2012-2013 yılları arasında bir yıl süren Mursi-Müslüman kardeşler dönemi hariç Mısır'da ordu; 1956 yılında Nasır'la başlayan, ardından Sadat ve daha sonra Mübarek olmak üzere günümüze kadar Sisi ile devam eden yönetimi elinde tutmaktadır. Mübarek döneminde yolsuzluğun had safhaya varması ve Tunus ile başlayan Arap Baharı sürecinden ilham alan Mısır halkı ordunun desteği ile Mübarek'i devirmiştir. Ardından kurulan Geçici Konsey tarafından yapılan seçimlerin sonucunda Mısır'da ilk defa bir sivil 30 Haziran 2012 Tarihinde halkın yüzde 54'nun katılımı ve oyların yüzde 51'ini alarak Müslüman Kardeşler adayı Mursi Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Mısır halkının beklentilerine istenilen düzeyde cevap veremeyen ve şeriat yasalarının uygulanabilmesi için uğraşan Mursi yönetimine karşı başlatılan imza kampanyasında Mısır medyasına göre 22 milyona yakin imza toplanmıştır. Nihayet 30 Haziran 2013 tarihinde 33 Milyon Mısırlının katılımıyla Tahrir Meydanı başta olmak üzere ülkenin birçok şehrinde yapılan eşine rastlanmayan gösteriler, Mısır ordusunun müdahalesine yol açmıştır. Rakamların abartılı olup olmadığını bir Mursi yandaşına sorduğumda; resimlerin photoshop olduğunu ve gösteriye katılanların 5 milyonu geçmediğini belirtmiştir! Mursi'nın görevden uzaklaştırılması ve tutuklanmasına Türkiye ve Katar dışında herhangi bir ülke tepki göstermemiş, aksine körfez ülkelerinden milyarlarca dolar maddi yardımlar yapılmıştır. Bu günlerde ise Katar Emiri, Mısır ile ilişkilerinin normale dönmesi için bir temsilcisini Kahire'ye göndereceğini açıkladı. Bu ziyaretin gerçekleşmesi durumunda dünyada Sisi'yi tanımayan tek ülkenin Türkiye olacağı hususu ise düşündürücüdür. Ankara 30 Haziran'daki halk isyanını dikkate almadan Müslüman kardeşlerin yanında yer alması hem Mısır halkı üzerinde hem Körfez Ülkeleri nezdinde Türkiye'ye karşı tepki yaratmıştır. Seçimle yönetimin başına gelen Mursi'nin görevinden uzaklaştırılması hususunda Ankara tepkisinde ısrar etmektedir. Türkiye, anti demokratik yöntemlerle yönetilen diğer ülkelere de diplomatik savaş açabilir mi? Arap Birliği'nin kurucusu ve merkezi konumunda olan Mısır içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara rağmen diğer Arap ülkelerinden siyasi, sanayi, kültürel, sosyal ve askeri açıdan pozitif yönden farklı konumda olmasının yanı sıra Arap Dünyası için istihdam kaynağıdır. Ülkemiz için de her bakımdan önemli bir ülke olan Mısır ile, 2000'li yılların başından itibaren hem turizm hem de dış ticaret hacminin yükseliş gösterdiği TÜİK ve Turizm Bakanlığı verilerinden anlaşılmaktadır.
Türkiye'nin Mısır'la 2012 yılı sonunda dış ticaret hacmi 5 milyar dolar olup bunun 3 milyar 679 Milyon Doları ihracat olarak gerçekleşmiş ve aynı yıl içinde 560 bin turist ülkemizi ziyaret etmiştir. 30 Haziran 2013'ten sonra uygulanan politikalar sonucunda Türkiye ekonomik kayba uğramıştır. Türkiye'ye planlanan seyahatler iptal edilmiş ve hatta Türk malına ve dizilerine karşı boykot edenlerin sayısı da artmıştır ve artmaya da devam etmektedir. Yine aynı kaynaklardan alınan verilere göre 2013 ve 2014 yıllarının ikinci yarısının rakamlarına bakıldığında turizm alanında yüzde 20 ihracatta ise yüzde 30'lara varan düşüşler görülmüştür.
Nüfusu 90 milyon olan Mısır halkının yüzde 10'u Hıristiyan'dır. Müslümanların ideolojik yönden dağılımı ise; Ulusalcılar, Liberaller, Laikler, Selefiler, İhvanlar, Nubiler vs. olmak üzere büyük bir çoğunluğunun mütedeyyin ve muhafazak‰r olmalarına karşın Müslüman Kardeşlerin içinde sayılmaları doğru olmayacaktır. Her ne kadar Müslüman Kardeş yanlıları Halk Meclisi seçimlerinde oyların yüzde 47'sini ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların yüzde 51'ini almış olsalar dahi, daha sonraki gelişmelerden anlaşılacağı üzere bu oranların gerçeği yansıtmadığı görüşündeyim. Bu noktada bir hususun altının çizilerek ifadesi edilmesi gerekir ki Halk Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine halkın büyük bir bölümünün katılmaması ve Mursi rakibinin Mübarek çizgisini temsil etmesi nedenleriyle seçime katılım sağlayan oyların Mursi lehine yönelmiştir. Türkiye'nin 2023 stratejik hedeflerinin gerçekleşebilmesi için Mısır'a en az 10 milyar ihracat ve Türkiye'ye Mısır'dan bir milyon turist girişinin sağlanması için çalışmalar başlatılmalıdır. Dolayısıyla Türkiye Mısır gibi bölgede ağırlığı olan bir ülkeyi kayıp etme riskini göze almamalıdır.