Yapılırken heyecan duyulmayan hiç bir iş bence başarılamaz... Bir yerde bir başarı görüyorsanız o başarının arkasında muhakkak bir heyecan vardır. Başbuğ’umuzun sağlığında Erciyes Kurultayı yaklaşırken ( her ülkücü gibi) duyduğum heyecanı hatırlıyorum.
Bayram sevinci gibi bir şeydi adeta... Evet evet o zaman duyduğum “bayram yapma sevinci” idi...
Şimdi Başbuğ’un yadigarı olan o sevinç, yani bayram yapma heyecanı nitelik değiştirdi... Bayram yapma heyecanı olmaktan yıllardır çıktı... Artık “bayram yaşatma heyacanı” na dönüştü...
Hatta buna bile (yani bayram yaşatma heyecanı olmasına bile) şükrediyorum! Zira iptal edildiği 2008 ve akabindeki yıllarda sevinç veya heyecan yaşamadan ziyade o kurultayı yaşatma şavaşı verildiğini bilenler bilir...
Yine bilenler yıllarca zindanlara dayanan Paşa Tambay Ülküdaşımızın bu iptale dayanamayarak adeta Erciyes Kurultayı’nın yani o kurultayı yaşatma savaşının şehidi olduğunu yaşadıkları müddetçe unutamazlar. Mesela ben unutmam. Unutmak istesem de unutamam zaten...
Yeri gelmişken Paşa Tambay Ülküdaşıma tekrar Allah’tan rahmet, geride bıraktığı sevenlerine, evlad-ü ıyaline sabırlar diliyorum...
Rahmet dilediğim diğer bir yürek ise geçen yıl (2014) evi bombalanmasına rağmen bombalanmış yuvasını bırakarak Irak’tan aramıza katılıp bizimle Türk dünyasının dertlerini paylaşan Irak Türkmen Cephesi Diyala bölge sorumlusu Nihat Bayatlı Beydir... Artık O da yok aramızda... Mevla mekanını cennet eylesin...
* * *
Yine bu savaşta daha önce bahsettiğim gibi Kayseri’den olsun, vatanımızın diğer köşelerinden olsun, çoluk-çocuğu ile gelip bu savaşa omuz veren, hatta gelemese bile, gönlü ile, duası ile bize güç veren bütün gönüldaşlarıma tekrar şükranlarımı sunuyorum... Bu yaşatma mücadelesinde, ta baştan beri bizi yalnız bırakmayan Karaman eski milletvekili Osman Sevimli kardeşime,
Yeniçağ Gazetesi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çelik başta olmak üzere, yöneticilerinden yazarlarına, isimlerini tek tek sayamayacağım bütün kadrosuna mihnet duygularımı ifade etmek istiyorum... Allah onlardan razı olsun.
Birçoklarını davet ettiğimde bin-bir dereden su getirmelerine rağmen, daha ilk davetimle birlikte “Beni aranızda bilin Ozan Arif...” diyerek bize güç veren, Ülkücü hareketin kadim ağabeylerinden Prof. Ahmet Bican Ercilasun Hocamıza şükran duygularım ömür boyu bitmeyecek... Yiğit adam her haliyle yiğit oluyor vesselam...
Yine son senelerde varlıklarıyla Erciyes Türk Kurultayı’na ayrı bir lezzet katan, ve telefon açarak yine geleceklerini bildiren, Prof. Hanım Halilova’ya, Eski Ankara Ağır Ceza Reisi Kerim Yılmaz Beyefendiye ve arkadaşlarına, Alevi-Bektaşi geleneğinin yiğit temsilcilerinden Mehmet Kaytanbıyık kardeşime, Allah razı olsun demek istiyorum... Ayrıca bu sene Erciyes Türk Kurultayına katılacaklarını ve yörelerinin dertlerini bizimle paylaşacaklarını bildiren, Suriye Türkmen Liderlerinden Abdülkerim Ağa’ya, Irak Türkmeneli Kültür Derneği Başkanı Şemsettin Kuzeci Bey’e ve kurultaya ayrı bir renk katacağından emin olduğum Türkmeneli ozanlarından Sermet Tuzlu’ya şimdiden teşekkür ediyorum...
Hele hele ta baştan beri Tekir yaylasında (Bu bizim görevimiz Ağabey) diyerek, beni sahnede yalnız bırakmayan Esat Kabaklı Ülküdaşıma nasıl teşekkür edeceğimi inanın kestiremiyorum...
Sonra; Sahneyi bırakın, mahkemelerde bile bana eşlik eden, hatta kasetinde dahi, “Çoktur Alucra’nın, Okuyanı, yazanı, Seni unutur muyum, Ozanların Ozanı..” diye, bize haketmediğimiz iltifatlarda bulunan İsmail Türüt kardeşime şükranlarımı bildiriyorum. Bu yıl mazereti dolayısıyla gelemese de, yüreğinin Tekir yaylasında bizim aramızda olacağından hiç şüphem yoktur....
Ve... Avrupada beni yalnız bırakmadıkları gibi, Türkiye’de de yalnız bırakmayan,
Bu yıl da Tekir Yaylası’nda bizimle olmak için ta 3500 kilometre ötelerden arabalarıyla yola çıkan Cuma Kayacık ve Volkan Kutlu kardeşlerimin gözlerinden öpüyorum...
Allah yollarını açık etsin...
Tabi ki satırlarıma son verirken sizlere, Yani varlığı ile Başbuğumuzun emaneti olan Erciyes Türk Kurultayını diri tutan, diri tutmadan öte son senelerde şahlandıran siz inanmış yüreklere ne kadar teşekkür etsem kifayet etmez diye düşünüyorum... Allah yüreklerinizden Ülkücü hareketi, Ülkücü hareketten de sizin gibi yürekleri eksik etmesin... İnanıyorum ki Erciyes heyecanı ile yola çıkanlar,
Tekir Yaylası’na gelince birileri tarafından unutturulan başka heyecanlarını da hatırlayacaklar!
Haydi engelleri bir bir aşmaya... Haydi Erciyes’te kucaklaşmaya...