Dört yıldan beri Suriye’de devam etmekte olan iç savaşta çözüme yönelik ortaya atılan öneri ve girişimler sonuç vermemiştir. Bu girişimlerin başında yer alan Cenevre I ve Cenevre II zirvelerinin tıkanmasına sebep olan Rusya, söz konusu krizin sonuçlandırılması için uluslararası camiayı şaşırtarak yeni bir çalışma başlattığını Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Aleksandr Lukaşeviç aracılığı ile dünyaya duyurmuştur.
Yapılan açıklamada; Moskova’da düzenlemeyi planladıkları müzakerelere 20 Ocak 2015 tarihinden itibaren 30’a yakın Suriye muhalefet temsilcilerinin davet edileceğini, daha sonra 26-29 Ocak tarihleri arasında Suriye Hükümet temsilcilerinin de söz konusu zirveye dâhil olacağı belirtilmiştir. Rus sözcüsü ayrıca Cenevre toplantılarına davet edilmeyen İran’ın da toplantıya davet edileceğini, katılımın önyargısız, kayıtsız ve şartsız olacağı, görüşmelerde BM Daimi Temsilcisi Staffan de Mistura’nın çabaları sonucunda oluşan Cenevre Mutabakatı temellerinin de esas alınacağı belirtilmiştir.
Bilindiği gibi Suriye’de Beşar Esad yönetimine karşı 2011 yılından beri başlayan iç savaşta BM verilerine göre; şu ana kadar 200 binden fazla kişinin hayatını kaybetmiş, 6,5 milyona yakın Suriyeli evlerini terk etmiş ve bunların büyük bir kısmı ise çeşitli ülkelere göçmen sıfatı ile iltica etmişlerdir. Yalnız Türkiye’de Suriyeli göçmen sayısı 2 milyonu aşmıştır. Suriye içinde de derinleşen insani kriz ve dramatik durum had safhaya ulaşmış, devam etmekte olan iç savaş, özelikle IŞİD’in de devreye girmesi ile farklı boyutları da beraberinde getirmiştir.
Şimdilerde silahlı muhalefet içinde de ayrı bir savaş başlamıştır. Hâlihazırda Suriye topraklarının 3/1’ini elinde tutan IŞİD’e karşı savaşanların arasında Özgür Suriye Ordusu, İslami Cephe, Kürt grupları ve Mücahitler ordusu yer almaktadır. Öte yandan yönetimi İstanbul’da bulunan Suriye Muhalefeti ve Devrim Güçler Koalisyonu ile Suriye merkezli Ulusal Koordinasyon Komitesi Geçiş Hükümeti konusunda farklı yorumlar ileri sürdürmektedirler. Muhalifler kendi içlerinde mezhepsel, etnik ve ideolojik ayrışmalardan dolayı her ne kadar Esad rejimine karşı olmalarına rağmen söylem birliği tesis edememişlerdir.
Cenevre zirvelerinin ilki 30 Haziran 2012 tarihinde BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi ülkesi ile Türkiye, Katar, Kuveyt ve Irak Dışişleri Bakanlarının katılımı ile yapıldı. Cenevre II ise Türkiye dâhil 40’a yakın ülkenin temsilcilerinin katılımı ile 20 Ocak 2014 tarihinde İsviçre’nin Montrö kentinde yapıldı. Bu toplantılarda hem Esad’lı ve hem de Esad’sız rejimin dâhil olmayacağı bir geçiş hükümetinin kurulması öngörüldü ise de, Rusya ve Çin’in bu öneriye ‘Hayır’ demesi ile süreç tıkanmıştır. Arap Medyasında yayınlanan bilgilere göre Moskova projesi, Suriye Meclis’inin fesh edilerek uluslararası gözetim altında seçim yapılması, yeni Meclis, yeni Anayasa, terörle mücadelede ordunun desteklenmesi, diğer taraftan Başkanlık seçiminde ise herhangi bir kişinin vetoya tabii tutulması gibi konular yer almaktadır.
Moskova projesi Esad rejimi ve muhalefetin büyük bir bölümünün toplantıya katılacağı şu ana kadar gelen bilgilerden anlaşılmaktadır. Uluslararası yansımalarına gelince; BM Genel Sekreteri toplantıya bir temsilci göndereceğini, proje görüntüsünün net olmadığı gerekçesi ile toplantıya ihtiyatlı yaklaşan Fransa dışında herhangi bir batılı ülkeden şu ana kadar resmi bir açıklama yapılmamıştır. Bazılarına göre Rusya’nın bu girişimi özellikle Ukrayna’da karşılaştığı sıkıntıların yanı sıra petrol fiyatlarının Rus ekonomisine uğrattığı zararları bertaraf etmek için Suriye meselesini bir başarı hikâyesi olarak sunma amacı taşımaktadır. Hâlbuki Rusya, Ortadoğu ülkeleri elçilikleri kanalı ile Suriye rejimi ve muhalefet temsilcileri ile görüşmelerini çoktan başlatmış olup başta güvenilir müttefiği Suriye rejimi olmak üzere diğer gruplardan bazı tavizlerin elde edilmesi sonucunda küresel güçler arasında yerini pekiştirmeyi amaçladığını düşünmek doğru olmaz mı?
Türkiye’ye gelince; Türkiye ile 900 km’den fazla sınır şeridi olan Suriye stratejik, jeopolitik, güvenlik, coğrafya ve ekonomik yönden Türkiye için önem arz etmektedir. Son 15 yıl içerisinde 2011’e kadar iki ülke arasında ilişkiler zirveye çıkmıştır. Ne oldu ise iç savaşın başlamasıyla Türkiye Suriye Muhalefetinin yanında yer aldı ve krizin çok kısa sürede çözülebileceği inancı hâkim oldu. Ancak düşünüldüğü gibi gerçekleşmedi ve artan göçmen sayısının ekonomik ve sosyal sorunlar yaratmaya başlamasıyla en fazla zarar gören ülke Türkiye oldu. Moskova Projesi başarılı olsun veya olmasın Suriye bir bölünme arifesindedir ve Türkiye için de çok büyük bir tehlike arz etmektedir.
Türkiye Suriye’deki bu iç savaşta tarafsız kalamaz mıydı? Mısır politikası üzerindeki ısrar Suriye’de de aynen uygulanmaktadır. Merak ediyorum; Ortadoğu’da hangi ülke demokratik yöntemlerle yönetilmektedir?