Köprüden önce son çıkış!
Kamuoyu araştırma firmalarının hemen hemen tamamı Başbakan Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı ilân etmiş durumda... Bu firmaların aynı zamanda ‘yönlendirme’ amaçlı çalıştığı, ‘olan’dan ziyade, ‘olması istenen’i pazarladığı biliniyor...
Geçtiğimiz günlerde bir haber ajansının mikrofon uzattığı firma temsilcileri, yerel seçimlerin oluşturduğu rüzgârla Başbakan Erdoğan’ın Köşk’e iyice yaklaştığı ve ilk turda bile seçilebileceği şeklinde ağız birliği etmiş durumdalar... Bu firmaların ‘müşteri’yle aralarındaki hem ‘ekonomik’ hem de ‘siyasî’ bağ dolayısıyla sicilleri elbette tartışmalı... Dolayısıyla öngörülerine şüpheyle yaklaşmakta fayda var... Fakat dikkatimizi çeken, aralarında Optimar’ın da bulunmasıydı...
İstanbul’la ilgili tahminlerde rakamlar şaşsa bile AKP’nin kazanacağını bütün anket firmaları söylemişti... Ankara söz konusu olduğunda ise sadece Optimar binde 4’lük bir farkla CHP’nin kazanacağını öne sürerken, diğer firmalar seçime iki gün kala yayınladıkları korsan sonuçlarla yüzde 6-10 puan farkla AKP’nin kazanacağını bildiriyorlardı... ‘Hile payı’nı da göz önüne aldığımızda hem Ankara’da hem İstanbul’da ‘en doğru’ değil, ‘tek doğru’ tahminin Optimar’dan çıkmış olması dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili ne dediklerine daha fazla odaklandık ister istemez...
Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Daşdemir, Erdoğan’a Köşk yolunun açık olduğunu, büyük ihtimalle de Cumhurbaşkanlığı makamına oturacağını, yerel seçimlerin bu ihtimali güçlendirdiğini söylüyor ve bunu sahadan elde ettikleri verilerle destekliyor...
Kimi AKP muhaliflerine göre Tayyip Erdoğan’ın Köşk’e çıkması daha hayırlı!.. Onların iddialarına göre, ‘AKP yoktur, Tayyip Erdoğan vardır’, onun Köşk’e çıkmasıyla parti zarar görecek, geçmiş örneklerde olduğu gibi çatlaklar meydana gelecektir... Sandıkta yenilemeyen bir iktidardan bu yolla kurtuluş kapısı aralanacaktır... Bu amaçla zayıf profilli adaylarla tartıya çıkıp “Cumhurbaşkanlığı seçimini siyasî krize çevirmeyelim” şeklinde bir dil bile tutturulabilir...
Son derece riskli bir yaklaşım bu... Çünkü Erdoğan’ın siyasî seyriyle, Turgut Özal’ın ve Süleyman Demirel’in seyirleri çok farklı... Partiye onlardan çok daha fazla hâkim ve bu hâkimiyet sandıktan gelen güce dayanıyor... Muhalif olmak isteyenler için alternatif yok... Diğerlerinden farklı olarak Meclis’ten değil, referandumdan geleceği için yürütme üzerinde çok daha güçlü olacak ve yetkilerini en üst düzeyde kullanacaktır...
Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda, bu seçimin sonuçları bir yıl sonraki genel seçimi mutlak surette etkileyecektir... Bu sefer propagandanın ana unsurunu ‘Güçlü Cumhurbaşkanı’nın arkasına güçlü Meclis’ oluşturacak ve ‘istikrarı koruma’ duygusu (korkusu da diyebiliriz) yine tetiklenecektir...Ve böylelikle ‘dört asra bedel’ bir dört yıl daha kaybedilecektir...
Dört aydan az bir zaman kaldı... Artık muhalefet ‘daha az zararlı’ya değil, ‘daha faydalı’ya kafa yorarak, iktidarın her fırsatı pazarlığa çeviren BDP’ye muhtaçlığını iyi değerlendirmeli... Kamuoyu araştırma firmaları Erdoğan’ı Köşk’e çok yakın görürken, onun CHP ve MHP seçmeninden de bir miktar oy alabileceğini, bunu anayasa referandumunda ispatlandığını öne sürüyorlar...
Doğrusu bu gerçek bir muhalefet zaafıdır ve muhalefet partileri Erdoğan’ın yaptığı gibi kendi seçmen bloğunu kemikleştirmeyi pek becerememişlerdir... O yüzden seçimin türüne göre dalgalanmalar yaşanmaktadır... Bu etkiye açık yönleri, iktidar tarafından sürekli yapılan kamuoyu yoklamalarıyla tespit edilmekte, değişik propaganda yöntemleriyle ‘yumuşak karın’ kaşınmaktadır...
Muhalefetin ’ortak aday’formülü şimdilik zor görünüyor... ‘Dombra-Megri kırması’ bir siyasî tarz karşılık bulurken, muhalefetin ‘millî’ bir kimlikte buluşamaması iktidarın en büyük avantajı olarak karşımıza çıkıyor...
Dileriz muhalefet partileri, sadece kendi ideolojik kalıplarına göre adaylara değil, ikinci tura kalındığında biribirilerinden, hatta AKP’ye oy veren ama BDP’nin doğrudan veya dolaylı desteğinden rahatsız olup vazgeçebilecek muhafazakâr tabandan da oy alabilecek adaylara yoğunlaşırlar...
Köprüden önce başka da çıkış görünmüyor...