Kurbağaların suyu ısınıyor

Ömer Diken denilince, benim aklıma ilk olarak "millî orduya kumpas" geliyor; eksik söyledim, "FETÖ'nün millî orduya kumpası"... Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinin, "FETÖ'cü darbeciler"ce doldurulmak üzere boşaltılması; akla hayale sığmayan dev bir tasfiye operasyonun kalem kırıcısı geliyor.

Ömer Diken adı, bende, ömürlerinin büyük bölümünü terörle mücadeleyle geçirmiş ve terörle müzakereye kurban edilmiş 365 "Türk subayı"nın, hukuku giyotinleştirerek infazlarını yapan celladı çağrışımı yapıyor.

Ömer Diken denince;

Oturduğu o yüksek kürsüden, karşısındakileri adeta birer "böcek" gibi gören bir kibir abidesi, "insan"ı, "insanlığı" umursamayan bir pervasızlık, üzerine bedenlerce bol cüret geliyor...

Ve...

Engin Alan'ın ona karşı kale gibi duruşu geliyor...

Bilgin Balanlı'nın asil direnişi geliyor...

Mustafa Önsel'in kora kor mücadelesi geliyor...

Cem Aziz Çakmak'ın tarihin tekerrür için hiç beklemediği "yargılanacaksınız" haykırışı geliyor...

Korkut Özarslan geliyor...

Ergin Saygun'un ölümle dansı geliyor...

Murat Özenalp'in ölümü geliyor; Duru ve Batu geliyor... Ve Sema Hanım ve Samiye Anne...

Kürşat Güven Ertaş geliyor... Şükrü Sarıışık geliyor... Cemal Temizöz, Süha Tanyeri, V. Murat Tulga, Bora Serdar geliyor...

***

Ben ne zaman Ömer Diken adını duysam, Harbiye Marşı çalmaya başlıyor içimde bir yerde;

Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız...

Ve o yıldırımlardan biri olup yakıp yıkmak istiyorum, 163 "Türk subayı"nı bir cümlede ve yıllarca çıkamayacakları hücrelere attığı o adaletsizlik vesikası günü!

Tek o günü mü?

İdam cezası olsaydı Türk Ordusu'nun daha sonradan hepsi beraat edecek gözbebeklerini yağlı urgana göndereceği, idamın muadili cezalar savurduğu o "Pensilvanya'dan gelen bir karar vardır" günü!

Bayılan kadınlar, ağlayan analar, çocuklar...

Feryat, figan, ah...

***

Ömer Diken adı niyeyse bende TBMM'de yemin eden HDP milletvekillerini çağrıştırıyor biraz da; söylemek zorunda olduklarını ağzının içinde yuvarlayıp duruşu;

"Peki".

***

Bir de, mahkemenin başlamasına üç gün kala hâkimliğine atandığı "Balyoz Davası"nın kumpas olduğunun anlaşılmasına, yeniden yargılamasının yapılmasına ve sanıklarının tamamının beraat etmiş olmasına rağmen onu bir "hukuk adamı" kabul edip başka mahkemelere atayanlar geliyor!

***

Ve…

Hakkında verilen tahliye kararına yapılan itirazın kabul edilmesi ve tutukluluk halinin devam ediyor olması, bu ülkede "Ömer Diken hakkında tahliye kararı" verebilmiş hâkimler bulunduğu gerçeğini de, bunun haber değerini de yok etmiyor benim gözümde!

Bu ülkede hem de FETÖ'yle mücadele naraları altında böylesine skandal bir karar verildi, verilebildi; bakalım daha nelerin habercisi;

Kurbağaların suyunu ısıtmaya mı başladı acaba birileri?

NOT: Kesip saklayın bu yazıyı; kurbağalar haşlandığı, çıyanların zindan kapıları açıldığı gün hep birlikte bir kere daha okuyacağız çünkü!

***

Saçmalığın daniskası...

Ömer Diken haberlerine bakın, tamamında aynı dil var:

Balyoz hâkimi tutuklandı.

Balyoz hâkimi tahliye edildi.

Balyoz hâkiminin tahliyesine itiraz kabul edildi.

Balyoz hâkimi çıkamadan yeniden cezaevinde.

Halbuki Diken, "Balyoz Hâkimi" olarak parçası olduğu "kumpas"tan dolayı değil "Selam Tevhid Soruşturması" kapsamında tutuklu.

Haklı soru:

Diken, neden "Balyoz"daki rolünden yargılanmıyor?

"Balyoz" kirli bir kumpas ve devlete karşı işlenmiş bir büyük suç sayılmıyor mu?

***

15 Temmuz sessizliği

Geçen yıl bu zamanlar;

Yurdun dört bir yanında ve dahi dış temsilciliklerde "15 Temmuz zaferi kutlanıyordu(!)" hatırlıyor musunuz?

15 Temmuz'a bir hafta kala başlamıştı şaşaalı etkinlikler; günlerce sürmüştü... Sanırsınız darbeye teşebbüsün yıldönümü değil "bayram"; 12 Eylül'ün halay çekilerek anıldığını gördünüz mü siz mesela!

Fark ettiniz mi siz de; bu yıl hayli sakin ortalık geçen yıla göre!

Hayırdır?

"15 Temmuz"un "kutlanılacak" bir hadise olmadığının şuuruna mı erildi; yoksa "son kullanma tarihi" mi geçti? Gerek mi kalmadı artık milleti bununla konsolide etmeye?

***

Dert ortağım benim

Binali Yıldırım'a Devlet Şeref Madalyası takdim töreninde şöyle bir cümle işittim:

"Derdimize kederimize ortak olmuştur, bu nedenle de Ulaştırma Bakanı olmuştur..."

Liyakat peki?

Bu absürt ifade herkesten çok Yıldırım'a haksızlık...

***

GÜNÜN SÖZÜ

"İnsanların gazı alınmaz, fikri alınır."

Yücel Coşkun

***

TBMM Başkanlığı

Yazmaya kalksan CHP'nin Erdoğan Toprak'ı aday göstermesinden, MHP'li vekillerin "ülkücü aday"a değil de AKP'nin adayına oy vermesine kadar ohooo malzeme bol da "sonuç itibarıyla" küsmece darılmaca olmayacaksa, Bülent Arınç ve İsmail Kahraman'dan sonra Binali Yıldırım'ın TBMM Başkanlığı'nın ballı lokma tatlısı gibi bir şey olduğunu söylemek durumundayım!

Gaf gafı açar, iki yüzümüz güler belki...

Yazarın Diğer Yazıları