ABD'nin Orta Doğu'da önemli müttefiki olan Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi (IKBY)'nin Başkanı Mesud Barzani'nin kararlaştırılan uzatmalı görev süresi dolmasına rağmen başkanlık görevini devretmemede ısrarlı olması, muhalefet partilerinin sert tepkilerine yol açmasının yanı sıra, bölgeyi siyasi krize sevk etmiştir.
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı Barzani iki dönem, artı uzatmalı iki yıl olmak üzere on seneden beri IKYB'nin başkanlık görevini yürütmektedir. Bu göreve, 2005 yılında Irak'ta yapılan genel seçimlerin ardından Kürt Parlamentosu'nda Barzani'nin en büyük rakibi ve daha sonra müttefiki olan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)'nin Başkanı Celal Talabani ile IKBY Başkanlığı ve Irak Cumhurbaşkanlığı görevlerini aralarında paylaşarak Kürt Parlamentosunun onayını aldılar. Bu paylaşım Barzani'nin 2009 yılında halk tarafından ikinci dönemde de seçilmesine vesile olmuştur.
Ankara Mutabakatı devre dışı
Barzani'nin görev süresinin 2013'te iki yıllığına ve bir seferliğine uzatılmasının hemen ardından yapılan genel seçimlerde KYB'yi geride bırakan Değişim Hareketi (Goran) 111 sandalyeli parlamentoda 24 sandalyeyi alırken, KDP ile KYB arasındaki uzlaşmayı bozan gelişmelere yol açmıştır. Bu seçimde, KYB yalnızca 18, KDP 38, Kürdistan İslam Birliği 10, Kürdistan İslami Cemaati 6 sandalye alırken, geri kalan sandalyeler de Türkmen ve Asuriler gibi azınlıklar arasında dağıtıldı.
Bölgenin yakın geçmişi özetle incelendiğinde; 1970'te Bağdat yönetimi ile KDP arasında varılan anlaşma gereği oluşturulmasına karar verilen IKYB ancak 1992'de Körfez Savaşı'ndan sonra ihdas edilen güvenli bölge adı altında hayata geçebildi. Aynı yıl bölgede apar topar yapılan seçimlerde KDP, oyların %45'ini, KYB ise %43'ünü aldı. Seçimlerin ardından bölge KDP-KYB arasında silahlı çatışmalara sahne olmuştur. Çatışmaların nedeni, Habur Sınır Kapısı'ndan elde edilen gümrük gelirlerinin paylaşılması konusunda anlaşmazlık gibi gözükse de asıl neden iki büyük aşiretin bölgeye hakimiyet kurma çabası idi.
Bölgenin 1994 yılında bir iç savaşa dönüşmesi ABD'nin bölgedeki politikalarını tehlikeye düşürdü. 1995 yılında ABD'nin devreye girmesi ve Türkiye'nin de gözlemci sıfatıyla katıldığı iki taraf arasındaki Dublin'de sağlanan ateşkes anlaşması ancak bir yıl sürebilmiştir. 1996 yılında Talabani, Erbil'e girdi ve dengeler tekrar bozuldu. Durumunu kurtarmaya çalışan Barzani'nin Bağdat Yönetimi'nden (Saddam Hüseyin) yardım istemesi sonucu Irak Birlikleri, Çekiç Güç'e rağmen güvenli bölgeyi aşarak bölgeye girdiler ve Talabani Kuvvetleri'ni Erbil'den çıkardılar. Saddam'ın birlikleri Erbil'e girdiğinde CIA elemanlarının büyük bir bölümü şehri çoktan terk etmişlerdi. Iraklı muhalif gruplar arasında yer alan Irak Türkmen Cephesi'nin binaları tahrip edildi, önde gelen 36 yöneticinin bir bölümü evlerinden alınarak diğerleri de çağrıldıkları toplantıdan sonra Bağdat'a götürülerek katledildiler.
Saddam Hüseyin'in Irak'ın kuzeyinde tekrar hâkim olacağından endişe eden ABD, kurduğu oyunu bozarak, uçuşa yasak bölge sınırını 32. paralelden 33. paralele çıkarınca Saddam Kuvvetleri hemen Erbil'i terk etmiştir.
Ekim 1996'da ABD-Türkiye ve İngiliz yetkilileriyle KDP-KYB ve Irak Türkmen Cephesi temsilcileri, Ankara Mutabakatı adı altında toplandılar. İki grup arasında barış sağlandı ve Türkmenlerden oluşan PMF (Peace Monitoring Force) Barış Denetleme Gücü oluşturuldu. Amerika bölgede süreci tamamen kendi kontrolü altına almak amacıyla iki Kürt grubunu 1998'de Washington'da bir araya getirmesiyle Ankara Mutabakatı devre dışı bırakıldı. Kuzey Irak'ta Kürtler için çizilen yol haritasının uygulamaları günümüze kadar da devam etmektedir.
Amerika'nın oyunu devam ediyor
Bugünkü duruma gelince; 2015 Ekim ayında KYB ve Değişim Hareketi'nin güçlü olduğu Süleymaniye'de başlayan protestolar sırasında 5 kişi öldü, 200'e yakın insan yaralandı ve KDP'nin binaları saldırılar sonucu tahrip edildi. KDP, bu gösterilerin arkasında Değişim Hareketi'nin olduğunu ilan ederek Değişim Hareketi'nden olan Parlamento Başkanı'nın Erbil'e girmesi yasaklandı ve hükümette bulunan dört Goranlı bakan da azledildi.
Hali hazırda kriz devam etmektedir. Muhalefet partileri Barzani'nin görev süresi uzatılacaksa, karşılığında bundan sonra IKYB Başkanını halkın değil parlamentonun seçmesi gerektiğini söylüyorlar. Buradan çıkarılacak sonuç, demek ki seçimlerde tezvirat yapılmaktadır. Ayrıca taraflar arasında başkanın sahip olduğu geniş yetkileri kısıtlamak da var.
KDP, ya Barzani'nin görev süresinin uzatılması ya da seçim yapılmasından yana tavır koymaktadır. KYB'nin endişesi ise; genel seçimlerde aldığı oyların düşüşünü ve Goran Hareketi'nin kendisinin önüne geçmesini Barzani'nin görev süresinin uzatılmasına verdiği desteğe bağlıyor. Bu nedenle Barzani'nin görev süresinin bir kez daha uzatılmasına muhalefet etmekle beraber aynı zamanda bir orta yolun bulunmasına da çaba harcıyor. Değişim Hareketi ise esas itibarıyla bölgede aydın kesime hitap etmektedir.
Bölgede yaşanan yolsuzluklar ve ekonomik kriz, siyasi krizi daha da derinleştiriyor. İki grup arasında Kerkük Meselesi ile ilgili pazarlıkların yapıldığı ve bölgenin farklı bir şekilde bölüneceğinden söz edilmektedir. Amerika'nın oyunu devam etmekte, İngilizler ve İran da devrede. Bütün bu gelişmeler karşısında Ankara'nın nasıl bir politika izleyeceği henüz bilinmemektedir.