Korona virüsü salgını nedeniyle tüm dünyada insanların evlerine hapsolması üretimi de durdurdu. Devletler, üretim sistemlerini ve insanları ayakta tutacak yöntemler aramaya başladı.
Türkiye de virüsün etkilerini azaltmak için “Ekonomik İstikrar Kalkanı” paketini devreye aldı. Ancak 100 milyar TL'lik büyüklüğe sahip bu pakette çalışanlara yönelik doğrudan uygulamalar olmaması eleştirileri de beraberinde getirdi.
Önde gelen pek çok ekonomist, bu dönemde acilen para basılıp halka dağıtılması gerektiğini açıkladı.
Sözcü'den Taylan BÜYÜKŞAHİN'in haberine göre, gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunan iktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav, talebin bu denli çöktüğü bir dönemde gelirin bütçe sınırlarını aşarak harcanmasının enflasyon yaratmayacağını, üretimi ayakta tutacağını söyledi.
Boratav, şu şekilde konuştu:
"İstihdamın ve talebin çöktüğü, işsizliğin arttığı bir dönemde, Merkez Bankası ile desteklenerek kamu harcamalarının artırılması, enflasyona değil, üretim artışına yol açar.
Salgın ortamında bu harcamaların sağlık sektörüne ve emekçilere gelir aktarımına odaklanması gerekir. İktidarın 18 Mart'ta sunduğu 100 milyar TL'lik sepetin çok küçük bir oranı doğrudan doğruya emekçilere giden unsurlardan oluşuyor.
Muhtemelen yüzde 5 civarı. 100 milyarlık bir artış, tümüyle sağlık ve gelir aktarımlarına yönelse ve bütçe, artı Merkez Bankası kaynaklarından oluşsa, enflasyona yol açmaz.
Ekonomi tam istihdamda ve tam kapasitede iken açıktan para basıp talep pompalamak tabii ki enflasyonu besler. Ama Türkiye bugün o noktada değil; toplam talebin çöktüğü bir noktada."
"EMEĞİN DEĞERİ ANLAŞILDI"
Korona virüsü krizinin finansal sistemden değil, doğrudan doğruya insanları hastalandırarak, üretimden kopararak patlak verdiğini anlatan Korkut Boratav, kapitalizmin böylece emeğin değerini kavramak zorunda kaldığını kaydetti.
Boratav, “Neoliberalizm piyasa mekanizmasının emek piyasalarını dengeleyeceği düşüncesindeydi. Piyasalar emek fazlasını atar, ihtiyaç duyunca yeniden alır. Şimdi algılandı ki emek çökünce sistem duruyor.
Dolayısıyla eski usul merkez bankalarının para basması yoluyla bu problemi aşamayacakları anlaşıldı. Ekonomileri canlandırmak için üretimden kopan emeği doğrudan doğruya desteklemek lazım.
Mesela en neoliberal olan iki ülke ABD ve İngiltere bu tür aktarımlara başladı. Hastalık nedeniyle üretimden kopmak zorunda kalan emekçilere Hazine, işsizlik sigortası yoksa dahi para aktarmayı kararlaştırdı” dedi.
"NEOLİBERALİZM KENDİNİ KÖKTEN ONARMAZSA DAĞILACAK"
Neoliberalizm lafının özünün “sermayenin sınırsız tahakkümü” olduğunu söyleyen Korkut Boratav, bu tahakkümün dünyayı ayakta tutamayacağının anlaşıldığını belirtti.
Boratav, “Kapitalizm kendini kökten onarma becerisini gösteremezse çürüyüp dağılacak. Emekçilere maliyet yüklemeden, ‘Kendi sağlık ve emeklilik sigortanı yaptır' gibi piyasacı çözümleri aramadan, emeği ayakta tutmayı siyasetin ana görevlerinden biri yapacak.
Yapamazsa kapitalizm dağılır gider, bu anlaşıldı. Emeklilik, sağlık ve ayrıca tam istihdam… Yaygın ve güvencesiz işsizliğin sürdüğü; sağlıkta, emeklilikte herkesin kendi başının çaresine baktığı bir sistem artık kabul edilemez” dedi.