Evet evet şükran dolu duygularla oturdum bu satırları yazmaya... Ve hemen teşekküre başlamak istiyorum...
Önümüzdeki Pazarın yani 3 Ağustos Erciyes Türk kurultayı’nın heyecanı yüreğimizde birbirine karıştı adeta... Zaman yaklaştıkca Vatanın hatta dünyanın her tarafından gelen telefonların bana verdiği mutluluğu imkan olsada size yansıtabilsem...
Yansıtamam...
Yansıtacak gücü bulamıyorum kendimde...
Zira; Başka kelimeleri, başka sözleri, başka cümleleri unutmuş gibiyim sanki...
Sadece bir yüksek tepeye çıkıp,
“Teşekkür ederim... Teşekkür ederim... Teşekkür ederim...” diye bağırmak geliyor içimden.
Kime teşekkür?..
Neden teşekkür?.. diye düşünebilirsiniz...
Hiç düşünmeyin!
Kime olacak önce size teşekkür...
Keyfiyet zinciriyle prangalanmış o Erciyes vuslatının tekrar azat olacağı Erciyes Türk Kurultayı’nda,
Varlığıyla dünkü gibi bu Kurultayı var edecek olan ve birbirine kavuşma heyecanını yaşayan gönüldaşlarıma, ülküdaşlarıma teşekkür...
Sonra böyle bir geleneği bize miras bırakan cennet mekân Başbuğ’umuza milyonlarca teşekkür...
Başbuğumuzla beraber bu geleneğe banî’lik yani kuruculuk yapan o zamanın Kayseri MHP il başkanı Cihan Metin’e ve kadrosuna, Yine o dönemin Ocak yiğitlerine teşekkür...
***
Ve bir türlü anlam vermediğimiz Kurultayın iptal gayretlerine karşı yiğitçe karşı koyan, Kurultay’ı yaşatmak isteyenlere... Erciyes’in ıssızlaştırılmasına çok üzülen, hatta bu üzüntünün bedelini Tekir Yaylasında yanımda otururken kalp krizi geçirerek hayatıyla ödeyen (Allah nur içinde yatırsın) “Paşa” gardaşıma, “Paşa Tambay” a teşekkür...
Hele hele de Paşa Tambay ülküdaşımızdan aldığı
“Erciyes Türk Kurultayı” nı yaşatma ve yürütme bayrağını hakkıyla gönderde tutan, kaç yıldır olduğu gibi bu sene de bu organizenin yükünü çeken, maddi ve manevi fedakarlık abidesi olarak gördüğüm Yusufiyeli Avşar Beyi “Necip Dinçer” kardeşime teşekkür...
(Sağol Necip kardeşim... Allah hizmetlerini iki cihanda önüne getirsin)
Durunn... Daha bitmedi!
Erciyes Türk Kurultayı yaşamalı deyip... Erciyes’te Bozkurtlarla, ülkücülerle beraber olmanın, onlara program yapmanın fiyatını değil, kıymetini, değerini idrak eden ve davetimize seve seve koşarak gelen, hatta bu icabeti görev sayan iki yiğit yüreğe... Beni hiç yalnız bırakmayan o iki sevgili kardeşime... İki türkü ustasına... Yani “Esat Kabaklı” ve “İsmail Türüt” e teşekkür... (Allah onlardan razı olsun)
Ha sahi unutmadan!
“YENİÇAĞ” a teşekkür “YENİÇAĞ” a...
Her yıl bizimle beraber gayret gösteren, sesimiz-soluğumuz olan, “YENİÇAĞ” gazetesine... Bütün yöneticileri, yazarları, çalışanları ve okuyucularıyla YENİÇAĞ Ailesi’ne teşekkür... (Cenab-ı Allah güçlerini artırsın)
Sonra her yıl bizimle beraber olan Başbuğ’lu dönemin milletvekillerinden eski Karaman milletvekili “Osman Sevimli” ülküdaşıma...
Erciyes Türk Kurultayı için hem gayretlerini hem hitabetlerini seve seve ortaya koyan, “Elçi Bey” ve “Başbuğ” uma sağlıklarında danışmanlık yapmış olan Azerbaycan Hanımefendisi “Prof. Dr. Hanım Halilova” ya...
Bu seneki davetimizi hiç ikiletmeden kabul eden ve varlığı ile kurultayımızın hem şeref misafiri, hem de feyz kaynağı olacak olan, Başbuğ’umuzun dava arkadaşlığını yapmış ülkü çınarlarından “Prof.Dr. Ahmet Bican Ercilasun” hocamıza teşekkürler...
(Hocam ellerinden öpüyorum... Çok sağol...)
En önemlisi de; Burda ismini sayamadığım,
Ama bu işte gayretine dünya-ahiret şahit olacağım öyle yürekler var ki... Onlar isimlerini tek tek sayamadığım için beni affetsinler, Ama lütfen şükranlarımı da kabul etsinler... Yani onlara da, Teşekkürler... Teşekkürler... Teşekkürler...
Biliyorum sözü çok uzattım...
İnşallah meramımı anlatabilmişimdir.
3 Ağutos Pazar günü, Erciyes Tekir Yaylası’nda kucaklaşmak üzere, Hepinizi Mevla’ya emanet ediyorum...
En içten muhabbetlerimle...