Irak ve Suriye ile ilgili 02.10.2014 tarihinde kabul edilen tezkerenin bir yıllık izin süresinin uzatılması TBMM'de AKP, CHP ve MHP'nin kabul oyu ile onaylandı. 2007 yılından bu yana TBMM tarafından aralıksız olarak onaylanan Irak tezkeresine, 2012 yılında bölgede meydana gelen olayların sonucu olarak Suriye'de dahil edilmişti. Bilindiği üzere tezkerenin mahiyeti ve amacı; TSK'nin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere asker gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verilmesi, bu kuvvetlerin kullanılması ile ilgili risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirlerin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin yapılması için anayasanın hükümleri uyarınca hükümete verilen yetkidir.
Geçmişte Türkiye'nin uyguladığı ve izlediği uluslararası politikalar nedeniyle tezkerelere temkinli yaklaşıldığı görülmüştür. Nitekim 1992'de Turgut Özal'ın Kuzey Irak'a askeri müdahalede bulunma isteğine TSK komuta kademesinin sıcak bakmaması sonucu Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay görevinden istifa etmişti. İkinci önemli gelişme ise Türkiye'nin gündemini aylarca meşgul eden 1 Mart 2003 tezkeresi hem Meclis'te hem de medya da hararetli tartışmalara sebep olmuştur.
Zamanında 1 Mart 2003 tezkeresine karşı çıkanlardan bir kısmı bugün hata yapıldı derken bunun aksini de savunanlar var. Bugüne kadar 1 Mart tezkeresi ile ilgili olarak açıklanmayan bazı hususların var olduğu kanaatindeyim. Bize göre ABD idaresi bir yandan tezkerenin onaylanmasını isterken diğer taraftan reddini de teşvik etmiştir! Diğer bir ifadeyle oyun içinde oyun! 29 Ocak 2003 tarihinde Davos'ta yapılan Ekonomik Forum'a 9 kişiden oluşan üst düzey Irak muhalefet gurupları ile beraber ben de katıldım. Irak muhalefet temsilcilerinin yapacağı sunumdan önce NATO eski komutanı ve emekli olduktan sonra ABD'nin başkan adayı olan Wesley Clark'ın konuşmasına hep beraber tanık olduk. Clark konuşmasında Amerika'nın Irak'a kuzey cephesi yerine güney cephesini kullanarak gireceğini ve Türkiye'nin de bu savaşta devre dışı kalacağını söylemiştir. Bu açıklama daha sonra Ankara'da hiç tepki yaratmamıştır. Clark'ın konuşmasının sonunda Arap grubu temsilcileri, Türkiye'nin ABD ile beraber harekat yapacağından rahatsız olan Kürt gurubu temsilcilerini kutladılar. Ancak Kürt temsilcileri Türklerin hala bu konuya müdahale edeceklerini ifade etmişlerdir. Bu bağlamda Şubat 2003'te Selahaddin Kenti'nde yapılan Iraklı muhalifler toplantısında, Barzani 1 Mart tezkeresinin TBMM'den geçmeyeceğini, bunun nedeni olarak da kendisini destekleyen 70 milletvekili olduğunu ifade etmiştir. Sürecin diğer bir ilginç yansıması ise; "1 Mart tezkeresi" yüzünden Temmuz 2003 tarihinde subaylarımızın başına çuval geçirme hadisesi yaşanmıştır.
Gündemdeki konuya gelince Irak ve Suriye tezkeresinde, Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi mümkün olmayan bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak amacıyla, tezkerede hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde TSK'nin gerektiği takdirde her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması yer almıştır.
2014 yılında yapılan tezkere oylamasında AKP'lilerin yanında 40 MHP'li milletvekili kabul oyu verdi. Toplam 400 milletvekilinin oy kullandığı tezkereye 297 kabul oyu çıktı. 03.09.2015 tarihinde yapılan oylamada ise 20 CHP'li milletvekili katılmamış ve AKP, CHP ve MHP milletvekilleri kabul oyu vermiştir.
Bazılarına göre tezkerenin kesinlikle ne Türkiye'nin ne de Suriye ve Irak'ın lehine olmadığı gibi İslam ülkelerinin de hiç birinin yararına olmadığı görüşünü ileri sürerek tezkerenin küresel emperyalist güçlere fayda sağlayacağı iddia edilmektedir. Bir kısmına göre tezkerenin müstafi olmuş bir hükümet yeni kabineyi bypass ederek Meclis'e illegal yöntemlerle yetki ve irade gaspı yaparak böyle bir tezkere göndermeye yetkili olmadığı ve anayasal dayanaktan da yoksun olduğu ileri sürülmektedir. Bu açıklamalardan, PKK ve IŞİD'in ülkemizin sınır ötesinde silahlı kamplar kurup ülkeye saldırılar düzenlesin ve Türk askeri de seyirci mi kalsın demek isteniyor.
Hali hazırda Irak'ın kuzey bölgesinde özellikle Kandil'de silahlı PKK terör örgütü unsurları varlığını sürdürmektedir. Suriye'de ise hem rejimin PKK uzantısı PYD'yi desteklemesi hem de IŞİD ve diğer terör örgütlerinin faaliyet içerisinde olmaları, Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik risk ve tehdit oluşturmaya devam etmektedir.
Kim ne derse desin tezkere bir savaş ilanı değil tedbirdir.