Bir Türk yazar arkadaş soruyor: Bu Emirli de nereden çıktı, daha önce hiç duymamıştık? Yine aynı yazar devam ediyor; “Bizler Irak devleti kurulduğu günden 2003 yılındaki Amerikan işgaline kadar Irak Türkmenleri denince aklımıza sadece Kerkük şehri gelirdi. Ancak 2003’ten sonra özellikle 2004-2005 yıllarında Amerikan güçleri ile Peşmergelerin ortak çıkarlarının hedefi olan Telafer’de meydana gelen olaylar Türkiye’nin tepkisine neden olmuş ve bu durum neredeyse Amerika ile Türkiye arasındaki ilişkilerin bozulmasına yol açmıştır. Yine zaman içerisinde Türkmen ilçesi Tuzhurmatu’da meydana gelen patlamalar ve üst üste gerçekleştirilen suikastler sonucu Tuzhurmatu yalnız Türkmenler değil tüm Iraklılar tarafından şehitler diyarı olarak ilan edildi ve böylece Kerkük ile birlikte diğer Türkmen şehirleri Telafer ve Tuzhurmatu’yu da öğrenmiş olduk.”
İki buçuk aydan fazla bir sürede IŞİD tarafından kuşatılan Emirli’nin kamuoyunda bilinmemesi, yıllardır Irak Türkmenleri üzerinde uygulanan asimile ve göz ardı politikalarının bir sonucudur. Elimizdeki bilgiler ışığında bölgeyi kısaca özetleyecek olursak; 800 yıllık bir geçmişe sahip olan Tuzhurmatu ilçesine bağlı günümüzde yaklaşık 30.000 nüfuslu Emirli Beldesi’nin de içinde bulunduğu Türkmeneli Bölgesi’ne, Hicri 54 (Miladi 673/674) tarihinden itibaren Orta Asya’dan Batı’ya göç eden ve İslamiyet’i kabul eden Oğuz Boyu’na mensup Bayat, Bayındır, Avşar, Kıpçak, Karakoyunlu ve Akkoyunlular gibi aşiretlerin gruplar halinde yerleştikleri pek çok tarihçi tarafından resmen kabul edilmiştir. Bu aşiretler zaman içerisinde Irak’ın kuzeyinde emirlikler ve devletler kurdular. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in önderliğinde Türk ve Türkmen aşiretlerinin bir federasyon şeklinde müşterek hareket etmesiyle 1055 tarihinde Bağdat seferinde elde edilen başarı, 1071’de Selçuklu Sultanı Alpaslan önderliğinde Malazgirt Meydan Muharebesi’ne de örnek teşkil etmiştir.
Irak’a göç eden aşiretler daha sonra Fırat ve Dicle nehirlerinin yukarı vadileri ile Musul, Telafer, Kerkük, Erbil ve Tuzhurmatu bölgelerine yerleştiler. Kerkük’ün güneyinde ve Tuzhurmatu’nun kuzeyinde yer alan Emirli ise hem Selçuklu hem de Osmanlı döneminde Bayat aşireti prenslerinin karargâhı olmuştur. Bu karargâh Emirli’de prense bağlı tüm cengâverler için güvenlikli bir yaşam merkezi olmuştur. Emirli kelimesi prens veya hükümdar anlamlarına gelen “Emir” kelimesinden türemiştir. Emirli’nin Arapça yazılışında -E yerine -A harfi kullanıldığından genellikle Türkmen ve Araplar tarafından “Amirli” şeklinde telaffuz edilmektedir. 800 yıllık geçmişe sahip bir karargâh olan Emirli’ye günümüzde yaklaşık 36 Türkmen ve Arap köyünün bağlı olması ise çok manidardır.
Terör örgütü IŞİD’in, Musul’dan sonra Selahaddin ve Tikrit’i ele geçirmesi ile bölgede ilk hedefi Türkmen köyleri olmuştur. Emirli’nin etrafında bulunan Bastamlı, Çardaklı, Biravcılı, Karanaz gibi önemli köyler mukavemet göstermelerine rağmen IŞİD’in eline geçmişlerdir. Ancak, Emirli’de askeri eğitim görmekte olan Türkmen Sahva grubuna halkın da katılımıyla IŞİD’e karşı kahramanca mücadele verilmiş olup halen de topraklarını savunmaya devam etmektedirler. Buna rağmen Emirli dünyanın gözü önünde 2,5 aydan fazla bir süredir IŞİD tarafından kuşatılmış durumdadır. Ne yazıktır ki ne Irak ordusu ne de Peşmerge güçleri kuşatmayı kaldırmaktan acizdir. Yine Amerika’nın müdahalesi beklenmektedir.
Bölgeden bize ulaşan haberlere göre Emirli’de, IŞİD’e karşı Türkmen direnişçilerine her aileden 3-5 kişi katılmaktadır. Su, yiyecek ve ilaç sıkıntısı had safhadadır. Özellikle doğumların çok zor ve sağlıksız koşullarda gerçekleştirildiği, Irak ordusunun helikopterler vasıtasıyla beldeye yapmış olduğu insani ve askeri yardımların yeterli olmadığı ifade edilmektedir.
Öte yandan, BM Irak Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov, Emirli’ye yapılan insani yardımların çok yetersiz olduğunu ve büyük bir dram yaşandığını dünya kamuoyuna ilan etmesine rağmen şu ana kadar ciddi bir önlemin alınamamasını üzüntü ile karşılıyoruz. ITC Başkanı Erşad Salihi’nin Emirli kuşatmasının kaldırılması ile ilgili olarak uluslararası görüşmelerin devam ettiği yönündeki açıklaması ise ümit vericidir. Ayrıca SADR grubundan bin gönüllü savaşçının bölgeye yardıma gittiği haberini de almış bulunmaktayız.
Bu arada IŞİD zulmü altındaki Türkmenlere sahip çıkan Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva bir aylık maaşını soydaşlarımıza yardım olarak bağışlamıştır. “Onların canı canımız, kanı kanımızdır” diyen Paşayeva’ya minnettarız.
Öte yandan Irak hükümetinin Emirli’lilerin zararlarını karşılamak için çıkarmış olduğu kanunun acilen uygulamaya geçirilmesi ile ilgili olarak ITC’nin takipçi olacağı inancını taşımaktayız. Ayrıca Türkmen toplumunda Emirli ve Telafer için özel bir komisyon kontrolünde bir fonun oluşturulması ve bir önceki yazımda da işaret edilen önerilerin gerçekleşmesi ve Ankara’nın birkaç adım daha atmasının çok yararlı olacağı kanısındayım.
800 yıllık geleneğin bazı kalıntılarına sahip olan Emirli Türkmenlerinin bu kahramanca mücadele ve direnişleri Türkmen siyasi tarihi için bir gurur kaynağıdır. Direnişçileri canı gönülden kutlar hayatını kaybedenlere Allah’tan gani gani rahmet dilerim.