Kur’an aynasında Türkler

Kur’an aynasında Türkler

Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı eserinde Türklerin Kur’an-ı Kerim’in övgüsü ve Hz. Muhammed’in sevgi ve takdirine mazhar olmuş yüce, şerefli bir millet olduğunun altını çiziyor.

Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı, bu önemli eserini şöyle takdim ediyor: “Kuran-ı Kerim ve Vahy-i İlahide Türkler”; gerçekte on asırdan fazla bir zamandan beri, Kuran-ı Keriniin bayraktarlığını yapmış ve İslam hidayet sancağının üç kıta ve yedi iklimde, hem de asırlarca şerefle dalgalandırmış ve bu toprakları kanıyla sulamış şerefli bir milletin Kuran-ı Kerimle gerçek manada yüzleştirmek için yapılmış çok büyük bir tefsir çalışmasıdır.

Bu çalışmamızın 1. Cildinde; Müslüman Türk Milletinin Cenab-ı Hakla yaptığı büyük sözleşmenin Birinci Safhası, yani bu büyük göreve hazırlık dönemi üzerinde durulmuştur. Daha açık bir ifade ile, Cenab-ı Hakkın Doğu ciheti ve Turan yurduna yerleştirdiği Türk Milletinin, Orta Asya’nın kendine has tabiat iklimi ve çok zor şartları ve bir İlahi inayet in tasarrufu altında nasıl büyüyüp geliştiği, insanları idare etme, büyük millet olma ve koca, koca büyük devlet ve imparatorluklar kurma geleneğininnasıl geliştiği ve bu yöndeki ilahi gelişmeler üzerinde durulmuş ve konumuza esas olan onlarca, yüzlerce Kur’an ayetinin şüphesiz ilk defa yeni bir yorum ve tefsiri yapılmıştır.

s-012.jpg

2. Ciltte ise; yukarda da  ifade edildiği gibi, Kuran İmanı ile, Müslüman Türk Milletinin asil kanını birleşmesi,  onun İslami şahsiyetin nasıl teşekkül ettiği, bunun temel yapı taşlan ve bu büyük hizmeti göğüslemek için, nasıl ehil ve şerefli bir millet haline getirdiği üzerinde durulmuş ve bizim ufkumuzu aydınlatan onlar ve yüzlerce Kuran ayetinin yeni bir tefsir ve yorumu yapılmıştır, İslam dini ve onun verdiği yeni iman gücü ile, Türk Milleti, milli bütünlüğünü sağlamış, İslam dini onun millet varlığına kefil, onu her türlü büyük bela ve felaketlerden koruyacak bir iman gürlüğü vermiş ve ona çelikten bir zırh olmuş ona yeni bir şahsiyet kazandırmış, onunu bütün hücrelerineyeni bir İman dokusu kazandırmış ve Kuran’ı bir tabir ile bir cehennem çukuruna düşerek bu ateşte yanıp yok olmasını önlemiştir.

Artık bu yeni oluşumda Türk deyince İslam ve İslam denilince de Türk gelecekti. Nitekim Cenab-ı Hak el-Maide Suresi’nin 54. ayetinde ufukları dolduran gür bir seda ile bu yeni devirde Müslüman Türk Milletine hitap etmiş ve; Allahu Teala’nın Türk Milletini çok sevdiği gibi, Türk Milletinin de Allahu Teala’yı çok sevdiğini, onların korkmadan çekinmeden Allah yolunda cihat ettiklerini beyan buyurmuş ve bu Milleti âdeta göklere çıkarmıştır. Kuran-ı Kerim’in bir sahabe neslinden sonra bu şekilde övgüsüne mazhar dünyada hiç bir Millet yoktur. Şimdi asıl mesele; Kuran-ı Kerim’e bir de bu açıdan bakmak ve Kur’an aynasında Müslüman Türk Milletinin muhteşem bu ilahi şahsiyetinin görüntülerini ortaya koymak, ona insanlığın hayrına olan tarihi yüce misyonunu bir kere daha hatırlamak ve onu yeniden Türk ve İslam Dünyasının ümidi haline getirmektir. Zaten, Kuran-ı Kerim’in Müslüman Türk Milletinden asıl beklediği de budur. Orta Doğu İman hakimiyetini bir cihan hakimiyeti halinegetirmektir. Neylersiniz ki; değil
klasik İslam alimleri; çağdaş Türk Tefsir Bilginleri’nin bile cihat ve Allah yolunda harp etmek denilince her zaman akıllarına, sadece Bedir, Uhut, Hendek ve Mekke’nin fethi gibi bir Saadet Asrı ve bir Sahabe neslinin yaptığı mübarek harpler gelmiştir.

Artık birilerinin bu klasik Türk ve İslam Âlimlerinin karşısına dikilmesi ve onlara Türk Milleti namına çok gür bir seda ile şu soruyu sorması gerekmedir; Şayet Siz! On asır Kuran-ı Kerim’in bayraktarlığını yapan, Kaşgar’dan, Viyana önlerine kadar yayılan bu geniş coğrafyayı mübarek kanı ile sulayan yeni, yeni bir çok İman Destanları yazan, Kuran-ı Kerim’i mübarek kanı ile tefsir eden, Müslüman Türk Milletini göz ardı edecekseniz! Onun mübarek kanını Kuran-ı Kerim’le asla yüzleştirmeyeceksiniz! Bu taktirde, Allah aşkına, asırlardır neyin tefsirini yapıyorsunuz?

Yedi Kubbe Yayınları Tel:(0 0535) 225 83 28

***

Siyonist emellerin tehlikeli hedefleri

Roger Garaudy’nin “İsrail Sorunu / Siyasî Siyonizm” adıyla çevirisini yaptığı eserinin Türkler için de önemli olduğunu, siyonistlerin hedefleri arasında Türkiye’nin de bulunduğunun altını çizerek belirten Cemal Aydın şu bilgiyi veriyor: Bu kitabı Paris’te 1983 yılında çıkaran yayınevi, İsrail’in Fransa’daki siyonist lobisi tarafından iflas ettirildi. O günden bugüne kadar da hiçbir yayınevi bu eseri tekrar basmaya cesaret edemedi. Garaudy, bu eserinden 13 yıl sonra “İsrail, Mitler ve Terör” kitabını yazdı, fakat kimse yayımlamaya cesaret edemediği için, kendi adına bastırdı, haksız yere cezaya çarptırıldı, kitabın satışı ABD ve Avrupa’da yasaklandı. Bu eser, asla Yahudilere hakaret etmeyen, sadece siyasî siyonistlerin gizli ve açık bütün emellerini gözler önüne seren, reddedilmez belgelere ve inkârı mümkün olmayan bilgilere dayalı bir dosyadır. Bu kitap, daha 1980’li yılların başında, Irak ve Suriye’nin bölünüp parçalanacağını kesin bir dille haber veriyordu. Yakınlarda Ortadoğu’da gerçekleşecek daha başka bölünmelere de dikkat çekiyordu.

TEV Yayınları Tel:(0212) 526 16 15

***

Musiki üstadından usta işi makaleler

Genç araştırmacı Hüseyin Kıyak’ın yayına hazırladığı, “Yüz Yıllık Metinlerle Tanbûri
Cemil” raflarda yerini aldı. Tanbûri Cemil’in unutulmaya yüz tutmuş makalelerini yeniden gümede taşıyan kitap kapakta yer alan farklı fotoğrafı ile meraklılarını heyecanlandırıyor.
Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat  Vakfı tarafından yayımlanan kitapta, Tanbûri
Cemil’i yakından tanımak isteyenler için değerli belgeler ve resimler yer alıyor. Kitap,
bir devrin kapanıp yeni bir devrin başladığı bir zaman aralığında sanatı ve kişiliğiyle çevresini büyüleyen Tanbûri Cemil’i daha yakından tanımak isteyenler için bir hazine
değerinde. Aynı zamanda güçlü bir kalem sahibi de olan Tanbûri Cemil’in gazetelerde
yayımlanan makalelerine de kitapta yer veriliyor. Tanbûri Cemil’in, dönemin musiki dünyasını yansıtan, eleştiri ve önerilerini içeren makalelerinin yansıra, ses getiren bu
yazıların başlattığı polemiğe cevap niteliğinde yazılan diğer önemli makaleler de kitapta yer buluyor. Yayımlandıkları dönemden sonra gazete ve dergi sayfalarında unutulmuş olan metinlerin birçoğunu bugünün okuyucusuyla buluşturan Hüseyin Kıyak, kitabında ayrıca büyük bestekarın ölümünün ardından çıkan gazete haberleri ve Şark Musiki Cemiyeti tarafından verilen konser programının tıpkıbasımına da yer ayırmış. Musiki, Türk edebiyatı, tarih gibi pek çok alandan insanın ilgisini çekecek olan kitabın okuyucularına bir de büyük bir sürprizi var. Kitabın kapağında, ilk kez yayımlanan bir Cemil Bey fotoğrafı yer alıyor. Bu fotoğrafta Cemil Bey tanburu ve kemençesiyle birlikte tüm bedeniyle ilk kez görünüyor. Türk musikisini olduğu kadar Türk edebiyatını da derinden etkileyen, yakın tarihimizin önemli isimlerinden Tanbûri Cemil’i tanımak demek, yaşadığımız coğrafyanın, ürettiğimiz kültürün imbiğinden süzülerek yetişmiş, ince Osmanlı ruhunu ve sanatını tanımak demek. Ve günümüzden düne bu tanışma, bir müziksever için olduğu kadar edebiyatçı, tarihçi, sosyolog kısacası düşünen okuyan herkes için derin anlamlar içeriyor.

Kubbealtı Yayınları Tel:(0212) 516 23 56