Meteoroloji Mühendisleri Odası, süper hücre yağışlarının etkisinin ve sıklığının artabileceği uyarısında bulundu. Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Köse, süper hücre yağışlarının deniz, beton ve asfalt sıcaklığındaki artış nedeniyle etkisinin daha yıkıcı olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu yağışla 9 gün önceki yağışın farkları var. İlk yağış konvektifti, bu yağış ise süper hücre yağışıdır. Süper hücre yağışlar 8-10 kilometrelik alanda oluşuyor. Marmara’da önceki gün sis ve pus vardı; bu büyük bir handikaptı. Hava bunaltıcıydı. Akşam saatlerinde birden 14 dereceye kadar sıcaklık düşüşü oldu. Bu, fırtınayı güçlendirdi. Ülkemizde 100 gök gürültülü yağışın 1 tanesi süper hücreye denk geliyor. İstanbul’da en son süper hücre yağışı 15 Ağustos 2004’te olmuş ve Alibeyköy Deresi taşmıştı.
Küresel iklim değişikliğinin en belirgin özelliği yağışta azalma olmamasına rağmen şiddetinde büyük artış yaşanmasıdır. Eskiden yağışlar bardaktan boşanırcasına olurdu. Ama son yağış tabiri caizse kovadan boşanırcasına oldu. Süper hücrenin en büyük özelliği 20 dakika sürmesi ve yıkıcı etkisinin fazla oluşudur. Nemli sıcak hava dolayısıyla bulut kalınlığı yükseldi. Bu da mikser yaptı, doluyu yere ulaştırdı. İstanbul’da 300’ün üzerinde ağaç devrildi, 160 çatı uçtu. Süper hücre bu tip zararları veriyor.
ŞEHİRLEŞMENİN ETKİSİ
Bu yıkıcı etkide şehirleşmenin büyük etkisi var. Sıcaklık gölgede 33 derece, hissedilen ise 37 dereceye kadar çıkıyor. Ama asfalt ve beton sıcaklığı 60 dereceye kadar yükseliyor. Bu da süper hücreyi tetikliyor. Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’de son 20 yılda deniz suyu sıcaklığında 1 derecelik artış yaşandı. Deniz suyu sıcaklığının yüksek oluşu da süper hücreyi tetikliyor. Beton, asfalt ve deniz suyu sıcaklığının artması süper hücrenin etkisini arttırıyor ve sıklığını tetikliyor.”
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ LEHİMİZE KULLANMALIYIZ
GREENPEACE Akdeniz Kampanyalar Sorumlusu Özgür Gürbüz’ün uyarıları şöyle: “Sadece bir yağışla, tek başına iklim değişikliği vardır ya da yoktur diyebilmemiz zor. Bizim odaklanmamız gereken konu yıllar içindeki eğilimler. Örneğin, İstanbul’da temmuz ayına baktığımızda yılın en kurak ayı olması gerekirdi. Şimdi ise sel felaketlerinden ya da kentlerde daha önce görülmemiş hortumlardan söz etmeye başladık. Dünyanın en sıcak 10 yılına baktığımızda, 8 tanesinin 2007-2017 yılları arasında yaşandığını görüyoruz. Şimdi odaklanmamız gereken, bu değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan dünkü (önceki gün) gibi yağışlar ya da kuraklıklara ne kadar hazırlıklıyız... Bu kabul ediş noktasından sonra iki önemli süreç var. Birincisi, artık iklim değişikliğine kesin olarak dur denilmesi gerekliliği. İklim değişikliğini durdurmak için petrol kömürü, doğalgaz gibi fosil yakıtlardan yenilebilir enerjiye geçmemiz gerekiyor. İkincisi, başlatılması gereken uyum süreci. Gördüğümüz gibi özellikle kentlerimizin altyapıları bu durumlara uygun değil. Bu tip acil durumlar için tarımdan sağlığa, enerjinin olduğu her yerde üretim tarzlarını değiştirmemiz gerekecek. Artık planlamalar buna göre yapılmalı. Hollanda’nın yükselen sulara karşı yaptığı barajlar örnek verilebilir. Kentsel dönüşüm gibi bir süreci kendi lehimize kullanmamız gerekiyor.”
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ: BEKLENEN BİR YAĞIŞTI
METEOROLOJİ Genel Müdürlüğü Tahminler Dairesi İl Müdürü Ahmet Uçar, İstanbul’a 20 dakikada kâbus yaşatan yağışla ilgili şunları söyledi: “Perşembe günkü durum beklenmeyen bir yağış değildi. Aslında tahminlerimizde de vardı. Perşembe sabah saatlerinde Marmara’da gök gürültülü sağanak yağış uyarı yapılmıştı. Saat 10.45’te ilgili tüm kurum ve kuruluşlar konu hakkında bilgilendirilmişti. Perşembe saat 18.00 sonrasındaki yağışta dolu miktarı beklentilerden büyük çaptaydı. Özellikle birkaç gündür havanın 35 derecenin üzerinde seyretmesiyle ve anormal sıcaklık farklarından dolayı bu miktarda ve sertlikte dolu yağışı yaşandı. Yağış öncesi rüzgâr olması da durumu olumsuz etkiledi. Dünyada elbette bir iklim değişikliği durumu söz konusu ancak sadece bu yağışla, direkt olarak bu durumu ilişkilendirmek doğru olmaz. Çünkü bu tip hava olaylarının zaman zaman, yüzlerce yıldan beri yaşanabildiği gerçeğini değiştirmez.”
CHP: İSTANBUL AFETİNİ MECLİS ARAŞTIRSIN
İSTANBUL’da hayatı felç eden yağışların yol açtığı afeti TBMM’nin araştırması için önerge veren CHP, ‘gerekli önlemleri almayan ve ihmali bulunanlar hakkında işlem yapılmasını’ istedi. CHP İstanbul milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş’ın önergesinde şunlar kaydedildi: “AKP Hükümeti’nin ve özellikle de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin daha önceden yapılan şiddetli yağış uyarılarını görmezden gelerek hiçbir etkili, sürekli ve somut önlem almaması, önce 18 Temmuz 2017 tarihinde hemen akabinde ise 27 Temmuz 2017 tarihinde İstanbul’da yaşamı resmen kesintiye uğratmıştır. Son 24 saatte yaşanan sağanak yağış sonrası, ‘rant’tan başka bir icraatı olmayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve AKP Hükümeti’nin yetersizliğini gözler önüne serdi. Kurulacak komisyonla afetin nedenleri, yol açtığı zararlar ve bir daha yaşanmaması için alınacak önlemler ile bu konuda gerekli önlemleri almayan, ihmali bulunanların belirlenerek haklarında gerekli işlemlerin yapılması sağlanmalıdır.”
BOĞAZ HATTINI VURDU
İSTANBUL’u önceki akşam vuran fırtınadan en çok İstanbul Boğazı hattı etkilendi. Kuvvetli sağanak ve fırtına Avrupa yakasında Büyükçekmece, Bahçelievler, Bakırköy, Şişli, Beşiktaş, Güngören, Fatih ve Beyoğlu’nu vurdu. Anadolu yakasında ise Üsküdar, Kadıköy, Acıbadem, Altunizade büyük hasar gördü. Bu bölgelerde birçok yerde su baskını, göllenme, ağaç ve direk devrilmesi, çatı uçması olayları yaşandı.
MİNARELER YIKILDI
ŞİDDETLİ yağış ve fırtına camilerde de hasara yol açtı. Haydarpaşa Protokol Camisi’nin minaresi uçtu.
Cami yakınında kafeterya işleten Galip Özcan, “Akşam hava karardıktan sonra fırtına koptu. Dalgalar Haydarpaşa’ya doğru vuruyordu. Garın üzerindeki tahtalar havada uçuyordu. Gar tabelasının koptuğunu gördüm. Etrafı izlerken caminin minaresi koptu. Parçaları etrafa saçıldı. Ölümden döndük. Hemen caminin içerisine sığındık” dedi.
Küçükçekmece’deki Mareşal Fevzi Çakmak Camisi’nin minaresi de tamamen yıkıldı. Minare cami binasının üzerine devrilirken, olayda yaralanan olmadı.
SUYA KANALİZASYON KARIŞTI İDDİASI
ŞİDDETLİ yağışın ardından dün sabah saatlerinde sosyal medyada İstanbul’un içme suyuna kanalizasyon karıştığı, suların koktuğu iddiaları yayıldı. Bunun üzerine İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Genel Müdürlüğü, iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı.
İSKİ’nin Twitter hesabından yapılan duyuruda, “İstanbul’da yağışlar nedeniyle içme suyuna kanalizasyon karıştığı iddiası asılsızdır. Yapılan analizlerde suyumuzda insan sağlığını riske edecek herhangi bir veriye rastlanmamıştır. Bu tür söylentilere itibar edilmemesini önemle rica ederiz” denildi.
7 BİN 350 PERSONEL ÇALIŞTI
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB) Halkla İlişkiler 153 Beyaz Masa ekipleri 100 personelle hizmet verdi.
İBB, İstanbul Valiliği koordinasyonuyla İtfaiye, İSKİ, Yol Bakım, İSTAÇ, Park Bahçeler, Çevre Koruma Daire Başkanlığı, Zabıta, Atık Yönetim Müdürlüğü, Fen İşleri Daire Başkanlığı, AFAD ve Karayolları ekipleri su baskını ve göllenmelere 7 bin 350 personel, 1194 araç, 417 motopomp, 786 dalgıç pompası ve ekipmanla mücadele etti.