YENİÇAĞ/BERKAY BİGEÇ
Yeniçağ’ın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Tomanbay, AKP’nin ekonomi politikasının tüketim üzerine kurulu olduğunu üretmeyen bir ekonomi yaratıldığını söyledi.
Türkiye bu pandemiye en zayıf döneminde yakalandığını kaydeden Tomanbay “450 milyar dolar civarında Türkiye'nin dış borcu var. Büyük bir enflasyon yaşadık döviz kurları yükseldi hala yükselmeye devam ediyor. Krizi aşmaya çalışırken pandemiye yakalandık. Son çeyreklere baktığımızda daralan bir Türkiye ekonomisi var hatta slumpfasyon dediğimiz çöküşü yaşadık. Yani hem ekonomi küçülüyordu bir yandan enflasyon artıyordu. Önlemler almaya çalışırken bu krize yakalandık” dedi.
Türkiye’nin son yıllarda ekonomik açısından bir sanayisizleşme süreci yaşadığını Anlatan Prof. Dr. Tomanbay şunları söyledi:
Türkiye sanayisinin toplam üretim içinde payını artıramıyoruz. Dünya son 10 yıldır 4. sanayi devrimini yaşamaya başladı. Piyasada ileri teknolojili ürünlerin ticaretinin yoğunlaştığı bir dönem yaşanıyor. Türkiye'nin toplam imalat sanayi ihracatı içinde ileri teknolojili ürün payı yüzde 2.5 dolayında bu rakam çok düşük. Bu durum, Rusya'da yüzde 11, İsrail'de yüzde 13, İsveç’te yüzde 15, İngiltere yüzde 21 dolayında. Türkiye inşaata dayalı kalkınma hamlesi yerine ileri teknolojili sanayi yatırımlarına daha fazla önem verseydi, katma değeri yüksek malların üretimine yönelseydik en azından yüzde 5-6-7 yelere gelseydik, pandemi sonrasını fırsata çevirebilirdik. Pandemi gelişmiş ülkeleri etkiliyor ama en çok da bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri etkiliyor.
TURİZM GELİRİ SIFIRLANACAK
Türkiye 2020 yılında turizmden 50 milyar dolar civarında bir gelir bekliyordu maalesef bu şimdi sıfıra indi. Türkiye'nin bu krizden güçlü çıkabilmesi için bir zihniyet değiştirmesi lazım. Turizm sezonu bu sene kayıp bir sezon olacak. ABD ve Avrupa'daki devletler düzelmeden Türkiye'nin düzlüğe çıkmasının da çok olumlu bir anlamı olmaz. Çünkü Türkiye dünyadan bir kopuk bir ülke değil. Sıkıntıyı önümüzde 2020 yılında da sürdürmeye devam edeceğiz.
IMF Nisan ayında yayınladığı raporunda Türkiye'nin büyüme oranını yüzde 3 olarak öngörmüştü. Pandemiden sonra yüzde 5 küçülmeye çevirdi. Çok ciddi bir küçülme olacak bu. 2009 krizinde yüzde 4.17 küçülmüştük. Bu sadece için değil tüm dünya için. IMF dünya için büyüme oranını da yüzde 3.3 olarak büyüme öngörmüştü. Bu zararı tüm paydaşlar yaşayacak işsizlik yüzde 17-18 seviyesinde olacak. Türkiye'de bir yandan ekonomi küçülüyor bir yandan işsizlik artıyor. Tam bir slumpflasyon. Bu çöküşten herkes zarar görüyor. 450 milyar dolar borç nedeniyle reel sektör de zarar görecek. Bu borcun 200 milyar dolardan fazlası özel sektörün. Şirketler bu krize kötü bir dönemde yakalandılar. Dolar üstenden borçlu olan şirketler sıkıntı yaşayacak. Elbette ki birçok şirket iflas noktasına gelecek. Bunlar önümüzdeki süreçte olacak şeyler. Türkiye'nin IMF'ye başvurması tartışılıyor. Türkiye'nin gerekli döviz gereksinimi uluslararası piyasadan bulması lazım. Türkiye'nin dış piyasalardaki ana sorunu ekonomi yönetimine güvenin kalmaması. Türk ekonomi yönetimine güvenin kalmaması ülkeye sıcak para gelmesini de engelliyor. ABD'de kendi derdine düştü bu durumda. Bu dönemlerde maliyeti en düşük döviz bulma yolu IMF'dir. Türkiye'de IMF katkısı bulunan bir ülke. Türkiye'nin IMF'den çok düşük faizlerle 9-10 milyar dolar kredi çekme imkanı var. BU hükümetin siyasal bir tercihi tabii ki, bunu bize zaman gösterecek.
Gelinen noktada birçok şey değişecektir. Neoliberal sistemde bir çöküş oldu. O zaman ne olacak dünya bir zihniyet değişikliğine gidecektir. 4. sanayi devrimi hızlanacak. Elbette yeni paralar yeni ekonomik sistem kendini belli edecek. İyimser senaryoyla Haziran'ın sonunda sorunlar çözülecek ve üretim tedarik zincirleri tekrardan kurulacak. Kötümser senaryo ise bu hastalığın Eylül Ekim ayına kadar süreceği ve sonbahar aylarında ise ikinci bir dalganın başlayacağı yönünde.