Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtlayan Orhan Turan, dövizi ve yurtiçi fiyatlarını kontrol altında tutmak amacıyla piyasalara yapılan müdahaleler ile getirilen düzenlemelerle beraber fiyat oluşumlarının ekonomik rasyonelden koptuğunu söyledi.
Turan, "Dövizi ve yurtiçi fiyatları kontrol altında tutmak amacıyla piyasalara yapılan müdahaleler ve getirilen düzenlemelerle beraber fiyat oluşumları ekonomik rasyonelden koptu. Piyasaların kendiliğinden dengeye gelme özelliği artık çalışmaz oldu. Bu özel sektör açısından risk ve getiri hesaplamaları yapabilmeyi çok zorlaştırıyor. Belirsizlik yatırım kararlarının ertelenmesine, bu da üretim, istihdam ve büyümenin zayıflamasına yol açıyor. Ekonomide kararların sağlıklı biçimde alınabilmesi için nispi fiyatların piyasa dinamiklerini yansıtması gerekiyor" görüşünü ifade etti.
REKABET VE KUTUPLAŞMA
Seçim döneminde siyasi partiler arası rekabetin, kutuplaşmayı telafisi güç bir noktaya taşımamasını temenni ettiklerini dile getiren Turan, “Maalesef 2023’te kuvvetli bir istihdam ve refah yaratan bir büyüme süreci beklemiyoruz" dedi ve şöyle devam etti:
“Bu yıl Türkiye ekonomisini iki alt dönemde düşünmek yerinde olur. Seçime kadarki dönemde mevcut eğilimlerin devam edeceğini öngörüyoruz. Enflasyon kısmen gerileyerek bir platoya oturacak. Büyümeyi talebi destekleyen politikalar şekillendirmeye devam edecek.
Yılın ikinci yarısı ise her şeyden önce ekonomi politikalarının çerçevesine ilişkin bir belirsizlik içeriyor. Yeniden piyasa ekonomisi çerçevesine mi dönülecek yoksa konvansiyonel olmayan politikalar ile piyasa ve fiyatlama üzerindeki yönlendirmeler devam mı edecek?
Her iki durumun orta uzun vadeli sonuçları birbirinden çok farklı olur. Ancak her iki durumda da 2023’ün ikinci yarısında büyüme muhtemelen hız keserken itici güç iç talepten dış talebe kayacak.
Çünkü yılın ikinci yarısında dünya ekonomisinde toparlanmanın hızlanmasını ve ihracatın canlanmasını bekliyoruz.
Büyümedeki yavaşlama, Avrupa’nın resesyondan çıkması ve güçlü hizmet gelirleri cari açığı da sınırlar. Makroekonomik istikrara dönük bir politika çerçevesi belirlenmezse yılın ikinci yarısında enflasyonun aşağı seviyelere inme eğilimini devam ettirmesini beklemiyoruz.”
ÖZEL SEKTÖRÜN YATIRIM FİNANSMANI SORUNU
Turan, özel sektörün yatırım finansmanı sorunları aşılamadığı sürece enflasyonla mücadelede anlamlı ve kalıcı başarı sağlanamayacağına dikkati çekti.
''Finansman konusundaki zorluklar ağırlaşarak devam ediyor''
“Finansman konusundaki zorluklar ağırlaşarak devam ediyor” diyen Turan, şunları kaydetti:
“Reel sektörün finansmana erişimine regülasyonların çok büyük etkisi oluyor. Regülasyonların getirdiği kısıtlar altında bankalar tüketici kredilerine ağırlık veriyor. Bu da politika faiz oranının tek haneye düşürülmüş olmasının ekonomik sonuçlarına dikkatle bakmayı gerektiriyor.
Yüksek enflasyona karşılık, cansız büyüme. Yatırım yapılamaması sadece bu dönemin değil gelecek dönemin büyümesini de sınırlar. Enflasyonla mücadeleyi de zorlaştırır.
Özel sektörün yatırım finansmanı sorunları aşılamazsa ne enflasyonla mücadelede kalıcı başarı sağlanabilir ne de ekonomi sağlıklı bir büyüme patikasına girebilir.”
2023’TE REFAH YARATAN BÜYÜME BEKLEMİYORUZ
- 2023 Türkiye ekonomisi açısından nasıl geçecek, bu yıla ilişkin plan yapabildiniz mi, öngörüleriniz neler?
"Maalesef 2023’te kuvvetli bir istihdam ve refah yaratan bir büyüme beklemiyoruz. Bu yıl Türkiye ekonomisini iki alt dönemde düşünmek yerinde olur. Seçime kadarki dönemde mevcut eğilimlerin devam edeceğini öngörüyoruz. Enflasyon kısmen gerileyerek bir platoya oturacak. Büyümeyi talebi destekleyen politikalar şekillendirmeye devam edecek. Yılın ikinci yarısı ise her şeyden önce ekonomi politikalarının çerçevesine ilişkin bir belirsizlik içeriyor. Yeniden piyasa ekonomisi çerçevesine mi dönülecek yoksa konvansiyonel olmayan politikalar ile piyasa ve fiyatlama üzerindeki yönlendirmeler devam mı edecek? Her iki durumun orta uzun vadeli sonuçları birbirinden çok farklı olur. Ancak her iki durumda da 2023’ün ikinci yarısında büyüme muhtemelen hız keserken itici güç iç talepten dış talebe kayacak. Çünkü yılın ikinci yarısında dünya ekonomisinde toparlanmanın hızlanmasını ve ihracatın canlanmasını bekliyoruz. Büyümedeki yavaşlama, Avrupa’nın resesyondan çıkması ve güçlü hizmet gelirleri cari açığı da sınırlar. Makroekonomik istikrara dönük bir politika çerçevesi belirlenmezse yılın ikinci yarısında enflasyonun aşağı seviyelere inme eğilimini devam ettirmesini beklemiyoruz."