Korkusuz’daki bugünkü köşesinde MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın kendisi hakkında yazdıklarını paylaşan Ataklı, “Siyasi bir eleştiriye cevap vermek ya da açıklama göndermek yerine, ağır küfür ve hakaretlerle muhatapları küçük düşürüp ezmeye çalışan bir zihniyet, siyasi parti olarak ciddiye alınabilir mi?” Diye yazdı.
Büyükataman’ın hakkında kullandığı ifadeler için “Vallahi ayıp, billahi ayıp” diyen Ataklı, “MHP bunu hep yapıyor. Her eleştiriye akla hayale gelmez hakaretlerle cevap vermeye kalkıyor. Böyle yapınca MHP’nin değer kazandığını mı düşünüyorlar acaba? Bu tür açıklamaları yapanlar, ağır hakaretler yağdırdıkları kişileri aynı zamanda hedef gösterdiklerini bilmiyorlar mı? Nitekim bu şekilde yapılan açıklamalar sonucu saldırıya uğrayan ve tesadüfen ölümden dönen kişilerin varlıklarından habersiz olabilirler mi?” Diye sordu.
Ataklı, parti yönetimine teessüflerini gönderdiğini kaydederek, “Başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olmak üzere tüm yetkili isimleri, eleştirilere karşı daha tahammüllü olmaya, cevap verme gereği duyduklarında ise düzeyi asla düşürmemeye davet ediyorum” dedi.
Can Ataklı’nın yazısı:
KORKUSUZ Gazetesi’ndeki köşemde önceki gün Bahçeli’nin yaptığı “Afganistan’dan askerimizi çekersek Anadolu’nun güvenliğini tehlikeye girer” açıklamasını irdeleyen bir yazı yazdım.
Yazının başlığı aynen şöyleydi; “Afganistan’daki askerimizi geri çekersek Anadolu
neden tehlikeye girecekmiş?”
Bahçeli’nin konuyla ilgili açıklamalarını kelimesi kelimesine yayımladıktan sonra da şunu yazmıştım;
“Şimdi, Bahçeli’ye bir çağrıda bulunmak istiyorum. Afganistan’dan çekilmenin Anadolu’yu tehlikeye neden atacağını açıklamalı. Afganistan’daki askerlerimiz oradan Türkiye’yi nasıl koruyorlar? Geri döndüklerinde ne olacak? Bahçeli’nin buna mantıklı cevabı olduğunu sanmıyorum, ama şunu aklı başında herkes biliyor ki, asıl Afganistan’da olmak Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye sokacaktır.”
Bu yazım MHP tarafından beğenilmemiş.
Partinin Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman yazılı bir açıklama yapmış.
Okurken gerçekten çok üzüldüm.
İktidar ortağı olan bir siyasi parti, beğenmediği bir eleştiri yazısına cevap verirken düzeyini bu kadar düşürmemeli, bir gazeteciyi toplum önünde hedef haline getirmemeli.
MHP bildirisi benden “korsan gazeteci” diye söz ediyor, bu ne demekse…
Diğer gazetecilere çağrı yapılarak “Gerçek gazetecilerin bu korsan gazetecileri aralarından ayıklamaları, mesleğin saygınlığını koruması adına da önem arz etmektedir” deniyor.
“Gazeteciliğin arkasına sığınarak Devlet Bahçeli’ye seviyesizce saldırdığımı” ileri süren bildiride bakın hangi ifadeler var;
“Millet İttifakı’nın bozuk akorduyla kulaklarımızı tırmalayan Can Ataklı isimli sözde gazeteci ve kaos tetikçisi; gerek yazdığı yazılarla ve gerekse yaptığı yayınlarla toplumsal huzurun ve kardeşliğin bozulmasına hizmet etmektedir.
Görgüsü ve en basit konulara dair dahi bilgisi olmadığı hâlde her meselede konunun uzmanıymış gibi ahkâm kesen bu medya soytarısının vatan ve millet düşmanı bir azınlık dışında alkışçısı da kalmamıştır.”
Böyle bir düzeysiz ifade olur mu?
İktidarın dünyada gelişen olaylara karşı inisiyatif aldığını, bundan rahatsızlık duyanların bulunduğu kaydedilen bildiride daha sonra şu görüşlere yer verilmiş;
“Bu odakların kölesi olan Ataklı gibi isimlerin ve malum siyasilerin Cumhur İttifakı’nda sürekli olarak bir efendi, köle nöbetleşmesini kaleme almaları da yaşadıkları bu derin aşağılık durumun yansımasıdır. Akşener’in ve Kılıçdaroğlu’nun tuhaf bulduğunu söylediği bir açıklamaya Can Ataklı’nın itiraz etmesi mümkün müdür ki Can Ataklı, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin Afganistan açıklamalarını makul bulsun? Ataklı, hür iradesi ile en son ne zaman bir yazı kaleme aldığını hatırlamakta mıdır?”
Vallahi ayıp, billahi ayıp…
MHP bildirisinde aynı zamanda “emperyalizmin de kölesi olduğum” belirtilerek şu görüşe yer veriliyor;
“Ataklı’nın, Türkiye’nin ‘emparyalistçilik oynadığı’ ithamı ise başlı başına lanetlenmeyi hak etmektedir. Türkiye, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ sözünde yaşamaya devam eden millî ülküsünü hayata geçirmek için dünyaya yeniden adaleti getirmenin mücadelesini vermektedir. Sömürmek ile sömürü düzenine son vermek arasındaki fark, gerçek bir gazeteci ile Can Ataklı arasındaki fark kadar belirgindir.
CHP, İP, HDP ittifakının; Türkiye’nin millî ülküsüne destek veren vatandaşlarımıza ‘düşük nitelikli beyinler’ diyebilen Ataklı’da bir beyin bulunup bulunmadığına dair bir araştırma önergesini Meclis’e sunacağını ümit ediyorum.”
Dünkü yazımı burada tekrar yayımlamak istemiyorum, ama sayfada duruyor, isteyen lütfen açıp tekrar okusun.
Sonra da MHP’nin neredeyse bütün metnini size sunduğum bu bildirisine baksın.
Bir siyasi parti neden, geride tertemiz bir 45 yıl bırakmış bir gazeteciye, velev ki eleştiri dozunu artırmış olsun, bu kadar düzeysiz cevap verir?
Siyasi bir eleştiriye cevap vermek ya da açıklama göndermek yerine, ağır küfür ve hakaretlerle muhatapları küçük düşürüp ezmeye çalışan bir zihniyet, siyasi parti olarak ciddiye alınabilir mi?
Üstelik MHP bunu hep yapıyor.
Her eleştiriye akla hayale gelmez hakaretlerle cevap vermeye kalkıyor.
Böyle yapınca MHP’nin değer kazandığını mı düşünüyorlar acaba?
Bu tür açıklamaları yapanlar, ağır hakaretler yağdırdıkları kişileri aynı zamanda hedef gösterdiklerini bilmiyorlar mı?
Nitekim bu şekilde yapılan açıklamalar sonucu saldırıya uğrayan ve tesadüfen ölümden dönen kişilerin varlıklarından habersiz olabilirler mi?
MHP’ye hakkımdaki çok haksız ve gerçek dışı ithamları nedeniyle teessüflerimi göndermek istiyorum.
İktidar ve zaman zaman muhalefet tarafından da linç kampanyalarına uğramış bir gazeteci olarak, başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olmak üzere tüm yetkili isimleri, eleştirilere karşı daha tahammüllü olmaya, cevap verme gereği duyduklarında ise düzeyi asla düşürmemeye davet ediyorum