Sözcü Gazetesi’nde yer alan habere göre, Korona virüs aşısının 2 hafta içerisinde hazır olacağını açıklayan Rusya, aşının seri üretimi ve dağıtımı için Brezilya ile anlaştığını duyurmuştu. Rusya’nın korona virüs aşısının bulunduğuna ilişkin açıklaması tartışmaları da beraberinde getirdi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bu konu ile ilgili temkinli açıklamalar yaptı, birçok ülke ve akademisyenden de Rusya’nın açıklamasına tepki geldi.
Açıklamalarda bulunan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Korona Virüs İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala verdi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in aşının güvenli olduğunu ispat etmek amacıyla kızına yaptırmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Pala, "Putin’in kızına aşı yaptırmış olması aşının yeterliliğini göstermez. Türkiye’den örnek verelim. Hatırlarsanız içme suyuna bağlı salgınlar sırasında bazı yetkiller televizyonlara çıktı. Tartışılan içme suyundan bir bardak içip, ‘Bakın sorun yok’ dediler ama sonra ortaya çıktı ki aslında kanalizasyon karışmış içme suyuna. Ya da Çernobil örneğine gidelim. O zamanın tarım sanayi bakanı televizyonda radyasyonlu çay içip, ‘Bakın hiçbir şey yok’ dedi ama anlaşıldı ki çayda çok ciddi bir radyasyon yüklemesi var” dedi.
“CİDDİ BİR BİLİMSEL DESTEK OLMALI”
Politikacıların aşı bulundu söylemlerinin bilim insanları açısından hiçbir önemi olmadığını kaydeden Pala, “Eğer aşı gerçekten etkili ve yan etkileri açısından sorunsuzsa, geniş kitlelere çok düşük maliyetlerle uygulanabiliyorsa değer kazanır onun dışında bir değer söz konusu değildir. Aşının geçerli ve güvenilir olması bizim hem kendimize yaptırmamız hem de insanlara önerebilmemiz için arkasında ciddi bir bilimsel destek olmalı. Bilimsel destekten kastım şu: Bilim insanları o aşı ile nasıl uğraştıklarını, süreci nasıl yürüttüklerini ve en sonunda faz 3’te bu aşıyı kaç kişiye uyguladıklarını, bunların içerisinden ne kadarının risk grubunda insanlar içerdiğini, aşının sonuçlarının ne olduğunu bilimsel rehberdeki kanıtlara göre ortaya koyduktan sonra o zaman o aşının kullanılıp kullanılamayacağını birlikte tartışabiliriz” ifadelerini kullandı.
"BU DUYURULAR BÜYÜK TEHLİKE DOĞURUR”
Pala, bilimsel temelli verileri ortaya koymadan yapılan “aşı bulduk” duyurularının toplumda tepkilere yol açabileceğine de dikkat çekti.
Burada iki büyük tehlikenin varlığına işaret eden Pala, şöyle devam etti:
"Birincisi bu yaklaşım insanlarda gereksiz bir iyimserliğe yol açma potansiyeline sahip.
‘Ha tamam aşı bulundu sorunu çözdük’ düşüncesine neden olabilir. Oysa öyle bir şey yok. Aşının henüz bulunup bulunmadığı belli değil. Ne kadar etkili olduğu belli değil.
İkincisi ise, bir süredir bizim ülkemizde de kendini gösteren aşı karşıtlığı için bir araç biçimine dönüştürülmesi. Gereksiz spekülasyona yol açıyor.
Yani, aşı karşıtlarının içindeki bir bölüm insan aşıya karşıt olduğu için değil aşıya güven duymadığı için karşı.
E şimdi böyle bilim insanları yerine bir takım bakanların ya da cumhurbaşkanlarının açıklama yapıyor olması açıkçası bu güvensizliği daha da besleyecek bir yaklaşım gibi görünüyor."