Kötü asker, iyi polis!..
Sonunda, iş bu dereceye imdirgendi: Asker kötü... TSK terörle mücadelede beceriksiz ... Buna karşılık polisler iyi... Özel Harekât Polisi terörle mücadelede daha başarılı.. Genelkurmay, TSK devreden çıkarılmalı... Özel Harekâtçılar arttırılmalı ve ağır silâhlarla teçhiz edilmeli. Sivillerin, Başbakanın, İçişleri Bakanının emir ve komutası altında olmalı... Kısacası “alternatif profesyonel ordu”...Tıpkı Hitler’in Almanya’da iktidarını pekiştirmek için düzenli orduya karşı SS -Wafen SS Birlikleri- kurduğu gibi!..
Jandarma da Genelkurmay’dan alınıp İçişleri Bakanlığı’na bağlanırsa operasyon tamam!..
Silvan saldırısında, PKK’nın vahşeti bir tarafa bırakıldı; suç TSK’ye yüklendi... “İhmal ve beceriksizliği” araştırılıyor!.. Genelkurmay böyle olayda araştırma açar; rapor hazırlar. Ama bu sefer, İçişleri Bakanlıgı müfettişleri ve savcılar devrede... Önceki gece Başbakan ve Genelkurmay Başkanı zirvesinde bu raporlar, nasıl telif edildi; bilemiyorum; ama konu Yargıtay’a intikal edecekmiş... Sadece bu bile Ordunun onuruna darbe!..
***
Bu son olay, uzun süredir TSK’ye karşı girişilen operasyonun sondan bir evvelki halkası... Çeşitli boyutları var... Ama ülkenin güvenliği ve kurumların, güvenlik güçlerinin birliği açısından onarılamaz ziyanı var: Polisle Ordu arasında tefrika yaratılması!.. Zaten şimdiye kadar başka olaylarda polisle asker karşı karşıya getirildiler...
Eski tanıdığımız, gerçekten iyi polislerin yerini, giyimleri, davranışları ile yadırganan, “tutuklanan” generalleri hoyratça sürükleyen başka polisler aldı...
Nereden çıkıyor, nerede eğitiliyor bu “yeni polisler”?!! Öğretim üyeleri malum... Polis Okullarından ve Polis Akademisinden... Bu “akademi”, ünlü Amerikan tv dizisindeki gibi değil. Öğretim üyelerinin nerelere yakın oldukları besbelli!..
Bunlardan biri Mümtaz’er Türköne!.. “Yeniçeri ocağına” benzettiği Orduya karşı “Nizâmı Cedîd” kurulmasını önermişti... Şimdi soruyor: “Asker mi, polis mi?..” diye...Yani bu tefriki yapacak hale getirdiler... Oktay Vural’ın dediği gibi: “Devlet topyekûn mücadele eder; polisi, askeri mi olur bu işin?!!” Mümtaz’ere göre: “Türk polisi çok iyi durumda. Adalet son zamanlarda güven veriyor.” Polisimizin iyi durumda olması ve asayişin sağlanmasında başarılı olması tabii ki memnuniyet vericidir... Ama, ne Mümtaz er ve ne de Türk öne olmayan bu “zat” hemen arkasından der ki: “Ordumuz, iç güvenlik tartışmaları içinde yıprandı. Orduya olan güvenin hızla yeniden tesisi ve itibarının iadesi için aslî işine, yani dış güvenliğe dönmesi lâzım. Polisin terörle mücadelede bütün yetkiyi uhdesine alması, Kürt vatandaşlarımız nezdinde bu sefer devlet kurumlarına güveni tesis etmek için yeni bir başlangıca vesile olabilir. Devletin imajını düzeltmek için fırsat.”
Sormak gerek: Orduyu kim yaprattı ve Türk Milleti indindeki güvenini sarsmak için kimler çalıştı?.. Bu “mümtaz” zatın nifakçılığı da var: “Kürt vatandaşlarımızın güveni Ordu tarafından sarsılmış... Şimdi polis, bu güveni tazeleyecekmiş!..” Yani PKK terörünün azmasına sebep TSK imiş!!! Aynı temaya gene Zaman yazarı Sedat Laçiner devam ediyor... Diyor ki: “PKK şiddete zorlanıyor”... Kimin tarafından?.. Tabii TSK tarafından!.. Sanmayın ki bu tezler sadece Türk’öne’ye ve Laçiner’e aittir!.. AKP iktidarı da polisi Ordunun önüne çıkarılıyor... “Açılımın” mantığı veya mantıksızlığı budur. Ve Apo, Bay Karayılan bu durumda herhalde kıs kıs gülüyorlardır!..
Suçlu hep TSK; mazlum da eşkıya!.. Ben bu kadar gafletten çok öte ihanete tahammül edemiyorum. Birilerinin bu adamların ağızlarının payını vermesi gerek!..