İstanbul, Ankara, Çanakkale, Diyarbakır ve Konya''da 16 Eylül-23 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek olan Türkiye Kültür Yolu festivallerinin tanıtım toplantısı, bugün Atatürk Kültür Merkezi''nin tiyatro salonunda gerçekleşti. Burada konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye''nin, dünyada bu kadar geniş çapta, kültür ve sanat etkinlikleri gerçekleştiren nadir ülkelerden biri olduğunu savundu. Ersoy, "Hedefimiz, festivallerimizi herkese ulaşacak şekilde yaygınlaştırmak" ifadelerine yer verdi.
Türkiye Kültür Yolu Festivalleri''nin ilkinin geçen yıl Beyoğlu Kültür Yolu adıyla düzenlendiğini hatırlatan Ersoy, "3 yıl süren hummalı bir çalışmanın ardından, başta Atatürk Kültür Merkezi olmak üzere birçok yerde 7’den 70’e toplumun her kesimini kültür ve sanatla buluşturduk, ülkemizin kültür sanat zenginliğini dünya sahnesine taşıdık. Bu festival öylesine beğenildi ki festivallerimize başkentimizi de dahil ettik. Çizdiğimiz ve yapılan restorasyonlarla güçlendirilen kültür rotasında Ankara’da da bir festival düzenledik” açıklamasında bulundu.
"KÜLTÜR VE SANATA DOYULACAK"
Ersoy, “Şimdi ise bu yılki festivalin 2’nci dönemi ile karşınızdayız. Bu kez 5 ilimizde birden, çok daha kapsayıcı, çok daha yaygın etkinliklerimizle vatandaşlarımıza benzersiz bir kültür sanat deneyimi yaşatacağız. Türkiye Kültür Yolu Festivalleri, 16 Eylül’de başlayacak ve 23 Ekim’e kadar sürecek. İstanbul ve Ankara’nın yanı sıra Çanakkale, Diyarbakır ve Konya ve civar illerde yaşayanlar, bir ayı aşkın sürede tam anlamıyla kültür ve sanata doyacak” şeklinde konuştu.
Ersoy, açıklamalarının devamında şunları kaydetti:
“Turizmde de hedefimiz, bu yıl olduğu gibi ‘giderek artan sayılara’ ve kaliteye ulaşmak. Evet, ülkemiz doğal güzelliklerle dolu, turistler için çok cazip beldelere sahip bir ülke ancak kültürden, gastronomiye kadar birçok çeşitli cazibe alanları da yaratmalıyız ki bu büyük hedeflerimize rahatça ulaşabilelim. Kültür alanında da olağanüstü varlıklara sahibiz, yeter ki bunların tanıtımını en iyi şekilde yapabilelim. Şehirlerimizi marka yapmak istiyorsak, turizmde rekabetçi olmak istiyorsak, rakip ülkelerden ayrışmak istiyorsak bunu arkeolojik değerlerimizle, kültürel özelliklerimizle, gastronomi alanındaki farklılıklarımızla yapabiliriz.
"KÜLTÜR ROTALARI OLUŞTURUYORUZ"
Etkinliklerimizi düzenlediğimiz şehirlerimizdeki kültür rotalarını oluştururken, etkinlik mekânlarımızı, festivallerimiz vesilesiyle yeniden elden geçiriyor, restore ediyor, ayağa kaldırıyoruz, yeni bir ruh katıyoruz. Bence bu çalışmalar da en az etkinlikler kadar önemli; çünkü yüzlerce yıl öncesinden miras kalan bu mekânları biz de böylece sonraki kuşaklara dört başı mamur biçimde emanet etmiş oluyoruz. Sadece Beyoğlu Kültür Yolu için Atatürk Kültür Merkezi’nden Galata Kulesi’ne Atlas Sineması’ndan Galata Mevlevihane’sine elimizin değmediği tarihi, kültürel ve mimari değer kalmadı.
"SÜREÇLERE HERKESİ DAHİL EDİYORUZ"
O rotada yer alan galerilerden, vakıflara, araştırma kurumlarından, antikacılara kadar herkesi sürece dâhil ettik ve bir kültür sanat ekosistemi oluşturduk. Bu rotalarda festivaller sona erse de festival ruhu kalıcı oluyor ve kültür sanat yatırımları, projeleri devam ediyor. Biz de zaten tam olarak bunu hedefliyoruz. Ön plana çıkardığımız tarihi ve kültürel unsurların, son derece özgün cazibe
merkezlerine dönüştüğüne inanıyorum. Bu bütünün her bir parçası da ülkemizin sosyal, kültür ve sanat hayatına, ayrıca turizmine kazandırılmış birer değer olarak yer alıyor.
Bizler, dünyada örneği az görülen, uluslararası seyahatlerde belirleyici olan ve ciddi ziyaretçi kitlelerini cezbeden bir marka kültür sanat festivali yapıyoruz. Rakamlar da bu sözlerimi teyit ediyor."