Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Standart Yağış İndeksi (SPI - Standardized Precipitation Index) metoduna göre 2020 Eylül-Ekim-Kasım ayları meteorolojik kuraklık analizi ve Normalin Yüzdesi (PNI - Percent of Normal Index) metoduna göre, son üç aylık ve 2020 Kasım ayı meteorolojik kuraklık durumuna ilişkin haritalar yayımlandı.
OLAĞANÜSTÜ VE ÇOK ŞİDDETLİ KURAKLIK
Haritalarda, Türkiye'nin büyük bölümünün olağanüstü, çok şiddetli ve şiddetli kuraklık yaşadığı görülüyor. Küresel ısınma, tarımda yüzde 75-80'in üzerinde vahşi tarımsal sulama kullanımı, baraj-göletler, zirai ilaç kalıntıları, evsel ve sanayi atıklar nedeniyle kirletilmesi gibi nedenlerle tatlı su kaynakları ve göllerin hızla yok olduğu, son yıllardaki yağışların giderek azalmasıyla da büyük bir kuraklık tehdidi yaşandığı kaydedildi.
ÇÖLLEŞMEYLE İLGİLİ ADIMLAR SAĞLIKLI DEĞİL
Son üç aydaki verilere ilişkin değerlendirmede bulunan Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, iklim değişikliğinin etkilerinin yıllardır söylenegeldiğini belirterek, “Bizde de 70'li yıllardan itibaren erozyonla mücadelede olumlu adımlar atılmaya başlandı. Ama çölleşmeyle ilgili adımların sağlıklı atılabildiğini söylemek mümkün değil. Ne toplum olarak biz buna hazırlık yapabildik, ne de kamu öngörerek bu işle ilgili gerekli planları yapabildi" dedi.
REKOLTE KAYBINI YÜZDE 50-60'A YÜKSELTTİ
İklim değişikliğinin sadece su olarak görülmemesi gerektiğini de vurgulayan Çandır, “İklim nedeniyle verimlilik düşüşleri yaşanması riski de var. Özellikle kar yağışı ve soğuk olmadığı takdirde zararlılarla mücadelede de hayli zorlanabiliriz. Son üç ay düşük giden yağışın, rekolte tahminlerini de olumsuz etkileyeceği öngörülmektedir. Örneğin zeytinde rekolte tahminiz mayıs ayındaki çöl sıcakları nedeniyle yüzde 30 düşük olacakken, son üç ayda yağış olmaması rekoltedeki kaybı yüzde 50-60'a kadar yükseltti" dedi.
YÜZDE 80'İNDE METEOROLOJİK KURAKLIK
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici ise Meteoroloji'nin, birçok ülkeden çok daha başarılı sonuçlar veren bir kurum olduğunu söyledi. Dr. Erol Kesici, son üç aylık kuraklık haritalarına bakıldığında, Türkiye'de kuraklığın üç temel etkeninden biri olan iklimsel kuraklığın söz konusu olduğunu açıkladı. Türkiye'nin birçok yerinin, neredeyse yüzde 80'inin meteorolojik kuraklıkla karşı karşıya olduğunu kaydeden Dr. Kesici, ülkede son 60 yılda, 70'e yakın doğal gölün kuruduğunu söyledi.
HİDROLOJİK VE TARIMSAL KURAKLIK
Meteorolojik kuraklığa ek olarak Türkiye'de aşırı oranda hidrolojik ve tarımsal kuraklık yaşandığını belirten Dr. Kesici, “Bu üç kuraklık birbirine bağlı. Örneğin meteorolojik kuraklık olunca dünyanın en önemli doğal su kaynakları bulunan ülkemizde doğal göller, göletler ve nehirlerde suya artan taleple birlikte sularımız aşırı kullanımla azalmaktadır. Bunun yanında tarımda suyumuza göre bilimsel kurallar doğrultusunda üretim metotlarını uygulamamız gerekmektedir. Hidrolojik kuraklık göller, göletler ve derelerde suların azalmasına, ülkemizde yaşanmakta olan tarımsal kuraklığa neden olmaktadır" ifadelerini kullandı.
TARIM ALANI VE MERALARDA YAPILAŞMA
Birçok tarım alanı ve doğal meranın yapıya açılmasının da suyun toprak tarafından tutulmasını engellediğini anlatan Dr. Kesici, “Suyu tutacak en önemli doğal yapılarımız çalılar, otlar, ağaçlardır. Sellerin önlenmesi de doğal olarak suyu depo eden dere, çay ve doğal göllerin kurutulmaması ve korunmasıdır. Küresel ısınma elbette dünyada olduğu gibi buna etki etmekteyse de bizim ülkemizde en önemli sorun dünyanın en zengin su kaynaklarına sahip olmamıza rağmen bu kaynaklarımızın ilkel tarımla yok edilmesidir" dedi.
Bu yasa Avrupa'da yaşayan Türkleri rahatsız edecek
"Beni Türk Milletini kurtarmaya Cenab-ı Allah görevlendirdi" |Tarihçi Muhittin Nalbantoğlu anlatıyor
Hamilelik döneminde hangi testler yapılmalıdır?
Meme kanserinde erken teşhisin önemi nedir?
Bebeklerde İshal hastalığının nedenleri nelerdir?