Kulağınızdan tutup atılmak istemiyorsanız kulak verin
Gültekin Çavuşoğlu ile 7 Haziran 2015 seçimlerinde MHP Milletvekili adayı olduğu Van'da tanışmıştım. Terör tehdidi altında hem gözü kara bir çalışma yürütmeye, hem de bunu kendisine destek verenleri tehlikeye atmadan başarmaya çalışıyordu.
Bölgede, önce Ermeni komitacıların sonra PKK terör örgütünün olmak üzere; tarihin her döneminde mezalim ve katliamlara uğramış, sayısız şehit vermiş, yine de canı pahasına ay yıldızlı bayrağı dalgalandırmaktan vazgeçmemiş, köklü ve saygın bir aile Çavuşoğlu ailesi. Gültekin Bey de aile geleneğinin kararlı bir temsilcisi.
"Şeyh Sait'e Fatiha, Atatürk'e bedduadır" yazmıştım ya birkaç gün önce, o yazı üzerine, Atatürk'ün, Başkanlık sistemi gündeme geldiğinde ve kendisine Başkanlık yetkileri teklif edildiğinde verdiği cevapları kapsayan bir yazı yollamış.
***
İşte 29 Ocak 1949 tarihli Büyük Yol dergisinde de yayımlanan, Atatürk'ün nutuklarından alıntı o satırlar:
"Büyük Atatürk kuvvetler birliğinin sakıncalarını, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki tarihi nutuklarından birinde şöyle anlatır:
- Milletin irade ve hakimiyetinin tecelli ettiği bir heyetin üstünde âli bir kuvvet olamaz. Meclis Böyle bir şeye karar verirse, milletin kendisine emanet ettiği hakimiyeti ve iradeye suistimal etmiş olur...
Sizi toplamak ve dağıtmak hakkına kimse sahip değildir.
Efendiler!
İnsanlar kuvvet ve istimaline ve bâhusus başkalarının kuvvetini istimale fıtratan mütemayil oldukça, bu kaideyi çok kıskanç olarak muhafaza etmelisiniz. Şimdiye kadar bu milletin meclislerinin devam edememesi, lüzumunda Meclisi'in feshi kaydının bu yapraklarda, bu kitaplarda ve bu dünyada mevcut oluşundandır. Bu selahiyeti istediğiniz heyete veriniz; mutlaka suistimal eder.
Padişahlar, işte bu noktaya istinaden milletimizin meclislerini tahkir ede ede kovmuşlardır.
Binaenaleyh böyle bir kayıt ve şartın Anayasalarda hiçbir vakit yeri olmamalıdır. Milletin hakimiyetini tahrip etmiş olmak itibariyle tamamen merduttur.
Bir vekiller heyeti ki, millî iradenin temsilcisi olacaktır. Yani bu iradenin temsilcisi doğrudan doğruya siz değil de kendilerine icra selahiyetini verdiğiniz insanlar olacaktır. O heyetin, şahsın eline selahiyet verdiğiniz zaman, o istediğini yapacaktır ve sizin haberiniz olmayacaktır. Sorarım size, Vekiller Heyeti sizin buradan dağılmanıza kararı verirse siz ne yapacaksınız?..
Hüseyin Avni Bey (Erzurum )-Güleriz Mustafa Kemal Paşa!
- Gülemezsiniz Efendim, İstanbul Meclis-i Mebusanı'na giden zatıaliniz o zaman da "güleriz" demiştiniz. Ama bunu yapamamıştınız. Kulaklarınızdan tutup sizi dışarıya atmışlardı. (26 Ekim 1922)"
***
Cumhuriyetin ilan kararını verdiği günlerde sormuşlardı Atatürk'e:
- Fırkalar çoğalır, hükümetsizlik baş gösterirse ne yapılabilir, ne düşünüyorsunuz?
- Millet Meclisi kendi kendini feshedebilir... Millete müracaat ederek referandum yapılabilir...
***
Arkadaşları ve Meclis kendisine "Devlet Başkanı" olarak fesih yetkisi vermek istediğinde ise kabul etmemiş ve şöyle demişti:
- Şahıslar tabii olarak zevale mahkumdurlar. Ölebilirler, yerlerine gelenler aynı değerde olmayabilirler. Sürekliliği olan millettir. Kuvvet, kudret, hakimiyet, irade doğrudan doğruya millete verilmeli, Milletin elinde bulunmalıdır.(26 Ağustos 1920 ve1 Aralık 1921)
***
Lafla peynir gemisi yürüseydi...
-------
Telafer'deki, Musul'daki, Kerkük'teki kardeşlerimizi tek başlarına bırakamazmış...
Laf...
Ve peynir gemisi lafla yürümediği için zahir bin yıldır yalnız, bin yıldır sahipsizlermişçesine evlerinden de sürdüler Irak Türklüğünü, sözde Kürdistan bayrağı da dalgalandırdılar "vatan" topraklarının üzerinde, resmi dil de yaptılar "Kürtçe"yi...
İnsan utanır da susar bari;
Böyle mi yalnız bırakmadınız Türkmenleri?
Siz o bahsi, "Siz Kerkük'ten bahsederseniz, bizde Diyarbakır'dan bahsederiz" diyen densizi, sözde paçavrasıyla devlet protokolüne kabul ettiğiniz gün kapattınız; kandırmayın milleti!
***
Komik duruma düşmek pahasına meydanlardaki açığı "foto-montaj"la kapatıyorsunuz da, sanal kalabalık yaratmak için 40 kopyasını da çıkarsanız her seçmenin 1 oy hakkı var sandıkta!