KONUK KALEM / İbrahim Metin

KONUK KALEM / İbrahim Metin

Kemal Cabıoğlu'nun ardından

"Millet, kendi üretiminden fazlasını sarf etmeyerek kanaatkâr bir hayata girmek mecburiyetindedir. Bin belaya karşı koyarak, bin türlü kötülüğü ezerek kurulan Türkiye Cumhuriyeti, israfa devam ederse varlığı tehlikeye düşebilir." M. Kemal Cabıoğlu

 

1947 yılında onbir arkadaşla imzaladığınız metin çerçevesinde,  "Anadolu köylerinin kalkındırılması ideolojisi" için ömrünüz boyunca büyük fedakârlıklar yaptınız. Senirkentli öğrencilerin ağırlıkta olduğu KÖY YOLU DERNEĞİ'ni kurdunuz.

"Türkiye'nin kalkınması demek Anadolu'nun kalkınması demekti ve bunun için de köyün kalkınması gerekiyordu. Buna "aşağıdan yukarı kalkınma" diyordunuz.

MHP'nin "TARIM KENTLERİ" ve onu taklitle CHP'de "KÖY KENT" olan projeyi siz, o günlerde ortaya attınız. "40 bin olan köy sayısını 10 bine indirecek, merkezi köyler tasarlıyor"dunuz. Kendinizi köye o kadar adamıştınız ki, "yatıp kalkıp Türk köylüsünü düşünüyordu"nuz. Eğer o proje gerçekleştirilebilmiş olsa idi bugün Güneydoğumuzda yaşananlara imkân kalmayacaktı.

Dr. Tahsin Tola'nın önderliğinde kurulan köy kalkınma kooperatifine neredeyse bütün Senirkentliler üye olmuştu. Dokumacılık çok küçük işletmeler halinde iken iplik fabrikası kurup siz de müdür oldunuz. İktidar, bu müsbet gelişmeleri kendi hâkimiyetine almaya teşebbüs etti. Sizi bertaraf edip burayı ele geçirmek istediğinde halk, sizin arkanızda durdu. "Biz fabrikayı Kemal'e bağışladık, ne isterse yapsın, siz kim oluyorsunuz?" diyerek bütün kasaba sizden yana ayaklanınca menfaatçi çeteler, çığ gibi büyüyen bir halk hareketiyle karşı karşıya olduklarını anladılar ve ortadan çekildiler. Sattığınız ipliğin çuvallarını kooperatife geri toplayarak değerlendirmeniz sonucunda okul, hastane ve öğrenci yurdu inşa ettiniz.

Prof. Ali Fuat Başgil, Prof. İbrahim Kafesoğlu, Prof. Dr. Remzi Oğuz Arık, Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Sait Bilgiç, Emin Bilgiç ve daha birçokları, gazetelerde sizi destekleyen yazılar yazdılar. Prof. Fahrettin Fındıkoğlu: "Anadolu İstanbul'u Çağırıyor" isimli bir broşür yayınladı.

İktisat Fakültesi'ne başladığınızda, Prof. Gerhard Kessler'e, "Hocam, 30 milyon nüfusun yüzde 70'i köylü, köylü de yılın 4 ayı çalışıyor 8 ay yatıyor; bu 8 ay içinde yaşanan hayatı kalkınma enerjisine nasıl dönüştüreceğiz;" diye sorduğunuzda, hocanızdan: "Bana bu soruyu bakanlar bile sormadı", cevabını almıştınız. Senirkent olayında Prof. Gerhard Kessler, size destek için oraya gelerek konferans verdi. Sizin, yıllar önce ona sorduğunuz soruyu tekrarlayarak söze başladı ve konuşması boyunca sorunun cevabını açıkladı ve sonra Senirkentlilere "Sekiz ay'ı, kalkınma enerjisine çevirmeyi siz gerçekleştirdiniz;" dedi.

Türkiye'de yerli radyo imalatını siz gerçekleştirdiniz. ORFON, ORNET radyoları, Bornovalı İşhanı'nda, 200 kişinin çalışma imkânı bulduğu bir mekândı. İlk televizyon imal ruhsatını yine siz aldınız.

Köy Yolu Derneği, Türk Gençlik Teşkilatı'na dönüştü. Bu derneğin de diğer 3 milliyetçi dernek ile birleşmesinden Türk Milliyetçiler Derneği doğdu. Ama bu dernek, 84 şube ile yurt sathında teşkilatlanınca Demokrat Parti'nin korkulu rüyası haline geldi; Genel Başkanınız Sait Bilgiç, partinin milletvekili olmasına rağmen mahkeme kararı ile kapatıldınız. Türk milliyetçiliğinden korkan iktidar, yeni bir nesil yetiştiremeyince, kendi döneminde yetiştirdikleri tarafından iktidarından oldu.

Senirkent Gazetesi ile Kütahya ve Kars'ta da Metin Ören'le birlikte çıkardığınız gazetelerle fikirlerinizi, halka ulaştırmaya gayret ettiniz.

1948'den itibaren hep ÖNCÜ GENÇLER'dendiniz; bu öncülüğü, hayatınız boyunca da devam ettirdiniz.

Alparslan Türkeş'in Genel Başkanlığındaki CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) ve MHP'de Genel İdare Kurulu üyeliği yaparken de Demirel ve Bülent Ulusu'nun Başbakanlıklarında, ekonomi danışmanlığı yaparken de Milliyetçi Koalisyonların kurulmasında gösterdiğiniz gayret de hep âşığı olduğunuz Türk milletine hizmet içindi.

EKONOMİDE KURTULUŞ SAVAŞI kitabınızda "1946-1950 yılları arasında çok partili dönem başladı. Türkiye'nin kalkınma hareketi için Yugoslavya ve SSCB örnek gösteriliyordu ve eğer halklara özgürlük verilirse ülkemizin kalkınacağı söyleniyordu. Aynı insanlar, "halklara özgürlük" diyorlardı. Siz ise, "Türkiye'de halklar değil, sadece Türk halkı var;" diyordunuz. Bugün ülkeyi idare edenler Türklük düşmanlığı yaptıklarında ve "açılım" icraatları sonucunda ülkenin Doğu ve Güneydoğu'sunu Düşman İşgali'ne uğrattıklarında, Türk milletini uyarmak için hem Türk Haber günlük gazetesini çıkardınız hem de 48 milliyetçi kuruluşun oluşturduğu, (Genel Sekreterliğini yaptığım) "Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları Platformu"na destek verdiniz.

Uğruna ömrünüzü verdiğiniz millet ve ülkenizin bu durumlara düşürülmesine isyan eden kalbiniz, daha fazla dayanamadı. Ebedi yolculuğunuzda dualarımız sizinledir; yüce Tanrım mekânınızı Cennet eylesin ve Tanrı Dağları'nın zirvesinde beklediğini düşündüğüm Türk Milleti Sevdalıları'nın "DOSTLAR MECLİSİ"ne sizi ulaştırsın; sevgili ağabeyim.