Kötülük
Kötülük sözü kötü kelimesinden geliyor. Kötü kelimesine Türkçe Sözlük'te verilen anlamları yazayım ki okuyucular kendi zihinlerinde kötüleri tam olarak canlandırabilsinler. Sözlükte altı anlam verilmiş. Beşini yazıyorum:
"İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı; zararlı, tehlikeli; korku, endişe veren; kaba ve kırıcı; kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan."
Şimdi okuyucular çevrelerine ve ülkenin siyasi durumuna bakarak nelerin ve kimlerin kötü olduğunu düşünebilirler. Neler ve kimler hoşa gitmiyor? Her türlü iyiye karşı olan kimlerdir? Kim tehlikeli, kim zararlıdır? Neler insanları korku ve endişeye kaptırıyor? Kimler, kimlerin konuşma ve davranışları, insanlar ve toplum üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor? Televizyonlarda her gün haberleri seyrediyoruz. Kimler kaba, kırıcı, nefret ettirici bir dil kullanıyor?
İnsanların içinde hem iyilik hem kötülük nitelikleri vardır. Fakat bu nitelikler insanlarda eşit dozda değildir. Genellikle iyilik dozu ağırlıktadır. Fakat belki genetik sebeplerle belki de yetişme şartları dolayısıyla bazı insanlarda kötülük baskın duruma geçmiştir. Kötü kişiler, hep kötülük düşünürler, çevrelerine zarar vermek isterler. Toplum içinde bulundukları konum ne kadar yüksekte ise zararları o kadar fazla olur. Hele bunlar birtakım önemli mevkileri işgal etmişlerse kötülükleri dalga dalga bütün topluma yayılır. Bunun en vahim sonucu da toplumun kötülükleri ayırt edemez hâle gelmesidir.
Mesela... Mesela bazı siyasilerin dün söyledikleriyle bugün söyledikleri arasındaki çelişkiye bakalım. Sadece "çelişki"ye değil, bir de "hainlik" gibi son derece ağır bir söz kullanılmış olmasına dikkat edelim:
Erken seçim istemek de hainliktir; erken seçime karşı olmak da hainliktir. Aynı insan bunları nasıl söyleyebilir? Fakat bundan da vahim bir durum var. Siyasi analizler yapan bazı insanlar televizyon ekranlarından veya gazete köşelerinden şöyle diyorlar: "Ne var bunda? Bu son derece makul ve gerçekçidir." Yani kötülük, ülke siyasetçileri için "makul ve gerçekçi" kabul ediliyor. Yani insanlar, "Siyasette kazanmak için her şey yapılabilir." noktasına getirilmiştir. İşte asıl vahim olan budur. Kötülük, her yerde kötülük... Belki de bu sebepten kuralsızlığı, yalancılığı, yolsuzluğu yadırgamaz olduk. Belki de bu sebepten birileri bazı koltuklara geldi mi o koltuklara çakılmış gibi oluyorlar. Mertlikten, dürüstlükten uzak bir takım oyunlarla rakiplerini yendikleri zaman belki de bu yüzden şeytani bir sırıtışla sırıtıyorlar.
Kötülük kavramını incelerken akla şeytan kavramının gelmemesi mümkün değil. Şeytan artık fısıltıyla iş görmüyor; gizli kapaklı iş çevirmiyor. Boğazını yırtarcasına bağırıyor. Elini kolunu savurarak, yüzüne Fantoma maskesi takarak bağırıyor. Âdeta "Ben Mefisto'yum, benim öyle oyunlarım, öyle hilelerim vardır ki bana karşı çıkanları ezerim. Zorbalıkla da ezerim, hukukla da ezerim, siyasetle de ezerim." diyor.
Şeytan kötülüğün öz kardeşidir. Şeytan, iyiliğin, iyiliklerin, iyi insanların düşmanıdır. Şeytan yalancıdır, hilekârdır. Şeytan zorbadır. Şeytan karanlıktır, şeytan kâbustur.
Aslında kötü kelimesi ile "kâbus" arasındaki ilişkiyi yazacaktım. Kötü sözü, sadece Türkiye Türkçesinde var. Diğer Türk lehçelerinde yok. Azerbaycan Türkçesi dâhil Türk lehçelerinin hepsinde "kötü" kavramı için yaman sözü kullanılır. Bazılarında caman, jaman gibi küçük ses değişmeleri olur. Azerbaycan'da "kötü" anlamında bir de pis sözü var.
Peki Türkiye Türkçesindeki kötü sözü nereden geliyor? Dîvânu Lugâti't-Türk'te kötü sözü tek başına geçmiyor. "Kâbus" anlamına gelen bürt maddesinde geçiyor. Kâşgarlı Mahmud, bürt'ün "kâbus" anlamında olduğunu yazdıktan sonra "Ona köti bürt de denir." diyor. Yani aziz okuyucular, "kâbus yaşıyoruz." diye de düşünebilirsiniz. Peki, kelimenin kökü de var mı? Haydi onu da söyleyeyim: Yine Dîvân'da kög diye bir söz var, "aynanın yüzündeki pas, kadın vb.nin yüzündeki çil" anlamında. İşte bu söze pekiştirme işlevindeki +ti eki gelince g sesi düşmüş ve köti > kötü kelimesi ortaya çıkmış. Eh, kimlerin yüzü paslı? Onu da ben yazmayayım artık.