Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ersin Günay, lejyoner hastalığının (klima hastalığı) etkeni olan bakterinin göl, akarsu, havuz ve hamam gibi suyun olduğu yerlerde yaşamını sürdürdüğünü, su buharı ile etrafa yayıldığını söyledi.
Prof. Dr. Günay, “Bakteriyi taşıyan su damlacıklarının solunması hastalığın bulaşmasına neden olur. İnsandan insana bulaş söz konusu değildir. Hastalığın oluşmasında özellikle kişinin sağlık durumu, kronik hastalığının olup olmaması, yaşı ve bağışıklık sisteminin yeterli olup olmaması etkilidir” dedi.
Prof. Günay, halk arasında klima hastalığı olarak bilinen bir çeşit akciğer enfeksiyonu olan ‘lejyoner hastalığı’ hakkında bilgi verdi.
Prof. Dr. Ersin Günay, “Hastalığın etkeni olan bakteri göl, akarsu, havuz ve hamamlar gibi suyun olduğu yerlerde yaşamını sürdürür ve su buharı ile etrafa yayılır. Bakteriyi taşıyan su damlacıklarının solunması hastalığın bulaşmasına neden olur. İnsandan insana bulaş söz konusu değildir. Hastalığın oluşmasında özellikle kişinin sağlık durumu, kronik hastalığının olup olmaması, yaşı ve bağışıklık sisteminin yeterli olup olmaması etkilidir. Hastalık daha çok alt solunum yolu enfeksiyonu şeklinde kendini gösterir. Özellikle bakteri ile karşılaştıktan 2 ile 10 gün arasında bulgular ortaya çıkar. Diğer mikroorganizmaların oluşturduğu zatürre (pnömoni) bulgularına benzer şikâyetler oluşur. Hastalar bazen sadece baş ağrısı, titreme, halsizlik, kas ağrıları ve ishal gibi solunum yolu bulgularıyla hastaneye başvururken, ateş yüksekliği, balgamlı veya kuru öksürük, nefes darlığı ve göğüs ağrısı da sıklıkla görülebilir” diye konuştu.
YOĞUN SİGARA KULLANIMI
Hastalığın sıklıkla yaz mevsiminde görülmesine rağmen klima kullanımına bağlı olarak kış döneminde de görülebileceğine dikkat çeken Günay, şunları söyledi:
“Konaklamalı seyahatlerde (otellerde) ve büyük toplantı salonlarında kullanılan bakımı yapılmamış klimaların kullanımı risk oluştursa da jakuziler, termal alanlar, dekoratif su alanları ve ofislerde de bakterilerin taşınmasını sağlayan damlacıklar oluşarak hastalığın yayılması gerçekleşebilir. Hastalık damlacıklarla teması olan herkeste oluşmaz. Özellikle bebekler, ileri yaştaki yetişkinler, bağışıklık sistemi bozulmuş olanlar, kronik hastalıkları olanlar (KOAH, bronşektazi, kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, kanser hastaları, kemoterapi gören hastalar, organ nakli olanlar, uzun süre ve yüksek doz kortizon tedavisi alanlar ve böbrek yetmezliği gören hastalar) ve aşırı kilolu kişilerde hastalığın riski artmıştır. Özellikle yoğun sigara kullanımı da akciğerin koruyucu fonksiyonlarında azalmaya neden olarak hastalık için zemin hazırlamaktadır.”
Hastalığın diğer akciğer enfeksiyonlarında görülen şikâyetlere benzer bulgularla ortaya çıktığını söyleyen Günay, “Ancak doğru tanı konulması ve uygun şekilde tedavi edilmesi hayati önem taşır. Özellikle hastanın muayene bulguları, kan ve idrar tetkikleri ve akciğer grafileri hastalık konusunda önemli ipuçları verir” dedi.
DOĞRU ANTİBİYOTİK KULLANILMASI GEREKLİ
Klima hastalığında doğru teşhis kadar doğru antibiyotik kullanımının da hastalığın hızla tedavi edilebilmesi için önemli olduğuna dikkat çeken Günay, hastalık için 2-3 hafta süre ile antibiyotik kullanılması gerektiği bilgisini verdi. Günay, klimaların düzenli olarak bakımlarının yaptırılmaması ve filtrelerinin temizlenmemesi durumunda bu bakterilerin klima sistemlerinde de uzun süre yaşayabildiğini ve bu sistemde oluşan bakteriyi taşıyan damlacıkların ortama yayılmasına neden olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Günay, bu nedenle klimaların düzenli periyotlarla bakımı hastalıktan korunmada önemli olduğunu bildirdi.
(DHA)