‘Koyun güdemeyen, ülke nasıl yönetir?’
Koyunlar, keçiler, kazlar... Bunların ortak özelliği muhalefet tarafından güdülememesi... Bu iddianın yıllardır sahibi Recep Tayyip Erdoğan... ‘Ülke yönetme’yle ‘koyun gütme’ arasında öyle bir ilişkiye saplanmış ki çıkar çıkarabilirsen!..
2010 referandum kampanyasında sesleniyor: “Bunlar var ya bunlar, koyun bile güdemezler!..” Seslendiği kitleler, “Burada koyun gütmekle devlet yönetmek arasında nasıl bir bağ var, misaldeki koyunlar kimlerdir, bu sadece siyaseti mi ilgilendirir yoksa zoolojik bir yanı da var mıdır?” diye merak bile etmeyen kitleler... İşleri topluca alkışlamak...
Mart 2009... Yer Karaman ve Konya olunca, Komodor ejderinden değil, Karaman koyunundan örnek verilir tabii: “Bunlara Karaman koyunu emanet edilmez... Kaybeder gelirler, güdemezler... Hem de nerede biliyor musunuz? Şu Tayyare Meydanı’nda...”
Bu arada o Tayyare Meydanı’nda toplananlarda alkış kıyamet!..
Bu hayvanat örneğini Erdoğan iyi belleyince her yerde kullanır oldu... Ocak 2012’de grup toplantısında seslendi: “Bunlar beş koyun bile güdemez, kaybedip dönerler... Ya da tenha bir yerde kebap yaparlar...” 2011 bütçe görüşmelerinde de aynı dilden hitap etti milletvekillerine: “Memleket yönetmek başka bir şey, herkesin kârı değil... Beş-on tane koyunu güdemeyenler, ülke nasıl yönetilir bilemez...”
* * *
Koyun sayısı zaman zaman değiştiği gibi ‘güdülenler’ örneğindeki hayvan cinsi de arada bir değişiyor... Meselâ teke zortlatmasıyla meşhur Burdur’daki konuşmasında koyunlar gitmiş, yerlerine ‘üç keçiyle, üç teke’ gelmişti!.. Bu örneklemede bazen ‘davar’kelimesi başrole geçmiş bazen de ‘üç-beş kaz güdemezler’ şeklindeki ifadeyle kanatlı hayvanlar da nasibini almıştır!..
Erdoğan’ın sözlerinden anlıyoruz ki kişinin bazı hayvanları güdebilme performansı, ülke yönetme yeterliliği açısından önemli kriterlerden birisi... İyi hayvan güdemeyen, devleti iyi yönetemez!.. Koyun, keçi ve hindi gütme potansiyeliniz sizin gelecekte ne kadar büyük bir devlet adamı olacağınızın en büyük göstergesi desek abartmış olmayız!..
Anladık, ‘iyi gütme’devlet adamlığı vasfı da, sürekli ‘güdülmek’ kimin vasfı, işte orası pek karışık!.. Kendileri ‘güdülecek canlı türü’ olarak gösterilen keçiler, koyunlar, kazlar bu durumdan ne kadar şikâyetçi veya ne kadar memnun, incelemeye değer doğrusu!.. Çünkü burada ilgili hayvanata bir cevap hakkı doğmuştur ama bu cevap hakkının nasıl kullanacaklardır, işte orası meçhul!..
Düşünsenize, insanları yönetmeye talipsiniz fakat önce belirli hayvanlar üzerinde staj yapmanız ve başarılı olmanız gerekiyor!.. Allah’tan panter, ayı, timsah veya yedi başlı ejderha kırbaçlayıp yola getirmeniz istenmiyor!.. Güdeceğiniz hayvanlar, son derece cana yakın, itiraz bilmeyen, yönlendirmeye açık, sürü şartlarına tâbi uysal canlılar!..
Alınganlığa hiç gerek yok... Nasıl ki, insanlığın bazı hastalıklardan kurtulması için fareler kobay olarak kullanılıyor ve kimse alınganlık göstermiyorsa, bu yönetme tekniğinde de insanlar hayvan yerine konulmuyor elbette... Sadece işin abecesine oradan başlamanın önemi vurgulanıyor!.. Sonuçta alan memnun, satan memnun, problem yok yani!..
‘Hayvan gütme’yle ‘ülke yönetme’ arasındaki ‘ilk düğmenin doğru iliklenmesi’ni çağrıştıran ilişki, dünya siyaset tarihine ve siyaset felsefesine bir ikramımız olsun!..