkanlardan birinin Erzurumlu Kara Fatma'nın (Fatma Seher'in) destanını yazmışımdır "Dillere Destanlar" adlı kitabımda uzun uzadıya. Kurdana Destanı adlı bu destanın "Işıktan Bir Kadın Hayali" adlı bölümünden dizeler alayım aşağıya da meramım daha iyi anlaşılsın:

Kurdana!.. Kurdana!..

Yaratılış Destanı'nda

Tanrı'ya yaratma ilhamını veren

Ak Ana gibisindir benim gözümde.

O Ak Ana ki ışıktan bir kadın hayali

O Kurdana ki ışıkların içinde olacağı Tanrı vaadi.

Ve oralarda teey Altaylar'da

Altay Türkleri'nin

Kadınlık şerefine diktikleri bir anıt durur

Koca bir dağ

Kadın Dağı derler onun adına

Cumhuriyet, Türk kadınını Tanrı'ya yaratma ilhamını veren "Ak Ana"nın yerine yükseltmek istedi. Bu başarıldı da büyük ölçüde, ancak Atatürk sonrasında karşı devrim yelleri esmeye başladı. 16 yıldır o yeller acı poyraza döndü.

Acı poyraz yıldırır mı kadını? Hayır, o bulur baş etmenin bir yolunu.

Neden böyle bir girizgâh yaptım? Şundan: İçinde, yanında olmak bir yana, başlangıçta kuşkulu yaklaştığım bir siyasi hareket; kınadan ayyıldız ve Anadolu tülbentleri ile simgeleşiyor, devleşiyor, bir Ak Ana'nın önderliğinde umutsuzlukları kırıyor, yeni ufuklar açıyor, olmazları olduruyor; kadınların ilgisi, derin sezgisi ve desteği ile.

Ben bunu evimde bile yaşıyorum. Benim karımın desteği, bırakın bugünü, yıllardır var, öyle partili, yandaş olarak değil, bir gönül desteği. Bunu önceleri rahmetli ağabeysinin (ağabeysi Avukat Selami Çakıcı ile Sayın Akşener'in rahmetli ağabeysi Nihat Gürer iyi dosttular) etkisi ile olduğunu sanırdım, şimdi anlıyorum ki hayır bu başka bir şey, kadınlara özgü bir gizem...

Evet Meral Akşener'den söz ediyorum. Halil Cibran "Bir kadın konuştuğunda bütün hayatı açıklar" diyordu. Öyle yapıyor Akşener. Mitinglerini, televizyon söyleşilerini dikkatle izliyorum; isabetli durum tespitleri yapıyor, çözümlerini de açıklıyor. Motive ediyor, coşku aşılıyor kitlelere... Çok daha önemlisi, siyasal yaşamımıza zarafet ve nezaket getirmesi...

"Kimi çiçek zorda açar" derdi İlhan Selçuk... Puya çiçeği misali, nadide ve zor bir çiçek açmak üzere. Puya, And Dağlarında yetişen 60-70 yılda bir defa en görklü tek çiçeğini veren bir bitkidir.

23 Eylül 2017 tarihinde bu köşede "Güneşe döndüm" başlıklı bir yazı yayımlamıştım. İYİ Parti ile bir ilgisi yoktu. Şimdi o ilgiyi kurmak istiyorum o yazıdan alacağım tümcelerle ve onlarla bitiriyorum: "Bilim der ki, dünyayı döndüren mekanik bir güç değildir, Güneşten koptuğunda aldığı döndürücü güçtür, hâlâ onunla dönmektedir. Böyledir güneş, hep verir, doğa ve insan hep alır. Bu da onun Tanrısal gücünü kanıtlar, ona döndüğünüzde Tanrı'ya da dönmüş olursunuz, dilekleriniz ışınlanır Tanrı katına. Dönmek gerek bu güneşe... Dönüyorum, yansıtmaya koyuluyorum aldıklarımı; günaydın ve tünaydınlarla."

Yazarın Diğer Yazıları