Korku duvarı delindi

Olağan hallerde "salona giden bütün yollar gelin gibi süslenmişti" türü klişelerle başlarız siyasi partilerden "kurultay notları" aktarmaya... Bu defa ezber bozmak durumundayız çünkü İYİ Parti'nin 1. Olağanüstü Kurultayı öncesinde çırılçıplaktı Ankara... Ne caddelerde bayraklar, ne geçitlerde pankartlar, ne duvarlarda afişler...

Asılmadı değil asmışlar asmasına da korku kimi dağları nasıl sarmışsa, bir siyasi partinin kongre duyurusuna bile tahammül edemedikleri ortada...

Keza medya...

Üç yüz gazetecinin izlediği kurultayı üç televizyon kanalı naklen veremedi. Ankara'nın göbeğinde, mahşeri bir kalabalığın resmen iktidara talip olmasını/kafa tutmasını duyurmak "İYİ Partili olmanın" değil "haberciliğin" gereğidir; işte bu küçük ama önemli ayrıntı, bir türlü idrak edemedikleri! (Başımı hiçbir zaman deve kuşu gibi kuma gömmediğim, bu eşitliği geçmişte aynı ambargoya maruz kalan başka partiler için de istediğim için vicdanım son derece huzurlu şekilde yazıyorum bu cümleleri...)

Yeri gelmişken...

Zulme bir tür "kudret pekiştirici" olarak başvuruluyorsa fena halde yanıldığını bildirmek isterim "zalimler"in...

En yoğun dumanın sönmekte olan ateşten çıkması gibi bu ülkede "zulüm" artık "korku" alameti; "zulmün artsın ki tez zeval bulasın"dan ibaret yarattığı etki.

Ondandır ki, İYİ Parti'nin saklanan/saklı kurultayına on binler akın etmişti; aşikâr olan, "korku duvarı" dün Ankara'da delindi. İYİ Partililerin kendilerini tanımladığı "cesurlar hareketi" ifadesi içi fiiliyatla doldurularak tescillendi.

***

GÜNÜN SÖZÜ

"Kurun partinizi alın boyunuzun ölçüsünü demişlerdi; boyumuzun ölçüsünü alacağız da ölçecek metre bulamıyoruz!"

Aytun Çıray İYİ Parti Genel Sekreteri

***

DOĞRULAR GEÇİDİ...

Kötülükten yılmış olana iyilik, korku yorgunlarına cesaret, umutsuzlara umut, küskünlere barış, hakarete-aşağılamaya-küfre ağzından salyalar saça saça siyaset yapma tarzına karşı tatlı dil, nemrutluğa(!) karşı güler güz; yıllardır soluduğumuz havayı kirleten ne kadar musibet varsa hepsine "olumlu" bir karşılık geliştirilmişti İYİ Parti Kurultayı'nda...

Herkes kendi baktığı pencereden bir "flaş cümle" çıkaracaktır mutlaka da, bana soracak olursanız "Herkes kendi doğrusunu söylesin ortak noktayı bulalım" mesajıydı -eğer bunu, yani herkesin kendi doğrusunu söyleyebileceği bir zemini oluşturmayı ve sonrasında da korumayı becerebilirlerse sahiden de- en fark yaratan vaat Akşener'in konuşmasında...

Zira en azından medya mahallesi sakinleri için "egemenin doğrusu"nun üzerine söz söyleme yasağı "yıldıklarımız" listesinde 1 numara...

Ne ileri, ne geri olmayan halis muhlis demokrasiyi işletme niyeti olarak da okunabilecek bu cümle, "sadakat" gibi kutsal bir kavramla maskelenmiş biat dayatmasından çok daha çekici sonuçta!

***

KISA... KISA... KISA... KISA...

* Parti üyeleri de dahil olmak üzere konuştuğum insanlardan en sık duyduğum cümle "Ben bu kadar kalabalık olacağını beklemiyordum"du; laf aramızda ben de beklemiyordum.

* Türkiye'nin yarısı kadın; İYİ Parti'nin yarıdan fazlası...

* Zor oyunu bozar... Alanda görevli kimi polislerin nazik olmayan tutumlarından, "metro tamiratı" tesadüfüne kadar bir dizi nahoşluğa maruz kalan vatandaşlar "bizim hangi işimiz kolay oldu ki" deyip, İYİ Parti'ye daha da sıkı sarılıyorlardı...

* Kurultayın marş tadındaki şarkısı hayli coşkuluydu, hoştu ama biraz da "Ali Ayşe'yi Seviyor" introsu, biraz da "hilal bıyıklı bozkurtlar, bizim çocuklar" kokuyordu...

* Akşehir İlçe Teşkilatı "Hoca"ya nazireyle "Akşehir Gölü İyi Maya tuttu" pankartıyla gelmiş ama tek orası değil Van Gölü de, Yedi Göller de, Eğirdir de, Marmara da, Ege de, Akdeniz de, Karadeniz de maya tutmuş görünüyordu.

* Akşener'in kurultay konuşmasındaki en vurucu benzetme "Haccac"dı; keşke öldükten sonra mezarı tahrip edilmesin diye kuş uçmaz kervan geçmez bir yere gömülüp, üzerinden akarsu geçirmek durumunda kalındığını da hatırlatsaydı...

* Platformun üzerindeki selamlama turunda bir partilinin uzattığı rozeti alıp takması, madencilerin baretini alıp takması, yürüyüşünü tamamlamışken hediye ettikleri heykelcik için geri dönüp şahsen teşekkür etmesi, kürsüye küçük bir çocukla el ele yürümesi, arkasına sadece gençlerin alması; çok güzel hareketlerdi bunlar...

* Akşener, medyayı eleştirir ve baskı rejimine meydan okurken "korkudan kılık kıyafet yazıyorlar" dediği için vurgulayayım benimki korkudan değil ama kılık kıyafet yazacağım: Şık kadın! Üslubu ve beden dilinden sonra renk seçimiyle de vermek istediği mesajları katmerlemiş oldu.

***

AKŞENER...

Tanıdığım ilk günden bu yana Meral Akşener hakkındaki intibam hiç değişmedi: Sevip-sevmemek, benimseyip-benimsememek, destekleyip-desteklememek ayrı bir konu ama Meral Akşener Türkiye'de "profesyonel siyaseti" en iyi yapan politikacılardan biri. Bunu kendine yakıştırarak yapanlar arasındaysa belki de en iyisi...

***

BENDEN SÖYLEMESİ

Siyaset dünyasının bir kadını kadınlığıyla vurmaya kalkışacak kadar alçalan erkekleri her şeyden çok dün Akşener'in elindeki o yazmalardan, tülbentlerden, çemberlerden korksunlar... "Cami duvarı" gibi düşünün mesela...

***

SON TAHLİLDE...

Siyaset kurumu da, medya da kendilerine karşı Alaska kurbağası pozisyonu alıp ölü taklidi yapsa da İYİ Parti dün yok sayılmakla yok olunmayacağını gösterdi.

Yazarın Diğer Yazıları