Terör örgütü IŞİD tarafından 10 Haziran 2014 tarihinde Kuzey Irak’ta başlatılan ve halen devam etmekte olan insanlık dışı operasyonlarda en fazla zarar gören Türkmenler Irak’taki siyasi tarihlerinin en büyük kırılma noktasını da yaşamaktadırlar.
Hali hazırda katliamlara uğrayan ve önemli Türkmen yerleşim bölgelerinden göçe zorlanan, yerlerinden ve yurtlarından olan Türkmenler, iki ayrı bölgeye sığınmaları ile neredeyse coğrafyalarını kaybetmek üzeredirler.
Türkmenlerin içinde bulunduğu bu trajik durum karşısında Ankara’nın bilinen sebeplerden dolayı sadece insani yardım açısından meseleye bakması, sorunun ister siyasi ister coğrafi veya toplumsal boyutları ile dikkate alınmaması Türkmen toplumunda tedirginlik yaratmıştır. Ancak bu trajedinin tüm boyutları ile incelenip çözüm yollarının aranması hususunun herkesten önce Türkmenlere düştüğü kanısındayız.
Türkmenlerin durumuna gelince; aradan geçen 4 yıldan fazla bir süredir üç veya dört toplantı dışında bir araya gelemeyen, Irak Türkmen Cephesi üzerinde etkinliğini kaybeden ve tamamen atalete uğrayan Türkmen meclisinden herhangi bir sonuç alınamayacağı gibi alınsa dahi, ITC yönetiminin dağınık durumda olması sebebiyle, bu kararları hayata geçirmekte zorlanacaktır. Bu itibarla her iki kurumdan bir etkinlik beklemek şu anki şartlar altında abesle iştigaldir. Mevcut her iki kurumla ilgili şu anki ataletin sorgulanması bu yazının amacına hizmet etmediği için şimdilik üzerinde durmayı uygun görmemekteyim. Bu bağlamda IŞİD operasyonlarının başlaması ile gerçekleşen mevcut durumun vahameti, Sayın Ümit Özdağ’ın 19 Haziran 2014 tarihinde Yeniçağ Gazetesi’nde ve Sayın Hasan Özmen’in 16 Haziran 2014 tarihinde bizturkmeniz.com’da yayınlanan yazılarında da dile getirilmiştir.
Türkmeneli bölgesinin şu anki sorunu ile ilgili olarak güvenlik meselesinin yanı sıra siyasi boyutunun da dikkate alınarak bu yönde uluslararası camia çerçevesinde ve BM nezdinde bir çalışmanın başlatılmasının gerekli olduğu ortadadır. Bu da ancak Türkmenler arasında özellikle stratejik konularda bir plan ve program dahilinde söylem birliğinin var olmasının yanı sıra Türkmen temsilcileri arasında mutlaka bir konsensüsün sağlanması ile hayata geçirilebilir. Bunu sağlamak amacıyla Türkmen toplumunun zaman kaybetmeden Telafer’den Mendeli’ye kadar bütün siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri, kanaat önderleri ve şahsiyetleri kapsayan bir kurultayın en kısa zamanda yapılmasının gerekli olduğu Türkmeneli Araştırma ve Düşünce Merkezi’nde daha önce duyurulmuştur. Söz konusu kurultay çalışmalarında Türkmenlerin şu anda karşı karşıya kaldığı durumun tespiti ve Türkmen toplumunun ideolojik, politik, sosyokültürel ve ekonomik stratejileri hakkında sorgulamalara cevaplar verilecek ve önerilerde bulunulacaktır. Yapılması önerilen bu kurultayda;
* Ulusal Türkmen Meclisi’nin kurulması,
* Güvenlik Meselesi, Türkmenler için güvenli bölgenin ihdası,
* Türkmen coğrafyasının incelenmesi,
* Göçe zorlanan Türkmenlerin durumunun görüşülmesi ve tedbirlerin alınması,
* Ulusal Türkmen Meclisi tüzük tasarısının hazırlanarak üzerinde mutabakata varılması,
* Siyasi parti ve STK’larla ilgili gerekli kriterlerin belirlenmesi ve ayrıca bu kriterlere haiz olmayan kuruluşların kapatılması,
* Türkmen İstişare Kurulu’nun seçilmesi,
* Türkmenleri her mahfilde temsil edebilecek akredite heyetinin istişare kurulu tarafından seçilmesi veya meclis tarafından atanması uygun olacaktır.
Gerçekleşmesi ile ilgili çalışmaların başlatıldığı ve en kısa zamanda yapılması planlanan söz konusu kurultay, Türkmeneli Araştırma ve Düşünce Merkezi’nce organize edilecek ve finansmanı da iştirakçi Türkmenler tarafından karşılanacaktır.
Kurultayın Türkmen toplumunun geleceğine faydalı olması dileğiyle.