Hayati önem taşıyan göğüs kafesi, kalp ve akciğer gibi organlarımızı koruyan, kemik ve kıkırdak yapılardan oluşan bir zırh olarak tanımlanabilir. Bu zırhın ön tarafını kaburgalar ve sternum yani iman tahtası olarak adlandırılan yassı kemik oluşturmakta.
Kaburgaların iman tahtasına tutunduğu kısımlar kıkırdak. Bu kıkırdaklardaki büyüme problemi nedeniyle iman tahtası öne veya arkaya doğru yer değiştirir. Göğüs duvarı deformiteleri çok geniş bir yelpazede incelenir ve psikososyal kozmetik sorunlardan başlayarak hayatı tehdit edici durumlara yol açabilir. Güvercin göğüs ve kunduracı göğüs iki ana şekil bozukluğudur. Kunduracı Göğüs göğüs kafesinin ön kısmının içeri doğru çökmesidir. Güvercin Göğüs ise göğüs kafesinin ön kısmının dışarı doğru çıkık olmasıdır.
KUNDURACI VE GÜVERCİN GÖĞÜS NEDENLERİ NELERDİR?
Göğüs kafesindeki deformitenin oluş nedeni konusundaki güncel varsayım, kolajen metabolizmasındaki bozukluktur. Bu durum kaburgaların kıkırdak bölümlerinde aşırı büyümeye neden olur ve göğüs kafesinde deformite meydana gelir. Tek başına olabileceği gibi genetik bir sendromun parçası da olabilen deformite, ailesel (kalıtsal) geçişten de kaynaklanabilir.
Doğumların yüzde 0.06’sında görülen güvercin göğüs ise ikinci sıklıkta yer alır ve erkeklerde 4 kat fazla görülür. Yüzde 25 ailesel geçişli olan kunduracı göğsü, herhangi bir yaşta fark edilebilir. Yaklaşık 400 doğumdan birinde rastlanan “kunduracı göğüs” erkeklerde 5 kat fazla görülmekte ve vakaların yüzde 80’i iki yaşına kadar tanı almaktadır. Yüzde 40 ailesel yatkınlıktan kaynaklanan kunduracı göğsü aynı zamanda en sık görülen göğüs deformitesidir.
RAHATSIZLIĞIN BELİRTİLERİ VAR MI?
Göğüs kafesi şekil bozukluklarında hastalar, doktora sadece şekil bozukluğu ile gelebildiği gibi bozukluğun derecesine bağlı olarak göğüs ağrıları, nefes darlığı, çarpıntı gibi belirtilerle de başvurabilirler. Bu semptomlar kalp ve akciğerlere bası sonucunda oluşur. Ayrıca hastaların bir kısmında deformite kaynaklı psikolojik sorunlar da yaşanmakta. Kunduracı göğsü hastalarının yüzde 17’sinde mitral kapak sarkması, yüzde 15’inde aritmiler, yüzde 2’sinde önemli konjenital kalp anomalileri ve skolyoz gibi iskelet sistemi anomalileri görülebilir. Güvercin göğüs hastalarının yüzde 12’sinde ise skolyoz saptanır.
Göğüs kafesi deformitesi doğuştan fark edilebildiği gibi yaşın ilerlemesiyle de fark edilebilir. Fizik muayene ile göğüs kafesi şekil bozukları tanısı rahatlıkla konulur. Akciğer, omurga grafileri ve tomografi çekilebilir, solunum fonksiyon testleri yapılabilir. Ekokardiyografi ise eşlik eden olası kapak hastalıklarının tanımlanması için oldukça önemlidir.
KUNDURACI GÖĞÜS VE GÜVERCİN GÖĞÜSÜN TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Günümüzde cerrahi yöntem olarak genellikle Nuss ve Abramson ameliyatlarına başvurulmaktadır. Kapalı olarak adlandırılan bu yöntemlerde göğüs kafesinin yan kısımlarına küçük kesiler atılır ve göğüs kafesi bir bar yardımıyla şekillendirilir. Kompleks deformitelerde ise açık girişimler veya hibrit ameliyatlar gerekmektedir. Ayrıca kunduracı göğsü cerrahisinde 12-14 yaşları müdahale için en ideal yaştır.
Kunduracı ve güvercin göğüs tedavisinde cerrahi ve cerrahi dışı yöntemler bulunmaktadır. En iyi tedavi yönteminin seçilmesi için özel indekslerle hesaplanan deformite şiddeti ölçülmelidir. Her iki bozuklukta da postürün düzeltilmesi, normal gelişimin sağlanması ve psikolojik sorunların önlenmesi amaçlanır. Aynı zamanda kunduracı göğsü tedavisinde amaç, kalp ve akciğere olan basıyı ortadan kaldırmaktır.
Özellikle pandemi döneminde kunduracı ve güvercin göğüs tedavisinde cerrahi dışı yöntem olan vakum bell ve ortez tedavisi önem kazanmıştır. Kunduracı göğsü için başvurulan vakum tedavisinde göğüs kafesinin çökük olan kısmına uygulanan ve her hasta için farklı boyutlarda tasarlanan cihazlar bulunmaktadır. Güvercin göğüste ise ortez olarak adlandırılan ayarlı bir çelik korse ile göğüs kafesine dıştan bası yapılmaktadır. Her iki cihaz da evde hasta veya yakınları tarafından uygulanabilmektedir. Bu iki tedavinin süresi ve cihazların kullanım şekilleri göğüs cerrahları tarafından detaylı olarak anlatılmaktadır. Ayrıca postür ve kas kuvvetini artırmaya yönelik fizik rehabilitasyon programları da tedaviye eklenir.
Her girişimde olduğu gibi göğüs kafesi şekil bozukluklarına bağlı cerrahi müdahalelerde de risk vardır. Nuss ameliyatında komplikasyon oranı yüzde 4, barın yer değiştirme oranı yüzde 12 olarak bildirilmiştir. Açık ameliyatlara göre daha kısa süren Nuss ve Abramson ameliyatlarında barın, yaklaşık iki sene sonra çıkarılması gerekir. Kapalı ameliyatlar sonrasında rahatsızlığın tekrar nüks etmesi açık ameliyatlara oranla çok daha azdır. Ayrıca dört yaşından küçüklere cerrahi tedavi önerilmemektedir.
AMELİYAT SONRASI NELER YAPILMALI?
Hastalar, yaklaşık 3-5 günlük bir yatış dönemi sonrasında taburcu olabilir. Ağrının giderilmesi ve yara bakımı oldukça önemlidir. Ameliyat sonrası kas güçsüzlüğü ve duruş bozukluğu nedeniyle fiziksel rehabilitasyon gereklidir. Özellikle biceps, deltoid ve karın kasları güçlendirilmelidir. En az sekiz hafta ağırlık kaldırmamalı, 4-12 hafta sonra hafif egzersizler yapılmalı ve kademeli olarak üç aya kadar artırılmalıdır. Cerrahi sonrası yakın dövüş sporları uzun bir süre yasaklanmalıdır. Kunduracı ve güvercin göğüs rahatsızlıklarının tedavi edilmemesi sonucunda kardiyopulmoner bozukluklar giderek artabilir ve psikososyal stres problemi hayat boyu devam eder.